Ayakkabıların yönü Eskiden eve misafir geldiği zaman ev sahibi onların ayakkabılarının burunlarını dışarıya doğru değil de içeriye doğru baktırırdı. Böyle yapmakla “biz sizin misafirliğinizden çok hoşnut kaldık, evimizi yeniden şereflendirmenizi bekleriz” demek isterlerdi.
14 6
Kahveden önce su içilirse Eve bir misafir geldiği zaman kahvenin yanında su ikram edilirdi. Misafir aç ise suyu, tok ise kahveyi alırdı. Eğer suyu almışsa ev sahibi bunu çok ince bir üslupla anlar, hemen sofrayı kurar ve misafirin karnını doyururdu.
14 7
Aynı kapıda farklı tokmakların anlamı Kapı tokmakları çift yapılırdı. Bunlardan, büyük olanı kalın, küçük olanı da tiz ses çıkartırdı. Eğer eve bir erkek misafir gelmiş ise, kalın sesli tokmağı tıklatır, içerideki ev sahibi gelenin beyefendi olduğunu anlar, kapıyı evin beyi açar, bey yoksa mahremiyete uygun olarak kapı açılırdı. İnce sesli tokmağın sesi duyulmuş ise, gelenin bir hanım olduğu anlaşılır, kapıyı evin hanımı açardı.
14 8
Su verme adabı Alaaddin Çelebi Osmanlı’da su verme adabını şöyle anlatır: “Birine su verirken uzaktan veya yüksekten sunmayalar, maşrapanın yahut bardağın kulpunu kolayca tutabileceği şekilde su içecek kişinin sağ elinin olduğu tarafa çevireler. Muhatabın üzerine damlatmamak için bardağı iki eliyle alttan tutarak sunalar. Ve alan kimse sağ eliyle ala, Bismillah deyip başlaya, bardağın dibini suratına tutmadan yavaş yavaş içe. Ağzını doldurup yutmaya ki, yürekte zahmet peyda olur. Su verenler boşalan bardağı aldıktan sonra sıhhat ve afiyet dileyeler ki, su içen kişi nefes alıp cevap verebilsin.”
14 9