Yağ ve şeker beyniniz üzerinde uyuşturucu ve alkolle aynı etkiyi yapıyor.
Gıda bilimciler, restoranlarda yapılan patates kızartmalarının evde yapılan diğer tüm yiyeceklerden daha fazla bağımlılık yaptığını söylüyor. Bu yiyecekler beynin zevk merkezlerini harekete geçirirken, tokluk sinyali veren bölgelerini ise devre dışı bıraktığını belirtiyor. Böylece ne kadar çok patates kızartması yeseniz de kendinizi doymuş hissetmiyorsunuz.
En sevdiğiniz yiyeceklerden bir anda uzaklaşmak pek akıllıca bir yöntem değil. Bunun yerine kendinize küçük porsiyonlar tüketmek için izin verin. Canınız yağlı yiyecekler istediğinde eğlenceli aktivitelere kanalize olmak sizi onlardan uzak tutacak diğer bir yöntem
Tüm insanların vücudunda iyi bakteriler bulunur. Bu iyi bakteriler bizlere hastalıklarla savaşmada yardımcı olurken, kötü bakteriler ise sindirim sistemini, metabolizmayı ve bağışıklık sistemini alt üst eder.
Yeni yapılan araştırmalarda yağ oranı yüksek ve lif oranı düşük beslenme şeklinin kötü bakterilerin çoğalması için uygun zemin oluşturduğunu gösteriyor. Bağırsaklarınızda çoğalan kötü bakteriler ise daha fazla kalorinin yağ olarak depolanmasına neden oluyor.
Bu da, aynı 100 kalorilik şekerli bar tüketen 2 kadından bağırsaklarında iyi bakteriler olanının, yediği atıştırmalıktan yalnızca 80 kalori alırken, vücudunda kötü bakteriler fazla olan kadının ise 100 kalorinin tamamını yağ olarak alacağı anlamına geliyor.
Kalorilerin vücudunuz tarafından emilmesini yavaşlatmak için her gün en az 25 gram lif tüketmeye özen gösterin.
İş ortamına ve yoğun çalışma saatlerine bağlı olarak stres yaşıyoruz. Akşam yatağa girdiğimizde yüksek seviyelerdeki stres hormonu kortizol, hemen uykuya dalmamıza engel oluyor.
Gece yeterli uyku almamak gün içerisinde yorgunluk hissine sebep olurken, açlık hormonu ghrelin seviyesi de yükseliyor. Bunu tokluk hormonu leptin seviyelerindeki azalma takip ederken vücudunuza kilo almanız gerektiğinin sinyallerini veriyor.
Düzenli uyku uyuyarak hormon seviyelerimizi kontrol altına alabilir ve stres kaynaklı kilo artışını önleyebiliriz.
Arkadaş çevremiz kilomuzu etkiliyor. Harvard Tıp Fakültesinde yapılan bir araştırmaya göre, yakın arkadaşları obez olan kişilerin obezite riski %57 oranında artıyor. Bu oran yakın akrabaların obez olması durumunda %40, eşlerin obez olması durumunda ise %37 oranında artıyor.
Bunun sebebi ise arkadaş ve ailelerle yapılan sağlıksız sosyal aktiviteler. Etrafta aşırı kilolu ve obez kişileri görmek bir süre sonra bu konudaki algılarınızı değiştirerek obezitenin normal bir şey olduğunu düşünmenize neden olabilir.
Sosyal aktivitelerinizi değiştirerek ve yakın çevrenizi daha sağlıklı bir yaşama yönlendirerek fazla kiloları ve yağları kendinizden uzak tutabilirsiniz.