Çevremizde zaman zaman gördüğümüz yaşından büyük hareket eden çocuk gibi görünmek istemeyen çocukların çeşitli ruhsal sorunlar ile karşı karşıya kaldığının altını çizen NPİSTANBUL Beyin Hastanesi Uzman Klinik Psikolog Duygu Barlas, ebeveynlere önemli uyarılarda bulundu. Yaşından daha büyük görünmeye çalışan ve çocuksu özelliklerini elinin tersiyle iten çocuklar beden algısından etkileniyor! Dikkat büyüklere özenen çocuklar tehlikede!
Çocuklar Kimliklerini Unutuyor!
Bu durumla beraber ciddi davranım sorunları, dürtü kontrol sorunları, beden algısının derinden etkilendiği ruhsal sorunlar görülebilmektedir. Tüm bu sorunlar ile mücadele etmek elbette ruh sağlığı çalışanlarının görevidir. Ancak dünyada son zamanlarda yaygınlaşan yöntem ‘müdahale’ değil, ‘önleme’ çalışmalarıdır. Bu konu hakkında acilen çocuk ruh sağlığı alanında uzmanların bir araya gelerek sosyal medyanın çocukların kendilik algılamalarını olumsuz yönde etkilememesi adına “önleme” çalışmalarını başlatmaları gerekmektedir.
Sosyal Medyada Yer Edinmeleri Artık Şaşırtmıyor!
Duygu Barlas, “İlkokula yeni başlayan çocukların bile sosyal medya hesaplarının bulunması son zamanlarda şaşırtıcı olmaktan çıkmaya başladı. Değişen dünya ve değişen algılar ile beraber çocukların bu davranışları zaman zaman doğal kabul edilebilir. Ancak bu kabulün bazı sınırlılıklarının veya kriterlerinin olduğunu söylemek çok yanlış olmayacaktır” dedi.
Sosyal Medya Çocukların Yapıtaşlarını Bozmaması Gerek!
Bu sınırlılıkların başında sosyal medya kullanım süresi ve çocuğun yaşamındaki yapı taşları sayılabilecek alanların işlevselliğini koruması gelmektedir. Bir çocuğun yapı taşları arasında sosyal ilişkileri, akademik performansı, aile içi ilişkileri, motor ve duygusal gelişimi yer almaktadır. Sosyal medya kullanım süresinin uzaması ile beraber bu alanlardan herhangi birinde bozulma görülür ise sosyal medya kullanımının sağlıklı düzeyde olmadığı, çocuğa zarar verdiği düşünülebilir. Sağlıksız sosyal medya kullanımı etkileyen bir dizi faktör bulunmaktadır. Ancak birinci sırada sağlıklı veya sağlıksız bir kullanım olup olmadığını ayırt etmede bu bahsedilen kritere bakılması gerekmektedir.
Sosyal Medya Kullanımlarına Dikkat Etmeli!
Bir diğer sınırlılığın ise sosyal medya kullanımının amacı ve nasıl kullanıldığı ile ilgili olduğunu kaydederek günümüzde çocuk kullanıcıların çocuk yetişkin olmaya çabalayabiliyorlar. Sosyal medya ağırlıklı olarak kişilerin yaşadıkları güzel anlarını, başarılarını, zaman zaman yaşadıkları zorluklarını, çevresi ile paylaşmak istedikleri anılarını sergiledikleri bir ortam haline geldi.
Çoğu çocuk yaşamından kareler paylaşırken gerçek kimliklerinden ve sahip oldukları her türlü gerçeklikten uzak paylaşımlar yapma eğilimi gösteriyorlar. Kendilerini oldukları gibi değil, daha çok beğeni alacaklarını tahmin ettikleri imgeler olarak sosyal medyaya gösteriyorlar. Çoğu kez gelişimsel olarak uygun olmayabilecek yetişkin cinselliği ile var olmaya çalışıyorlar, çocukluklarını yaşamak yerine çocuk yetişkinler olmaya çabalıyorlar.
Emek Vermeden Birşeylere Sahip Olmak İstiyorlar!
Bu olumsuz etkilerin yanı sıra sosyal medya kullanımının yanlış uygulanmasının çocukta ciddi doyumsuzluklara, hemen her şeye sahip olma dürtüsünün kontrol altına alınamamasına ve emek vermeden bir şeylere hemen sahip olma beklentisini arttırdığını vurgulayan Duygu Barlas, şunları söyledi:
Elbette bunların yaşanmasında biz yetişkinlerin bilhassa medyanın ve kozmetik, giyim gibi alanlardaki büyük şirketlerin çocukları cinselleştiren reklam kampanyalarının etkisi çok büyük. Sosyal medyada ünlü olarak ciddi paralar kazanıldığının reklam yapılması, bu tür durumların pekiştirilmesi de ciddi risk faktörleri olarak değerlendirilebilir.
Aslında bu zaman içerisinde evrimleşen bir olgu haline geldi; aslında uzun zaman önce tüm bunlar olmaya başlamıştı ancak internetin ve görsel medyanın yaygınlaşması ile beraber durum daha çok çığırından çıktı diyebiliriz. ‘Çocuktur, giyime, özenmeye, güzel görünmeye heves eder’ tehlikeli bir cümle olmaya başladı. Çünkü çocuk güzelliği, çocuk giyinmesi, çocuksu olan her şey artık “çocuksu” değil, tamamen yetişkin güzellik algısı ve yetişkin bakış açısı taşımaktadır. Sorun da zaten buradan kaynaklanmaktadır.
Çocuklar İçin Önlem Alınması Gerek!
Böylesine yetişkinleştirilen çocukların bir süre sonra kendi çocuk kimliklerini unuttuklarına dikkat çeken Duygu Barlas, “Bu durumla beraber ciddi davranım sorunları, dürtü kontrol sorunları, beden algısının derinden etkilendiği ruhsal sorunlar görülebilmektedir. Tüm bu sorunlar ile mücadele etmek elbette ruh sağlığı çalışanlarının görevidir. Ancak dünyada son zamanlarda yaygınlaşan yöntem “müdahale” değil “önleme” çalışmalarıdır. Bu konu hakkında acilen çocuk ruh sağlığı alanında uzmanların bir araya gelerek sosyal medyanın çocukların kendilik algılamalarını olumsuz yönde etkilememesi adına “önleme” çalışmalarını başlatmaları gerekmektedir” uyarısında bulundu.