“Türkiye’de her 10 erişkinin 4’ü fazla kilolu, 3’ü obezdir” diyen Hacettepe Üniversitesi İç Hastalıkları Anabilim Dalı Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Ünitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Okan Bülent Yıldız, şu bilgileri verdi:
Obezite salgın haline geldi
“1970’lerden sonra obezite tüm dünyada salgın haline gelmiştir. 2008 yılında 199 ülkede yapılmış bir çalışmanın sonuçlarına göre dünyada 1,5 milyar fazla kilolu, 502 milyon obez erişkin ve 170 milyon kilolu veya obez 18 yaş altı çocuk bulunmaktadır.
Obezite genetik ve çevresel faktörlerin etkileşimi sonucu ortaya çıkan kompleks bir hastalıktır. Hipertansiyon, tip 2 diyabet, koroner arter hastalığı ve kanser başta olmak üzere birçok hastalığın riskini artırır. Kilo alımında sosyal, davranışsal, kültürel, psikolojik ve metabolik faktörler rol oynamaktadır. Obezite bireyin yaşamının bir evresinde enerji alımı ile vücutta dokuların enerji tüketimi arasında enerji alımı lehine bir dengesizlik nedeniyle gelişmektedir. Zayıflamaya yönelik tedavi modellerinde gıda alımının kontrolünün ötesinde yağsız vücut kitlesini ve total enerji tüketimini artırmaya yönelik egzersiz önem kazanmaktadır.
Yağ, şeker ve tuz oranı yüksek gıdalar…
Obezite insanın anormal çevreye normal cevabıdır. Günümüz modern toplumlarında bol miktarda, ulaşılabilir, ucuz, lezzetli ve yoğun enerji içeren besinlerin tüketiminde artış söz konusudur. Yağ, şeker ve tuz oranı yüksek, porsiyonları büyük, her yerde kolaylıkla bulunabilen ve özellikle ayaküstü yenilmesi teşvik edilen gıdalar ile normal iştah düzenleyici mekanizmalar baskılanmaktadır. Dünyada her 50 kişiye bir hızlı gıda tüketim zinciri şubesi bulunmaktadır. Otomobil, televizyon, bilgisayar gibi etkenlerle değişen sosyal yaşam ve çalışma şartları ile birlikte azalmış fiziksel aktivite ve sedanter yaşam tarzı, obezite gelişimini kolaylaştırmaktadır.
Bireylere önemli sorumluluklar düşüyor
Birçok insan için kilo vermek son derece güç, kilo kaybını muhafaza edebilmek ise daha da güçtür. Toplumda bazı bireyler obeziteye karşı daha dirençli görünmektedir. Obezite alanında gelecekteki araştırmaların önemli bir hedefi, hangi çevresel faktörlerle hangi genlerin etkileşiminin obezite gelişiminin kolaylaştırdığını belirlemektir. Obezitenin önlenmesinde birey, özel sektör ve sivil toplum örgütlerine önemli sorumluluklar düşmektedir. Kilo alımını son derece kolaylaştırıcı bir çevrede yaşadığımız göz önüne alınırsa ülke yönetimlerinin liderliğinde sistemli programların düzenlenmesi, yatırım yapılması ve yapılanların sonuçlarının toplum düzeyinde takip edilmesi obezite ile mücadelenin başarılı olabilmesi için kaçınılmazdır.”