Mide hastalıkları dünyada olduğu kadar ülkemizde de ciddi bir sağlık problemi. Özellikle mevsim geçişlerinde ve yaz dönemi başlangıcında mide rahatsızlıklarında artmalar yaşanabiliyor. Nem oranında yaşanan değişimler ve güneş ışınlarındaki farklılıklar bu duruma zemin hazırlayabiliyor. Böylece vücutta bazı hormonal düzensizlikler ve kan dolaşımında da değişiklikler meydana gelebiliyor.
En duygusal ve hassas organ; mide
Mide, vücudumuzun en duygusal ve en hassas organlarının başında gelir. Gündelik hayatta yaşanılan her türlü stres, sıkıntı, yenilen yemek ve içilen içeceklere kadar her şey mideyi etkiler. Özellikle bahar aylarının sonları ve yaz başlangıcı, mide sorunları yaşayan kişiler için en sancılı dönemdir ve bu dönemde şikayetler 3 kat artar. Mide hastalıklarının artışında mevsim geçişleri önemli bir etken olsa da, genetik olarak yatkınlık ve yaş gibi durumlar da rahatsızlığın oluşumunda büyük etkendir.
Kış mevsiminden bahar ve yaz dönemine geçerken mide şikayetlerinin daha fazla yaşandığını belirten Central Hospital’dan Dahiliye Uzmanı Dr. Salim Bereket, “Bu süreçte yaşanan nem oranındaki farklılıklara ve güneş ışınlarının etkisi ile değişen hava şartlarına vücut tepki gösterir. Bunun sonucunda da vücutta bir stres ortamı oluşur ve birtakım hormonal değişiklikler meydana gelir. Bu değişimlerin etkisiyle de mide asit salınımını arttırır.” dedi.
Midede yaşanan problemlerin bahar aylarında üst seviyeye çıkmasına neden olan farklı durumların da var olduğunu söyleyen Dr. Salim Bereket, “Özellikle beslenme düzenindeki değişimler, çiğ sebze ve meyvelerin tüketiminin artması, kızartma benzeri yağlı besinlerin aşırı tüketilmesi ve ısınan hava sebebiyle asitli içeceklerin alınması mide sorunlarının şiddetini yükseltebilir. Bahar aylarında ortaya çıkan birçok alerjen de midedeki sorunları tetikler. Bunun sonucunda da kişilerin hayatı olumsuz yönde etkilenir. Ayrıca bu geçiş sürecinde mide sorunu yaşamayan kişiler de problemler yaşayabilir. Mide rahatsızlıkları olan bireylerin şikayetlerinde de artmalar gözlemlenir.” diye konuştu.
Mide Hastalıkları Nelerdir?
Gastrit: Midenin iltihabi hastalığıdır.
Duodenit: Onikiparmak bağırsağının iltihabi hastalığıdır.
Reflü: Mide salgısının yemek borusuna doğru kaçması ve burada iltihap oluşturmasıdır.
Daha ciddi olarak mide ve onikiparmak bağırsağı ülserinden de bahsedilebilir. Bu hastalıklarda her ne kadar genetik yapı önemli olsa da, mevsim geçişleri ve beslenme alışkanlığının önemi de unutulmamalıdır.
Bu hastalıkların oluşmasındaki en önemli neden mide üst tabakası yapısının bozulmasıdır. Bazı alerjen gıdalar, genetik faktörler ve helicobakter pylori denilen mide mikrobu, bu koruyucu bariyeri bozar. Mevsim geçişiyle oluşan stres ortamı ise asit salınımını arttırarak, koruyucu tabakanın altındaki mide dokusuna zarar verir. Bu durum yüzeysel olduğunda gastrit, derin tabakalara kadar uzandığında ise ülser olarak karşımıza çıkar.
Karın bölgesinde ağrı, midede yanma ve ekşime
Birçok kişi yaşamı boyunca bir dönem içerisinde mide şikayeti yaşar. Genellikle hastaların midesinde yanma, ekşime, karın üst bölgesinde ağrı, besinleri sindirmekte zorluk çekme, ağza acı tatta su gelmesi, bulantı, kazıntı hissi, geğirti gibi belirtiler görülür. Tüm bu şikayetler aç kalındığında artar ve yemek yedikten sonra azalır. Bu durum mide hastalıklarında görülen tipik bir özelliktir.
