NEDEN TİKSİNİYORLAR? Psikoterapist Cem Keçe, cinsel tiksinti bozukluğunun çeşitli nedenlere bağlı olarak ortaya çıkan çok özel bir cinsel işlev bozukluğu olduğunu söyledi. “Aslında cinselliğin tiksinç bir yanı yoktur ve erkek için de kadın için de son derece doğal, olağan, keyifli, ağrı ve acı içermeyen, bulantı ve iğrenmenin olmadığı ruhsal ve bedensel bir ihtiyaç ve şehvet dolu bir süreçtir. Cinsel tiksinti bozukluğunun en temel nedenleri, çocuklukta ve ergenlikte yaşanan cinsel istismar, ensestiyöz ve homoseksüel deneyimler, ruhsal, bedensel ve cinsel travmalar ve bunlara bağlı suçluluk ve günahkarlık duygularıdır. Ayrıca cinsellikle ilgili toplumsal, ahlaki ve hurafelere dayalı dini baskılar, yasaklar, değer yargıları ya da kişinin bunları yanlış yorumlamış ve algılamış olması, cinsellikle ilgili yanlış, eksik bilgi ve inanışlar da diğer nedenler arasında yer alır. Travmatik bir cinsel deneyim yaşayan kadın, bunun onda bıraktığı utanma, aşağılanma, acı çekme, iğrenme gibi izleri genelleyerek cinselliği bu olumsuz duygularla algılamaya başlar ve cinsellikten tiksinebilir.
6 4
Bazı kadınlarda disparoni adını verdiğimiz ağrılı cinsel ilişki sorunu cinsel tiksinti bozukluğuna yol açabilir. Kadın cinsel ilişki sırasında hissettiği ağrı nedeniyle duyduğu endişe ve korku yüzünden cinselliğe ve cinsel uyaranlara karşı tiksinti duymaya başlayabilir. Bazen cinsel tiksinti ile birlikte vajinismus da görülebilir. Cinsel tiksinti, obsesif kompulsif bozukluk, ansiyete ve fobik bozukluklar, travma sonrası stres bozukluğu gibi, bazı psikiyatrik rahatsızlıklarla birlikte de görülebilir” ifadesini kullanan Keçe, cinsel tiksinti bozukluğunun erkeklere oranla kadınlarda daha fazla görüldüğüne dikkat çekti. Keçe, kızlık zarı, bekâret ve namus kavramları ile cinsellikleri baskılanan kadınların, çocukluklarından itibaren cinselliği erkekler gibi yaşayarak, cinsellikten haz almaları ve doyuma ulaşmalarının ayıp, yasak, günah ya da suç olduğunu algıladıklarını belirterek şunları kaydetti: “Bunun sonucunda da günah, suçluluk, utanama ve aşağılanma duygularını cinsellikle ilişkilendiren kadınlar cinselliğe ya da cinselliğin herhangi bir unsuruna karşı tiksinti duyabilirler. Bu tiksinti bilinçli veya bilinçdışı bir tehdit algısına karşı bir savunma mekanizması olabileceği gibi, suçluluk ve günahkarlık duygularına bağlı bir kendi kendine bir ceza verme veya kendi kendine ödetilen bir kefaret durumu da olabilir.”
6 5
TEDAVİ EDİLEBİLİR Mİ? CİSED Genel Başkanı Psikoterapist Cem Keçe, cinsel istek bozuklukları arasında yer alan cinsel tiksinti bozukluğunun tamamen psikolojik temelli olduğunu ve tedavisinin de cinsel terapi ile mümkün olduğunu kaydetti. Cinsel terapide, önce kişinin cinsellikle ilgili yanlış, önyargılı ya da eksik bilgileri düzeltildiğini belirten Keçe, “Terapide, cinsellik ve cinsel organlar hakkında doğru bilgilendirme yapılır. Sonra da kişinin cinsellikle ilgili tiksinti duyduğu duruma yönelik duygu odaklı terapi teknikleri, bilişsel yeniden yapılandırma ve sistematik duyarsızlaştırma tedavisi uygulanır. Sorun hemen birkaç seansta çözülemeyecek kapsamda olduğundan kişinin göstereceği sabır ve işbirliği tedavinin başarısı açısından önemlidir” dedi. Kimi durumlarda evlilik ve ilişki terapisi teknikleriyle daha etkili sonuçlar almanın mümkün olduğuna değinen Keçe, ileri aşamadaki vakalarda psikodinamik yaklaşımların, duygusal özgürleştirme teknikleri (EFT) ve hipnoterapinin de uygulanabileceğini söyledi. Keçe, önemli bir de uyarıda bulunarak, cinsel tiksinti bozukluğunun spesifik bir durum olması nedeniyle bu konuda eğitimli ve deneyimli cinsel terapistlere başvurulması gerektiğinin de altını çizdi...
6 6