Siyasi krizle birlikte cinsel sorunların belirgin bir şekilde arttığının altını çizen CİSED Genel Başkan Yrd. Uz. Dr. Yasemin Yıldız; “Bireye belirsizlik ve yenilmişlik hissi veren, stres ve kaygı yaratan her türlü psikolojik, ekonomik ve siyasi faktör, cinsel sağlık üzerinde olumsuz etkiler yaratabiliyor.

Özellikle geçim şartlarının zorlaşması, ekonomik krizler, işsizlik, işsiz kalma kaygısı, gelir düzeyinin düşmesi, enflasyon ve devalüasyon gibi hem ülkeyi hem de bireyi olumsuz yönde etkileyen durumlar cinsel sorunlara neden olabiliyor. CİSED’in yaptığı araştırma, ülkemizde son 3 aylık dönemde cinsel sorunlarda artış olduğunu gösteriyor.

17 Aralık olaylarıyla birlikte CİSED’in Cinsel Sağlık Danışma Hattı’nı (0.312.212 66 26) arayanlarda ve cinsel sağlık problemleriyle cinsel tedavi merkezlerine başvuranlarda %20’lik bir artış olduğu görülüyor” dedi.
20 4

Siyasi krizin cinsellik üzerindeki en belirgin olumsuzluklarından birinin cinsel isteksizlik olduğunu savunan CİSED Genel Sekreteri Cinsel Terapist Psk. Serap Güngör; “CİSED’in yaptığı araştırma, ekonomik kriz, geçim sıkıntısı, aile ya da hayat düzenini sürdürememe endişesi, yaşam standartlarını koruyamama ve sorumluluklarını yerine getirememe korkusunun, erkekleri ve kadınları olumsuz yönde etkilediğini ve partnerlerinden uzaklaşarak kabuklarına çekildiklerini gösteriyor.

Bunun nedeni ise, stres altında kalan kişilerin beyinlerinden salgılanan stres hormonlarının ‘Savaş ya da kaç!’ mesajıyla, cinsel isteği azaltması… Çünkü stresle etkili bir şekilde baş edilemediğinde ya da üstesinden gelinemediğinde ve kişinin hayatında stres kaynakları yavaş yavaş çoğalmaya başladığında vücudun adaptasyon kapasitesi zorlanıyor.
20 5

İnsan bedeni uzun süre stresle karşı karşıya kaldığı takdirde vücudun strese karşı koyma gücü gün geçtikçe tükenmeye başlıyor ve üç evreli bir tepkime süreci başlıyor. İlk olarak ‘alarm tepkisi’ oluşuyor yani vücut stresle karşılaştığında, stresi oluşturan durumu azaltmak amacıyla eldeki bütün kozlarını kullanıyor.

Kaçma, donma veya savaşma şeklinde anlık ve hızlı tepkilerin olduğu bu dönem fizyolojik olarak kasların gerginleştiği, duygu patlamalarının yaşandığı, duyguların kabardığı bir evre… Stres azalmadığında vücut ikinci evreye geçiyor. ‘Savunma ve direnç geliştirme tepkisi’ olarak bilinen ikinci evrede, elde kalan bütün diğer kozlar kullanılıyor.
20 6

Stresin uzun sürmesi vücudun bütün enerji kaynaklarını tüketiyor. Savunma durumunda beynin ön tarafına gitmesi gerekli olan kan beynin arka tarafına gönderiliyor. Bu durumda bilinçten sorumlu olan ön taraf iyi kullanılamadığı için kişi mantıklı düşünüp, doğru kararlar alamıyor, bilinçsiz hareket ediyor, vücut asit üretmeye başlıyor, bağışıklık sistemi zayıflıyor, mide ve bağırsak sorunları gibi hastalıklar baş gösteriyor.

Vücut strese karşı direnç geliştirmesine rağmen stresi ortadan kaldıramadığında ve enerji kaynakları tükendiğinde uyum sürecinin üçüncü evresine geçiyor. ‘Tükenme tepkisi’ olarak bilinen üçüncü evrede, vücut savunmasız kalıyor, tükeniyor, sertleşme sorunları, erken boşalma, cinsel isteksizlik gibi cinsel sorunlar, anksiyete, depresyon, panik atak, boş vermişlik, tükenmişlik sendromu, uyku bozuklukları gibi ruhsal sorunlar, uyuşturucu ve alkol kullanımında artış bu safhada ortaya çıkıyor” dedi.
20 7