Mide rahatsızlığının daha ciddi olduğu durumlarda ise; yutmada güçlük, kilo kaybı, kanlı kusma ve dışkıda siyahlaşma gibi hayati tehlike olabilecek semptomlar görülebilir. Bu belirtileri yaşayan hastalar zaman kaybetmeden hemen uzman bir hekime başvurmalıdır. Ve hastaya bir an önce gerekli tedaviye başlanmalıdır. Tedavi edilmeyen hastalarda ciddi mide kanamalarından, mide ve bağırsak delinmelerine kadar hayati risk oluşturabilecek tablolar gelişebilir.
Bahar aylarında mideyi koruyabilmek için uyulması gereken bazı kurallar olduğunu belirten Central Hospital’dan Dahiliye Uzmanı Dr. Salim Bereket, “Bahar aylarında oluşan ya da artan mide şikayetlerini önlemek ya da azaltmak için öncelikli olarak beslenme düzenine dikkat edilmelidir. Kahve, çay, asitli içecekler, çikolata, çiğ yeşillikler, kızartma, acı, baharat, turşu, soğan, yeşil elma benzeri gıdalar mide asit salınımını arttırır ve mide duvar yapısını bozabilir. Aynı şekilde sigara ve alkol gibi zararlı alışkanlıklar da midede şikayetlere neden olurlar. Bu sebeple bu tarz besinlerin tüketimi azaltılmalı, zararlı alışkanlıklar da mutlaka bırakılmalıdır. Ayrıca sık aralıklarla az miktarda yemek yenmeli ve gece yatmaya yakın mide boş bırakılmalıdır. Kişiye gaz yapıcı etkisi yok ise süt ve süt ürünleri tüketmek fayda sağlayabilir. Örneğin gece yatmadan bir süre önce 1 bardak soğuk süt içilebilir. Bu kişiler uyku düzenine de çok dikkat etmelidir.” dedi.
Reflü yastığı şikayetleri azaltıyor
Reflüsü olan hastalar yatak başını kaldırarak ya da reflü yastığı kullanarak şikayetlerini ciddi oranda azaltabilir. Karnı zorlayıcı mekik gibi hareketlerden de uzak durulmalıdır. Yine mide asit salınımını arttıran önemli nedenlerden biri olan stresi minimuma indirmek gerekir. Stresi yaratan her türlü ortamdan uzak durulmalı, spor yapılmalı ve müzik dinlenmelidir. Böylece kişi kendisini motive ederek olumsuz durumlardan uzaklaşabilir. Alınan önlemlere rağmen şikayetler düzelmiyorsa mutlaka hekime başvurulmalı ve hekimin kontrolünde ilaç tedavisine başlanmalıdır. Basit gibi görünen mide şikayetlerinin, önlem alınmazsa ciddi sonuçlar doğurabileceği kesinlikle unutulmamalıdır.
Bilinçsizse ilaç kullanmayın
Mide rahatsızlığı yaşayan kişilerin kendilerini rahatsız eden ve kendilerine dokunan belirli besinlerden mutlaka uzak durmaları gerektiğine dikkat çeken Dr. Salim Bereket, “Bir öğünde aşırı miktarda yemek yerine sık ve az yemek yemeleri önerilir. Özellikle yemek esnasında lokmalar aceleyle yutulmamalı ve iyi çiğnenmelidir. Spor yapan kişiler egzersiz öncesi yemek yememeli ve günlük hayatlarında karına baskı yapacak kıyafetler giymemelidir. Aşırı kilo problemleri var ise mutlaka ideal kiloya dönmeleri gerekir. Sigara ve alkol tüketimi de midede rahatsızlık oluşumunu tetikleyeceğinden mutlaka uzak durulmalıdır. Bilinçsiz ilaç kullanımı da son derece sakıncalıdır.” ifadelerini kullandı.