Daily Mail'de yayınlanan habere göre, anne karnında geçirilen 9 ay ile sonraki iki yıl, o bebeğin ileride şeker hastalığına yakalanmasından kalp krizi geçirmesine, gelecekteki kilosundan ömür süresine göre birçok hayati unsur üzerinde belirleyici oluyor.
Söz konusu teori, Prof. David Barker ile Southampton Üniversitesinden meslektaşları tarafından onlarca yıl süren araştırmayla geliştirildi.
Barker ile ekibi, bir çocuğun gelişiminde bir dizi kritik aşama olduğunu, her bir aşamada durumun iyi olmaması halinde daha sonra sorunların ortaya çıkabileceğini düşünüyor.
Bu sorunlar, daha bebek anne karnındayken belirleniyor. Annenin yetersiz beslenmesi karnındaki çocuğun kilosunu ve plesentayı etkiliyor;, gebeyken sigara içmek, alkol ve uyuşturucu kullanmak veya strese girmek de bebeğin ilerideki sağlığı üzerinde önemli etki yapıyor.
Prof. Parker, bir kişinin sağlık sorunlarının bir çoğunun ana rahmindeki zayıf gelişime dayanabildiğini düşünüyor.
Parker'a göre, bir bebeğin doğumdaki kilosu ne kadar düşükse, yaşamının daha sonraki evrelerinde kalp krizi geçirme olasılığı o kadar yüksek. Ana rahminde gıdanın yetersiz olduğu durumda, bu yetersiz besin kaynağının gelişmekte olan beyine aktarıldığı, bunun da kalbi zayıf bıraktığı düşünülüyor.
İnsülini yapan pankreas hücreleri rahimdeyken geliştiği için, şeker hastalığının tohumlarının da ana rahminde atılıyor olabileceği belirtiliyor.
Bu çerçevede anne adaylarının yapabileceklerinin bazıları ise şöyle sıralanıyor:
''Özellikle gebeliğin ilk 3 ayında alkol almamak, hem anne hem de baba adayının sigara içmemesi, gebe kalmadan önce ideal kiloya ulaşmak, stresten uzak durmak, iyi beslenmek ancak iki kişilik yememek.''