Soğuk kış ayları boyunca yalnızca bağışıklık sisteminizi güçlendirmeye odaklanıyorsunuz. Fakat sizi hastalıklardan koruyan ilk organınız cildiniz! Dış epidermis, ortadaki dermis katmanı ve en altta bulunan yağlı hipodermis katmanından oluşan deri sizi bakteri, mantar ve diğer hoş olmayan hastalık tehlikelerinden korur.

Cilt ince olmasına rağmen oldukça dayanıklıdır. Tozlu yerlerde sizi çevreleyen mikroskobik böceklere engel olur ve cildin epidermal hücreleri kuru, asitli bir çevre oluşturarak mikropları öldürür.

Derinin yağ ve kolajenden oluşan en alt katmanı, vücudunuzu bir yere çarptığınızda, ilk şoku karşılar ve iç organlarınızı korur. Bacağınızı sert bir şekilde masaya çarptığınızı düşünün, böyle şiddetli durumlarda derinin üst katmanındaki kılcal damarlar zarar görür ve içlerindeki kan vurduğunuz bölgeye yayılır.

Masaya çarptığınız yerin morarmasına neden olan hemoglobin zaman içinde çözünür ve vücudunuzdaki morluk, yeşil-sarı bir renkten kahverengiye doğru renk değiştirir. Kötü görünen bir yarayla dolaşmanız uzun sürmez, çünkü akyuvarlarınız bölgedeki hasarı kısa sürede tamir eder.

Soğuk havalarda cildinize yapacağınız en büyük iyiliği, yünlü kazakların içine pamuklu bir tişört giyerek yaparsınız. Özellikle hassas ciltlerde cildinizde batma hissi yaratan yünlü giysiler, cildinizin tahriş olmasına neden olabilir.

Eğer soğuk havalarda ellerinizin kurumasından şikayet ediyorsanız, eldivenlerinizi asla çıkarmamalısınız. Eldivenler soğuk hava ve el temizliğinde kullanılan antibakteriyel jeller elinizin doğal nemini alır, eldiven giyerek bu elinizin doğal nemini korumaya yardımcı olabilirsiniz.

Evden çıkmadan önce yüzünüze 30 SPF koruma faktörlü nemlendirici krem uygulamayı unutmayın. Puslu kış günlerinde bile siz farkında olmadan gün boyunca güneşin zararlı ışınları etrafınızı sarar.

Kış günlerinde iki kat fazla olan UVA ve UVB ışınları cilt kanseri gibi tehlikeli hastalıklara neden olabiliyor. işte bu nedenle güneş koruma faktörlü nemlendiricileri her sabah mutlaka cildinize uygulamalısınız.