Bir sabaha ne kadar acı duyarak başlayabilir insan…
14 Şubat sabahına tarifi mümkün olmayan bir acı ile başladık..
Tertemiz, gencecik, sadece evine gitmek için bindiği toplu taşıma aracında başına gelmeyen kalmayan ve son anlarını hiç hatırlamamasını ümit ettiğimiz Özgecan’dan ve yaşadıklarından bahsediyorum elbette…
Günlerdir bir şeyler yazmak, söylemek, bir çözüm bulmak, bir çare olmak istiyorum ama gücüm yetmiyor... Söylenecek bütün sözler, yapılacak her şey anlamsız kalacak gibi hissediyorum…
Bir yandan da yediğim yemek, içtiğim su sanki bir şeyler yapmazsam hakkım değilmiş gibi geliyor.
Kısacası erkek olmaktan, insan olmaktan, yaşamaktan utanıyorum şu son birkaç gündür…
Hiç tanımadığımız Özgecan’ı tanısaydık belki de şu an bu yazıları bile yazamayacak durumda olurduk…
Ve Özgecan gibi daha nicelerini…
Zaten gerçekten insan olan biri, başkasının acısını hissetmek için bir tanışıklığa, kan bağına ihtiyaç duyar mı? İşte bu yazının kanayan yarası biraz da burada başlıyor. Çünkü söz konusu ülke Türkiye olunca demek ki duymalıymış diyor insan! Çünkü, bu olayda bile gördük ki ‘’ama o da…’’ ile başlayan cümleler kuruluyor…
Hala daha tecavüzü, tacizi, haklı gösterecek unsurlar arıyor insanlar…
Bir de bunların içinde sözde gazeteci ve kendini şarkıcı ilan eden kişiler de var…
O yüzdendir ki, İnsan doğan her kişiye insan dememek için çok sebebimiz var…
Yine bu ülkenin gerçekten insan olan daha büyük bir çoğunluğu ise, belki bir umut, bir şeyleri değiştirmek en çok da bu acıyı yaşatan canilerin, en ağır cezayı almalarını görmek ümidiyle günlerdir yazılar yazıyor, fotoğraflar paylaşıyor…
Çünkü biz, yukarıda bahsettiğim zihniyetin ürünleri olan insanların, daha önce tecavüzü haklı gösterecek onlarca hafifletme unsuru bularak, birçok caniyi serbest bıraktıklarına şahit olduk…
O yüzden yetmiyor söylenilen hiçbir söz, yazılan yazı, paylaşılan fotoğraf…
Hayatım boyunca siyasetten hoşlanmadım. Ve hiçbir tarafa da ait hissetmedim kendimi. Yarın ne olur, ne düşünürüm bilmiyorum! ama bildiğim bir şey var ki; bir ülkede yaşayan insanları, o ülkenin siyasetini yapanlar, yönetenler şekillendirir.
Bu yüzden o hiç bilmediğim dünyanın insanlarından tek isteğim, gerçekten biraz vicdanları varsa, artık kadınlara karşı yapılan her türlü şiddetin faillerine, alabilecekleri en ağır cezaları almalarına yönelik gerekli yasaları çıkarmaları…
Tüm bunların yanında elbette bizlere de çok iş düşüyor. Zaman birbirimize sıkıca sarılma, dostluk, kardeşlik, birlik duygularını birbirimize hatırlatma zamanı. Senin, benim, onun değil; bizim acımız, bizim evladımız, bizim canımız diyebilme zamanı…
Herkesin gerçekten artık sesini çıkarmasını ve kadın katliamı için sosyal medyadaki paylaşımlarından daha fazlasını yapmaya çağırıyorum.
Bakın bu olay da unutulup gidecek ve eğer birlik olamaz isek daha çok canımız yanacak ve eğer bunu başaramazsak bu ülkedeki her ölümün ardından sadece ‘’Ölme kardeşim; Kadındı derler, Aleviydi derler, Kürttü derler, tek başına orada ne işi vardı derler ama bir insan öldü demezler’’ olacak….
Işıklar içinde uyu Özgecan, biz sana burada sahip çıkamadık…
Özgecan’ın Anısına Saygıyla,
Gökhan Dumanlı
Zarafet Uzmanı
İnstagram/gokhandumanli
Facebook/gokhandumanli
Twitter/gokhandumanli
"Sitemizde köşe yazarı olarak yazı yazan tüm yazarlarımız yazdıkları yazı ve görüşlerden tamamıyla kendileri sorumludur. Köşe yazarlarının yazılarından dolayı İnternethaber Yayıncılık AŞ. (elmaelma.com) hiçbir şekilde yasal sorumluluk kabul etmemektedir."