Wehr'in denekleri gibi, çeşitli kaynaklardan derlenen alıntılarda, insanların gün batımından biraz sonra "ilk uyku"ya yattıkları, sonra uyandıkları ve bir iki saat uyanık kaldıkları, ardından da "ikinci uyku"ya daldıkları anlatılıyor.

Ekirch, "Bu durumdan adeta, herkese malum birşeymiş gibi söz edildiğine" dikkat çekiyor.

Uyanık dönemde insanların gayet faal oldukları gözleniyor. Kalkıyorlar, tuvalete gidiyor, tütün içiyorlar; hatta bazılarının komşu ziyaretine gittiği bile görülüyor. Çoğu kimse ise yataklarında kalıyor, kitap okuyor, yazıyor ve sık sık da dua ediyor. 15. Yüzyıl sonlarından kalma pekçok dua kitabında uyku arası saatler için yazılmış özel dualar bulunuyor.
10 4

Hamile kalmak için en iyi saat



Bu uyku arası saatler de yalnız başına geçmiyor; insanlar diğer yataklardaki kişilerle sohbet ediyor veya cinsel ilişkiye giriyor.

16. yüzyıldan kalma bir Fransız doktoruna ait rehber kitapta, çiftlere tavsiyelerde bulunulurken, hamile kalmak için en iyi saatin, uzun ve yorucu bir günün sonundaki zaman değil, "ilk uykudan sonraki" anlar olduğu, bu saatlerde çiftin cinsel ilişkiden daha fazla zevk alacağı ve "daha iyi sonuç elde edeceği" anlatılıyor.

Tarihçi Roger Ekirch, "birinci ve ikinci uyku"ya ilişkin göndermelerin 17. yüzyılın sonlarında kaybolmaya başladığını saptamış. Kuzey Avrupa'daki kentli sınıflarda gözlenen bu değişim, daha sonraki 200 yıl boyunca tüm Batı toplumlarına yayılmış. 1920'lerle birlikte tamamen insanın sosyal bilincinden çıkmış.
10 5

Gecenin sahipleri


Tarihçi Craig Koslofsky, "Evening's Empire" (Gecenin İmparatorluğu) adlı kitabında bunun nasıl olduğunu anlatıyor.

"17. yüzyıldan önce geceyle ilişkimiz iyi değildi. Geceler, adı kötüye çıkmış insanlar, suçlular, fahişeler ve ayyaşlarla dolu zamanlardı. Mum alacak parası olan zenginler bile, paralarını başka şeyler için harcamayı yeğlerdi. Gece boyunca ayakta kalmak saygın birşey değildi , toplum içinde değer görmezdi." diyor Koslofsky...

Bu, Reformasyon ve karşı-Reformasyon sırasında değişti. Protestanlar ve Katolikler zulme uğradıkları dönemlerde geceleri gizli ayinler düzenlemeye başladılar. Daha önceleri 'ahlaksızlar'a ait olan gecelerde, artık 'saygın insanlar' da, karanlık saatleri kullanmaya alışıyordu.
10 6

İlk ışıltılı kent Paris


1667 yılında Paris, içinde mum bulunan camdan lambalarla dünyanın sokaklarını aydınlatan ilk kenti oldu. Aynı yıl Paris'i Lille kenti izledi, iki yıl sonra da Amsterdam. Amsterdam'da, çok daha etkili olacak yağ lambası geliştirilmişti.

Londra, 1684'e dek bu kentlerin arasında yer almadı ama, yüzyılın sonunda Avrupa'nın 50'den fazla kenti geceleri aydınlatılmaktaydı. Artık geceler gözde olmuştu; saatlerce yatakta kalmak, zaman kaybı olarak görülüyordu.

Roger Ekirch, "İnsanlar 19. yüzyıldan önce de zamanın farkına varmışlar, zamanı etkili bir şekilde kullanmaya özen gösterir olmuşlardı. Ama sanayi devrimi bu tutumu çok hızlı bir şekilde yoğunlaştırdı." diyor.
10 7