Bilim insanları, bağışıklık sistemi hastalığı olan kan kanseri tedavisinde hem hastanın yaşam kalitesini artırmak hem de etkin tedavi elde edebilmek için 'kemoterapisiz tedavi' arıyor.
Yurt dışında yürütülen çalışmalarda, özellikle en sık görülen kan ve kemik iliği kanseri türü olan ve ileri yaşta ortaya çıkan Kronik Lenfositer Lösemi'nin (KLL) tedavisinde ağızdan tablet şeklinde kullanılan yeni ilacın, yüzde 65 oranında etkili olduğu belirlendi.
İlgili kanser türü için henüz araştırmaları devam eden söz konusu ilaç tedavisi, kanserli hücrenin etrafındaki hücrelerle ilişkisini-bağlantısını durduruyor; KLL hücreleri tarafından üretilen bazı maddelerin üretimini azaltıyor ve kansere karşı mücadelede önemli olan işlevsel hücreleri etkin hale getiriyor.
Ankara Üniversitesi (AÜ) Tıp Fakültesi Hematoloji Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Muhit Özcan, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Kronik Lenfositer Lösemi'nin (KLL) kan ve kemik iliği kanserlerinden biri olduğunu olduğunu söyledi.
Hastalığın en sık görülen kronik lösemi tipi olduğunu belirten Özcan, Amerika'da 2008 yılında 15 bin 110 yeni KLL hastası ve yaklaşık 100 bin yaşayan KLL hastası bildirimi yapıldığını ifade etti. Türkiye'de ise bu sayının ABD verilerinin yaklaşık dörtte biri kadar olduğunu dile getiren Özcan, hastalık oluşumu hakkında ise ''Lenfosit adı verilen tek bir hücre, kanser hücresine dönüşerek zamanla çoğalıyor ve kemik iliğinde, lenf düğümlerinde normal lenfositlerin yerini alıyor. Bu hücreler, normal lenfositlerin aksine enfeksiyonla mücadele etme yeteneğini kaybediyor'' dedi.
KLL hastalığının, Türkiye'de de hematologların en sık gördüğü hastalıklardan biri olduğuna işaret eden Özcan, ''Hastaların üçte ikisi 65 yaşın üstünde'' diye konuştu.
Özcan, hastalığın erken evrelerinde bazı kişilerde olumsuz belirti yaratmadığını ancak iştahsızlık, kilo kaybı, gece terlemeleri, özellikle hareketle belirginleşen halsizlik, nefes darlığı, normal insanlara göre enfeksiyonlara daha yatkın olduklarından sık soğuk algınlığı, alt solunum yolu enfeksiyonları, idrar yolu enfeksiyonları geçirebileceklerini de söyledi.
Hastalıkla ilişkili yakınmaları bulunmayan ve hastalığı çok yavaş ilerleyen hastaların tedavisiz izlenebileceğini belirten Özcan, şöyle devam etti:
''Tedavinin verilmemesi hastalarda tedirginlik yaratmamalıdır. KLL uzun süre, ilerleme olmaksızın, hastanın sağlık durumunu bozmadan gidebilen bir lösemi tipidir. Tedavisiz takip edilen hastalarda belli aralıklarla kan tetkikleri ve fizik muayenesi yapılır. Takiplerde evrede ilerleme olup olmadığı izlenir ve evre ilerlerse veya evre dışında kandaki lenfositlerin 6 ayda iki katı veya üzerine çıkması, sık tekrarlayan bakteriyel enfeksiyonların varlığı, hastalıkla ilişkili iştahsızlık, kilo kaybı, gece terlemesinin gelişmesi durumlarında da tedavi başlanabilir.''
Prof. Dr. Özcan, bu hastalıkta çeşitli kemoterapi seçeneklerinin mevcut olduğunu, ileri yaşta etkinliği yeterli ve yan etkisi az tedaviyi bulmanın her zaman sorun olduğunu ifade ederek, henüz araştırmaları devam eden yeni bir ilacın hastalıkta etkili olduğuna dair ön bulgular elde edildiğini müjdeledi.
ABD'nin Teksas Üniversitesi'ndeki M.D. Anderson Kanser Merkezi'nden Dr. Badoux XC ve arkadaşları tarafından yürütülen araştırmanın, ortalama 71 yaşında olan 65 hastada uygulandığını anlatan Özcan, ilacın hastalara ağızdan tablet şeklinde verildiğini bildirdi.
Özcan, uygulanan tedaviden çok önemli sonuçlar elde edildiğini vurgulayarak, ''Uygulanan tedaviden yüzde 65 yanıt elde edildi. Günde tek doz 5 mg ile tedaviye başlayan hastalar, tedavinin 56. gününden sonra 25 mg tek doz şeklinde ilacı kullandı'' diye konuştu.
Tıp camiasında önemli bir yer edinen ''Blood Dergisi''nin 18 Ekim tarihli sayısında yayımlanan araştırmaya göre, ''tedavi ile hastalığın 2 yıl ilerlemeden kalma olasılığının yüzde 60'' olarak gösterildiğini ifade eden Özcan, şunları kaydetti:
''Tedaviye bağlı en önemli yan etki ise enfeksiyondur. Bu, hastaların yüzde 13'ünde izlendi. Ayrıca başlangıçta hastaların yarısında hafif dereceli bir alevlenmeye yol açabiliyor.
Bu, bir kemoterapi ilacı değil. Yeni kuşak ilaçlardan ve bağışıklık sistemi üzerinde çeşitli etkileri olduğundan (bağışıklık sistemi değiştiricisi) olarak adlandırılıyor. Multiple Myeloma ve Miyelodisplastik Sendrom isimli iki kan kanseri tedavisinde yerini almış ve halen kullanılır durumda.
KLL de nasıl etkili olduğu konusuna gelince; birden çok etki mekanizması söz konusu. Birincisi, kanserli hücrenin etrafındaki hücrelerle ilişkisini-bağlantısını durduruyor. KLL hücreleri tarafından üretilen bazı maddelerin üretimini azaltıyor ve kansere karşı mücadelede önemli olan işlevsel T hücreleri etkin hale getiriyor.
Araştırma, 'kan kanserinde kemoterapisiz tedavi' kavramını çağrıştırıyor. Bilim insanları, kanserde kemoterapisiz şifa sağlamak için uğraşıyor.''