Konvansiyonel tıp, ilaçları hastalık semptomlarını durdurmak ve hastalığın gelişmesini engellemek için kullanır. Fakat kullanılan bu ilaçlar, vücuttaki sistemler göz önüne alınmadan üretildiği için yan etkilere sebep olur. Bu noktada başlayan bir kısır döngüyle doktorlar, hastalarına yan etkileri gidermek üzere daha farklı ilaçlar yazınca, bu ilaçları başka ilaçlar da takip ediyor ve hastalar gereksiz bir ilaç ve yan etki sarmalının içine çekiliyor.

Buna karşın, fonksiyonel yöntemle hastalarını tedavi eden doktorlar, hastanın biyokimyasına, genetiklerine ve maruz kaldıkları çevresel faktörlere odaklanarak hastalıkların kökenini araştırır. Bu yöntemde bazen farmasötik ve konvansiyonel yöntemler kullanılsa da, genellikle tedavilerde beslenme şekillerinin değiştirilmesi ve besin takviyeleri, toksinlerden arnma, stresle başa çıkma yöntemleri, egzersiz ve diğer yaşam biçimi düzenlemeleri üzerinde yoğunlaşılıyor.

İnsanoğlunun toplaycı ve avcı ataları, bugün tüketilen yiyeceklerin büyük bir çoğunluğunu tanımakta güçlük çekerdi. Endüstriyel yiyeceklerden bile 10.000 yıl önce, tarım sayesinde hayatımıza giren tahıllar, tohumlar, süt ürünleri, baklagiller, şeker ve alkol, atalarmızın tükettiği yiyecekler arasında yer almıyordu.

Atalarımızdan gelen genler ve mordern yaşam biçi arasındaki bu uyumsuzluk, çağdaş medeniyetin obezite, kalp hastalkları, tip 2 diyabet ve otoimmün hastalklar gibi sağlık sorunlarını açklıyor.

Mağara adamı mutfağına yönelen beslenme trendleri, tarım yaplan dönemden önceki yiyecek alşkanlklarna hitap ederken işlenmiş şeker ve gluten içeren tahılların tüketimine olan bağımlılığı en aza indirgiyor.

Yiyeceklerimizin üzerinde yetiştiği toprağın kalitesi de günümüzde üzerinde düşünülen konulardan biri.

Sağlıklı ve iyi korunmuş atıklar, tehlikeli toksinler içermez, faydalı mikroorganizmalar ve besinlerle dolu ve verim arttırıcı özelliktedir. Son 20 yıl içerisinde , konvansiyonel tarım faaliyetleri erozyon, toprak sağlığı ve tarım yapılan toprağın besleyici özelliklerine odaklanmaya başladı.

Günümüzde çiftçiler organik ve biyodinamik tekniklerle toprak işlemeyi ve topra sağlığını korumayı hedefliyor.

Yüzyıllar boyunca meditasyon dağ tepelerinde inzivaya çekilen keşişlere ait bir şey gibi görüldü. Günümüzde yeniden eski popülerliğine kavuşan meditasyon uygulamarı mutluluk ve sağlığımızın artmasına yardımcı oluyor.

Yapılan araştırmalar meditasyon sayesinde kontrol altına alınan stres seviyesinin sağlığı olumlu etkilediğini gösteriyor. Kontrol altına alınmaıdığında ise kortizol ve adrenalin hormonlarının salgılanmasını tetikleyen stres, sindirim sistemini ve bağşklk süreçlerini kötü etkiliyor.

Dokulara zarar veren, yeme alışkanlıklarını alt üst eden ve depresyona sebep olan bu durum, günlük meditasyon seanslarıyla engellenebilir.