'Yıkandığımızda üç çeşit sabun kullanmamız biraz garip değil mi?' diyen Virginia, ilk 6 ayda şampuansız hayat saçında büyük bir fark yaratmadı. Hem iyi hem de kötü anlamda. Saçları şampuanla yıkadığı dönemdeki gibiydi şampuan ihtiyacı hissetmiyordu. Ancak kayıplar nedeniyle oluşan hasar da tam olarak ortadan kalkmamıştı. Ancak pes etmedi ve denemeye devam etti.
Virginia şampuansız hayatın ilk sınavını başka bir ülkede yaşayan kız kardeşini ziyaret etmesi gerektiği zamanda yaşadı. Saç diplerinde yağlanmalar olduğunun farkındaydı ve bu şekilde uzun bir yolculuk yapıp, üzerine de misafirlik yaşamanın nasıl bir şey olacağını bilmiyordu. İkilime düştü. Aklına ilk gelen seçenek gidip iyi bir şampuan almaktı. Ancak bunu yapmadı ve kendi çözümünü üretti.
Saçlarını bir bardak ılık suda çözülmüş bir çorba kaşığı sodyumbikarbonat yani halk arasındaki adıyla sodayla temizledi. Bunu yaptıktan sonra, Virginia saçındaki yağlanmanın tamamen gitmiş olduğunu fark etti. Saçlarının kurumasını önlemek için de bir muz ve çiğ yumurtadan oluşan bir saç maskesi yaptı. Ardından ılık suyla yıkadı. Bu noktadan itibaren saçları hayatı boyunca olduğundan çok daha iyi ve sağlıklı bir hal almaya başladı.
Virginia blogundaki yazısında deneyimleriyle ilgili şunları yazdı: "Saçımı daha az topluyorum. Saçlarım ne yağlı, ne de kuru. Şampuan gibi kokmuyor ama ekşi süt gibi de kokmuyor. Sadece saç gibi kokuyor."