O zamana kadar son derece muhafazakar mayolarla denize girenler bikinilerin 'cehennemin anahtarı' olduğunu düşündüler. Medyada öyle büyük bir karalama kampanyası yapılmaya başlandı ki girişimci mağazalar getirdikleri ürünleri tezgah altına saklamak zorunda kaldı. Reard'ın düşüncesi ise belliydi: "Ne kadar az, o kadar iyi!"

'Bikini' ismi ise adını Bikini adasında yapılan en cesur tanıtım kampanyasından alıyor. Bu adada yapılan nükleer denemelere ithafen bikini giyen kadınlara da 'bomba' denilmeye başlandı. İngilizce'de çok sık kullanılan 'bombshell' ifadesinin de kökeninde bu vardır.

Bu ifadeyle birlikte Avrupalı kadınlar yavaş yavaş incelmeye başladı ve kendi moda devrimlerini ilan ettiler. Artık bikinilerle poz verecek kadar rahatlardı. Pin-up modası da böylelikle başlamış oldu.

Bikiniyi Amerika'da kim meşhur etti dersiniz: Tabii ki Marilyn Monroe! Her pozunun dünyada milyonlarca sattığını düşünecek olursak bunun sebebini anlamak pek de zor sayılmaz.