İçine sinmeyen hiçbir şeyi yapma!
Hatır için ya da sadece hayır diyemediğin için, birisine şirin gözükmek ya da bir insanın gözüne girmek için, yani sebebi ne olursa olsun içine sinmeyen bir şeyi yapma. Vicdanının sesi en iyi yol göstericindir, unutma. Sen sadece değerlerinle, iyi ya da kötü olduğunu öğrendiklerinle, huzurunla, onurunla ve gözlemlerine dayalı fikirlerinle sen olabilirsin. Senden istenen şey ruhuna uymuyorsa muhakkak sana özel bir sebebi vardır; yapma!
Mutsuz olduğun yerde haddinden fazla durma!
Bir yerde kendini mutsuz hissediyorsan ve bu dış faktörlerden kaynaklanıyorsa ilk fırsatta orayı terk et. Mutsuzluğu asla kanıksama. O, ne sıkılmak ne de yorulmaktır. Ne demek olduğunu sana en iyi kendiliğinden akan gözyaşların anlatır. Sebepli ya da sebepsiz içini kemirmeye başladıysa zaman ve tahammül sınırının ötesinde seyrediyorsan uzun zamandır; sinirlerin bozuk, canın sıkkınsa ve gözünün ferini söndürüyorsa şartlar, işte bu gitmen gereken andır. Seni mutsuz eden şeyleri ortadan kaldırmak için makul bir süre de çabaladıysan eğer, zamanın ne kadar değerli olduğunu hatırla ve mutsuz olmaya son ver; durma!
Susman gerektiğinde konuşma ama konuşman gerektiğinde de susma!
Söz gümüşse sükut altındır derler ama yerine göre gümüşe razı gelmeyi bilmelisin. Konuşma zamanı geldiğinde sükut etmek altın değildir artık. Söylenmemiş sözden duyulan pişmanlık insanın egosundan gelir. Söylenmişten duyulan pişmanlıksa yaratacağı sonuçlardandır. Öyleyse eminsen hislerinden ve karşındakinin bunları duyması gerektiğini düşünüyorsan içine atma. Korkma sakın, en kolay kendiyle barışır ve kimden ne öğreneceğini asla bilemez insan; sus(ma)!
Herkese güvenme!
Herkese güvenip her söze inanan sadece çocuklardır. Bu maddi manevi muhtaç olmanın bir sonucudur onlar için. Büyüdükçe hep bir şeyler öğrenirsin. Yaşadıklarından edindiğin bu bilgileri hayatına yansıttığın zaman ancak, buna tecrübe denir. Yani tecrübe ve güven duygusu birbiriyle ters orantılıdır; biri arttığında diğeri azalır. Ya da başka bir deyişle zaman, güven konusunda seçiciliği arttırır. Güven kelimesi her ne kadar kulağa hoş gelse de aslında bir parça endişeyi anlatır. Hatta biraz düşünürsen bu bazen bir yaslanma biçimidir. Özünde kimse salt güvenilmez ya da mutlak kötü değildir. Ancak çoğu insan kendisinin dahil olduğu bir çıkar çatışmasında kendinden yanadır ve belki olmalıdır da. Bunun son derece insani bir refleks olduğunu unutma. İnsanlara gereğinden fazla güvenerek onların omuzlarına belki de arzu etmedikleri bir sorumluluğu yüklemiş olacaksın. Güvenilir ol, güvenilir insanlarla ol ama bu duyguyu abartma!
Sabırlı ol!
Evrensel akışa, yani Tanrı’nın planına mutlaka inan. Herkes gibi senin de sevildiğini ve esirgendiğini unutma. Yaşaman gereken tekamülü kimi zaman meleklerin gözyaşları arasında yaşarsın da bilmezsin bunu. Senin planların çoğu zaman bunlara göre daha kısa vadelidir ki bu insanın doğasından gelir. Kim ister mutsuz olmayı ya da üzülmeyi. Ama safi mutluluk durumunda öğrenmeye kapalıdır beyin. Tanrı’nın bizlere sözüdür bu: Her zorluğun arkasından bir kolaylık gelir. Evet canın sıkılacak, yorulacaksın ve tüm bunlar olurken içini kaçınılmaz bir karamsarlık da kaplayacak. Makul bir sınır koymayı da unutma sakın. Bu hayatın en büyük tılsımıdır denge. Sonsuza kadar değil elbet ama umut olduğu sürece sabret;
bırakma!
Huylu huyundan vazgeçmeyecek, bunu aklından çıkarma!
Hayatta değiştirmeye gücünün yeteceği tek kişi kendinsin. Ki bunu başarmak bile o kadar kolay değil inan. Sana göre, bir insanın karakterine sinmiş bir sorun ya da uyumsuzluk varsa hiç boşuna debelenme. Kabul edebiliyorsan et, edemiyorsan da olay mahalini terk et. İnsanları zaman ve şartlar muhakkak değiştirecektir ama bu asla sen öyle istedin diye olmaz. Öyleyse vaktini kimseyi değiştirmek için boşa harcama. Hiç kimse bir başkası için bir mecburiyet değildir. Sen de olması gerekenler konusunda bir otorite değilsin. Herkesin eğitim süreci kendi düzeyine göre tasarlanmıştır. Birinden değişmesini beklemen belki de onun sürecine karşı yaptığın bir saygısızlıktır; unutma!
Böbürlenme, kınama, büyük konuşma!
Bunu bir batıl inanç olarak görme sakın. Söylediğin her şey bir çağrıdır aslında. Evren ağzından çıkan her sözü deneyimlemen için sürekli bir çaba içindedir. Bu güzel bir dilek de olabilir haddinden büyük sarf edilmiş bir söz de. Asla dediğin her neyse onunla sınanmaya hazır ol ve bunun bir ceza olduğunu düşünme. İçinde bulunduğun şartlarda yapmayacağından emin olduğun şeyleri şartlar değiştiğinde yapabilirsin. Bu herkes için geçerlidir. Öyleyse duygudaşlıktan uzaklaşarak kimseyi kınama ve ihtimalin uzaklığına güvenerek de olsa büyük konuşma!
"Sitemizde köşe yazarı olarak yazı yazan tüm yazarlarımız yazdıkları yazı ve görüşlerden tamamıyla kendileri sorumludur. Köşe yazarlarının yazılarından dolayı İnternethaber Yayıncılık AŞ. (elmaelma.com) hiçbir şekilde yasal sorumluluk kabul etmemektedir."