Dik ve düzgün duruşa sahip kişilerin kendinden emin oldukları, özgüvenlerinin daha fazla olduğu ortaya çıktı.
Askerliğini yapanlar bilir. Acemi birliğinde verilen eğitimlerden biri de dik durma eğitimidir. Meğer bunun tıpta da bir karşılığı varmış. Duruşumuz çevremizdeki insanlara ruh halimiz ve alışkanlıklarımız hakkında bilgi veriyor.
Yapılan araştırmalar, duruşumuzun sadece fiziksel olarak değil zihinsel olarak da bizi yansıttığını gösteriyor. Bilim insanları, dik ve düzgün duruşa sahip olan kişilerin kendinden emin oldukları ve özgüvenlerinin daha fazla olduğunu bulmuş.
Okan Üniversitesi Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Bölümü’nden Yrd. Doç. Dr. Gamze Şenbursa, duruşumuzla ilgili göz ardı edilen bu konuda önemli bilgiler verdi. Sağlığına ve dışarıdan görünüşüne önem verenler başta olmak üzere hepimizin kulak vermesi gereken konular şöyle:
“Davranış bilimcilerin yaptığı araştırmalar sonucunda, dik duruşun hayatınızdaki pozitif anılarınız ortaya çıkardığı ya da genel olarak pozitif düşüncelere sahip olduğunuzu göstermiştir. Kötü duruş ise enerjinizin düşmesine ve dolaylı olarak depresyona daha yatkın hale gelmenize neden olmaktadır.
Kendinizi ifade etmeniz, vücut diliniz ve insanların sizi nasıl algıladığı duruşunuzla alakalıdır. Harvard ve Columbia üniversitelerindeki araştırmacıların yayınladığı bir çalışmada dik duruşun vücut dilinde gücü sembolize ettiği ve bilinçaltında kişilerin kararlarını etkilediği bulunmuştur.
Görünen o ki duruşumuz hayatımızı sandığımızdan daha fazla etkiliyor. Daha mutlu, daha kararlı ve güçlü olmak için duruşunuzu düzeltmekten başlayabilirsiniz.”
NEFES ALIŞ VERİŞİNİZ ZORLAŞIR, SİNDİRİM PROBLEMLERİ ORTAYA ÇIKABİLİR
Dik durmamanın zararları bunlarla sınırlı değil elbette. Yrd. Doç. Dr. Gamze Şenbursa şöyle devam ediyor:
“Duruş veya tıptaki diğer adıyla postür vücudun yer çekimine karşı ayaktaki, oturmadaki ve yatıştaki ideal pozisyonlarıdır. Araştırmalar ideal duruşu tanımlarken vücudun orta hatta olmasına ve anormal eğriliklerden kaçınılmasına dikkat çekmiştir. Duruşumuz sağlığımızı direkt olarak etkileyen en önemli faktörlerdendir.
Duruşunuz kötü olması omurga üzerine aşırı yük binmesine, bel ve boyun bölgesinde gerginliklere ve ağrılara yol açar. Aynı zamanda yorgunluk, baş ağrısı ve tutulma hissi de duruşunuzun bozuk olmasından kaynaklanıyor olabilir.
Yapılan araştırmalar duruş bozukluğunun iç organlar üzerinde de ciddi etkileri olduğunu ortaya çıkarmıştır. Kamburluğun artması ile nefes alış verişiniz zorlaşır, kan basıncı yükselir ve sindirim problemleri ortaya çıkabilir. En önemlisi ise göğüs kafesinin sıkışması akciğerlere baskının artmasına ve solunum kapasitesinin %30 oranında azalmasına neden olur. Düzgün duruşla bütün bu stresler ortadan kalkar, kaslardaki gerginlikler azalır.”
DİK DURUŞ İÇİN MANUEL TERAPİ
Peki, duruşumuzu düzeltmek için neler yapabiliriz? Yrd. Doç. Dr. Gamze Şenbursa, bu konuda şu önerilerde bulunuyor:
“Dik oturmak ve dik durmak oldukça kolaydır. Ancak zor olan bu pozisyonu gün içinde korumaktır. Aklımıza her geldiğinde daha dik otururuz ancak 5 dakika sonra yine aynı kambur pozisyonda buluruz kendimizi. Hatta çoğu zaman dik durunca sırtı ağrıyan kişilere bile rastlayabiliriz. Bunun nedeni dik duruşu sağlayan kaslardaki gerginlikler ve kas kuvvetinin yetersiz olmasıdır.
Gergin ve kuvvetsiz bir kas, vücut ağrılığınızı taşımaz ve bütün yükün omurgaya binmesine neden olur. Gün içinde normalde kasların taşıması gereken yükü taşıyan omurga, gün sonunda aşırı stresten dolayı ağrımaya başlar. Eğer bu durum böyle devam ederse kamburluğun kalıcı hale gelmesi, boyun düzleşmesi, bel ve boyun bölgesinde fıtıkların oluşması kaçınılmazdır.
Oldukça basit ve kısa süren bir anatomik check-up’la problemleri daha başlamadan belirleyip ileride oluşabilecek rahatsızlıkların önüne geçebilirsiniz. Check-up sununda ortaya çıkarılan problemler manuel terapi uygulamasıyla hızlı, kalıcı ve etkili bir biçimde çözülerek vücudu egzersiz için ideal hale getirir. İhtiyacınıza yönelik planlanan egzersiz programı ile kaslarınız kuvvetlenir. Böylece dik durmak ve dik oturmak sizin için günlük hayatın vazgeçilmez bir parçası haline gelir.”