Adaçayı kuvvetli bir antioksidandır. Antioksidan özeliği ile bağışıklık sistemini güçlendirerek hastalıklara yakalanma ihtimalini azaltır.
Vücutta oluşan ve biriken zararlı maddeleri vücuttan atarak hücrelere zarar vermeyecek hale getiren sisteme antoksidan sistem, bu sisteminin çalışmasını sağlayan maddelere ise antioksidan maddeler denmektedir.
Yemek sonrası içildiğinde hazmı kolaylaştırır. Ancak bileşiminde bulunan bazı aromatik maddeler yüksek dozlarda alınırsa zehirli olabilir. Bu sebeple dikkatli tüketilmelidir.
Son yıllarda çayın sağlık üzerine etkilerine yönelik araştırmalarda çayda bulunan polifenoller ve flavonoidlerin hücre ve dokulardaki oksidasyonu engelleyici antioksidan etkileri tespit edilmiştir.
Günlük 6 fincana kadar çay tüketiminin 1 hafta içinde kan antioksidan kapasitesinde artış sağladığı gözlenmiştir. Ayrıca içerdiği kateşinlerin metabolizmayı hızlandırarak kilo kontrolüne yardımcı olduğu düşünülmektedir. Ancak çayın bu faydalarının yanı sıra, özellikle demir emilimini azaltıcı (çay limonlu içilirse bu etki azalır) ve kalp ritmini bozucu etkilerinde dolayı günde 3-4 fincandan fazla içilmemesi önerilmektedir.
İçerdiği kafeinin santral sinir sistemini uyarıcı etkisi vardır. Kafeinin etkileri kişiden kişiye farklılık göstermekle beraber en sık rastlananlar kalpte ritim bozukluğu ve çarpıntı, hipertansiyon, kansızlık ve mide rahatsızlıklarının artmasıdır.
Uyanık kalmak ve yorgunluğu azaltmak amacıyla biraz fazla tüketilmesi alışkanlık yapabilmektedir. Ayrıca kafein idrar ve dışkı yoluyla az miktarda kalsiyum kaybına da neden olmaktadır.
Bu sebeple kahveyi latte veya capuccino şeklinde sütlü olarak içmek kalsiyumu takviyesine yardımcı olacaktır. Kilo kontrolü sağlamak amacıyla tam yağlı süt yerine düşük yağlı veya yağsız sütler tercih edilebilir.
Çok eski dönemlerden itibaren uyarıcı etkisi sebebiyle konsantrasyonu artırdığı bilinen kakaonun başka faydaları da bulunmaktadır. Nottingham Üniversitesi’nde yapılan bir çalışma kuvvetli bir antioksidan olan ve kakao çekirdeğinde bulunan flavanolün, beyne daha fazla oksijen gitmesini sağladığını göstermiştir.
Ayrıca kakaonun LDL kolesterolün oksidasyonunu önleyerek damar hastalıkları riskini azalttığını gösteren çalışmalar da vardır. Harvard Üniversitesi Tıp Fakültesi tarafından Panama’da kakaonun doğal biçimini tüketen Kızılderili kabileleri üzerinde yapılan incelemelerde araştırmaları destekleyen bulgular tespit edilmiştir.
Uzmanlar bu noktada, kakaonun yüksek oranda yağ ve şekerle alınmamasını gerektiğini vurgulamaktadırlar.
97
Bu site deneyimlerinizi kişiselleştirmek amacıyla KVKK ve GDPR uyarınca çerez(cookie) kullanmaktadır. Bu konu hakkında detaylı bilgi almak için tıklayın. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.