5-Yatak odanızın sınırlarını yıkın!

Cinsellik, bir alışkanlık olmayı hak etmez. Doğası gereği duygularla ve heyecanla beslenmesi gereken değişiklik isteyen cinsellik, haftanın belli günlerinde yapılması gereken bir alışkanlık haline geldiği anda çekilmez bir hal alır. Zamanla sıkıcı olan cinsellik de sonunda çiftler için sorun yumağı haline gelir. Bu halden kurtulmak için, haftanın her günü hep aynı saatte ve aynı yerde cinsellik yaşamaktan vazgeçilmeli. Ayrıca cinsellik denince akla artık bir tek yatak odası gelmemeli. Evliler için evden farklı bir yere, örneğin bir otele gitmek iyi bir fikir olabilir. Sevişmeye hep aynı partnerin başlaması gibi tavırlar da cinselliğe sıkıcılık katabilir. İşin özünde şu var ki tekrar, sonunda monotonluğu doğurur. Cinselliğine canlılık getirmek isteyenler için vazgeçilmez olan, önce tekrardan vazgeçmektir.
12 6

6-Fantezi kurun, kurdurun!


Fantezi, her iki kişinin de kabul ediyor olması halinde cinselliği renklendirmenin en güzel yöntemlerinden biridir. Bu teknik cinsel terapi süreçlerinde de kullanılır. Zihindeki fantezi çalışmaları ile çiftlerin hayal gücünü kullanmaları sağlanır. Unutmayın, fanteziler hayallerle sınırlıdır. Cinsellik de sınırsız bir hayal gücü ile beslenir.
12 7

7-Kavgalı sevişmeyin!


Kavga halindeki erkek ve kadın birbirlerine bedenlerini sunmak zorunda hissederek, duygularını düşüncelerini, korkularını ve beklentilerini ifade etmeyi engellerler. Oysa çatışmaları sonlandırmanın çaresi cinsellik değildir. Çiftler önce duygularını, beklentilerini ve hayal kırıklıklarını birbirleri ile paylaşmalı. Taleplerini dile getirerek ve karşılıklı konuşarak çatışma sebeplerini anlamalı ve gerçek çözüm yollarını keşfetmelidirler. Zaten cinsellik bu sürecin sonundan kendiliğinden gelecektir. Seks, barışmak için yapılan bir görevden ziyade, ruhun ve bedenin paylaşılmasıdır.
12 8

8-Sihirli formüllerle değil aklınızla sevişin!


Kişiler, partnerinde ve kendilerine cinsel hazzı arttıracak bir sihirli formül olduğuna inanırlar. Bunlar da bir nevi tabudur. Seksin dinamiğinde mekanik yollarla yapılan uyarmanın çabuk ve yüksek hazzı beraberinde getireceğine yönelik inanış doğruyu yansıtmaz. Böylelikle önemli olan bir unsur da göz ardı edilir. Bu da kişinin, partnerinin bedeninden çok zihnine hitap etmesi gerektiğidir. Bilinenin aksine vücudun haz merkezi cinsel organ değil beyindir. Beyin, koku, ses, dokunuş veya erotik bir cümle ile aldığı küçük duyumları tahrik unsuru olarak bedene iletir. Cinselliğin kimyası da bu şekilde başlar ve işler.
12 9