Mutlu bir yuva kurup, evlenmek her genç kızın hayali. Ancak değişen sosyo-ekonomik şartlarla birlikte “pembe panjurlu ev”lerde saadet dolu bir ömür geçirmek neredeyse imkansız hale geldi. Ülkemizde evlilikler azalırken, boşanmalar hızla artıyor. Hem büyük şehirde hem de kırsal kesimlerde yapılan araştırmalar; Büyük şehirlerde boşanmalar kırsal kesimlere göre daha fazla olsa da, kırsal kesimde yaşayan çiftler de ilişkiyi sürdüremedikleri noktada boşana yoluna gidiyorlar. Boşanma sonrasında ise çocuk annede kalıyor ve baba özel hayatına kaldığı yerden devam ederken, anne kendisini çocuğuna adıyor.
Boşanan kadın kendini çocuğuna adıyor
Özellikle büyük şehirlerde yaşayan kadınlar ekonomik bağımsızlığını kazanmışlarsa, boşanmanın yıpratıcı etkilerinden daha kısa sürede kurtulup, kendilerine yeni bir hayat kurabiliyorlar. Kadınlar artık daha çok söz sahibi, hatta erkeklerden daha çok çalışır hale de geldiler. Bu durum da bazı şeylerin değişmesine neden oluyor. Bireysel bir şekilde hareket eden kadınlar, babasız çocuk büyütmeye de sıcak bakıyorlar. Ancak bu durum bazı sakıncaları da yok değil. Boşanan kadın, iş hayatı ve çocuğu arasında sıkışıp kalıyor. Çocuğuna mecburn bakıcı tutmak durumunda kalıyor ve bütün hayatı çocuğu ekseninde yaşamak zorunda kalıyor. Hal böyle olunca kadın kendi özel hayatını yaşayamaz hale geliyor.
Bekar anne sendromundan kurtulun
Erkekler, her ne kadar kadın kendi özgürlüğünü kazanmış olsa da boşanmış ve çocuklu bir kadının sorumluluğunu üstlenmek istemiyor. Anne de başarısız bir evlilik geçirdiği ve sorumlulukları arttığı için yeni bir ilişkiye pek sıcak bakmıyor. Bütün bu olumsuzluklara rağmen hayat devam ediyor. Bekar anne sendromundan kurtulun ve kendinize bir fırsat daha verin. Her tanıştığınız erkekle ciddi bir ilişki düşünmek yerine, flört etmenin keyfini yaşayın. Unutmayın gereğinden fazla ciddiyet, flört etmenin eğlenceli yönlerini yaşamanıza engel olabilir.