Psikoterapist Cem Keçe, erkeklerin ve kadınların dünyaya farklı pencereden baktıkları için görüş açılarının da farklı olduğunu belirtti. Erkeklerin dünyayı daha dar bir açıdan görürken, kadınların daha geniş bir açıdan gördüklerini ifade eden Keçe, “Erkekler dünyayı tümevarım, kadınlarsa tümdengelim yöntemiyle algılarlar. Erkekler parçaları ayrı ayrı algılayıp bütüne ulaşırlar. Kadınlarsa önce bütünü görür, sonra da parçalarını keşfederler. Algılama yöntemlerindeki bu farklılıklar kadınların ve erkeklerin tüm tutum ve davranışlarına, beklentilerine ve ihtiyaçlarına yansır. ‘Erkekçe’nin temel gramer bilgilerini ‘Kadınca’dan farklılıkları oluşturur” dedi.
8 4
CİSED Genel Başkanı Psikoterapist Cem Keçe, erkeği suya benzeterek, girdiği kabın şeklini aldığını söyledi. Bir ilişkide kadının, erkeğin en temel beklentisi olan kadınının “bir numarası olma” ihtiyacını karşıladığında erkeği avucunun içine almış olacağını ifade eden Keçe, kadınların en büyük hatasını erkeğe kendisini kral gibi hissettirmemek olarak tespit etti. “Bir de buna güç ve iktidar savaşının eklenmesi tuz biber olur” diyen Keçe, kadınların yaptığı bir başka hatanın, erkeklerin “Kadınca” dilini bildiklerini varsaymaları ve “Ben demeden ne istediğimi anlamalı!”, “Ben demeden istediğim şeyleri yapmalı!”, “Ancak o zaman beni sevdiğine inanırım” şeklinde düşünmeleri olarak belirledi. Erkeler açısından ‘Kadınca’nın öğrenilmesi çok zor bir dil olduğunu kaydeden Keçe, erkeğin bu dili öğrenebilmesi için iyi bir kılavuza ihtiyacı olduğunu söyledi. Kadınların, istek ve arzularını erkeklerin kendiliğinden anlamasını ve yerine getirmesini beklemek yerine açık, net ve dolaysız olarak erkeğe kılavuz olması gerektiğinin altını çizen Keçe, “Ama kadının kesinlikle erkeği değiştirmeye çalışmamaları gerekir. Çünkü bu ters tepen bir silahtır. Kadın, erkeği değiştirip düzeltmeye çalıştığında erkek kontrol edildiğini, yönlendirildiğini, reddedildiğini ve sevilmediğini hisseder. Kadın erkeği ne kadar değiştirmeye çalışırsa, erkek de değişmemek için o kadar direnç gösterir. Ama erkek sevildiğini, beğenildiğini, takdir edildiğini hissettiğinde kadınını mutlu etmek için kendiliğinden değişmeye başlar” şeklinde konuştu.
8 5
Kadınların ne istediğinin çok tartışılan bir konu olduğunu ifade eden Psikoterapist Cem Keçe; “Erkeklerin sürekli olarak üzerinde düşündükleri fakat bir türlü bulamadıkları sorunun cevabı aslında çok basit… Kadınlar, kendilerini dinleyen ve anlayan, sahiplenme duygusu olan, dokunarak ve bakarak sevgisini ifade eden, anlayışlı erkekler isterler. Her şeyden önce ‘arzulanmak isterler’. Kadınların kendilerinin yenilgiye uğradıklarını düşündükleri ve savaşamayacak kadar aciz kaldıkları tek şey kendilerini değersiz hissetmeleridir. İşte size kilit noktası; kadınlar çoğu kez değerli olduklarını hissetmek isterler! Bunu hissettirebilmek için erkek kadınının gururunu okşamalı, her akşam en az yarım saat elini tutup, gözlerinin içine bakarak sadece onu dinlemeli ve anladığını göstermeli, şefkatli olmalı ve her daim arkasında olduğunu hissettirmelidir” dedi.
8 6
Psikoterapist Cem Keçe, erkekler için eşlerinin güzel, seksi, cazibeli olması kadar güler yüzlü ve tatlı dilli olmasının ve kendisine ihtiyaç duymasının da önemli olduğunu söyledi. İlişkilerde başlangıçta çok daha fazla öneme sahip olan güzelliği ve çekiciliği geçici olarak dile getiren Keçe şunları kaydetti: “Erkeklerin içinde birer beyaz atlı prens vardır aslında. Her şeyden çok sevdiği kadını korumak ve gözetmek isterler. Yardım etmeye hazır bir halde bekleyen erkekler, kendilerine ihtiyaç duyulduğunu görmekten hoşlandıkları için eşlerinin dişi olmasını isterler. Aslında erkeklerin ideal kadın imajının belirleyicisi dişilikten, diğer bir deyişle, kadının dişilik özelliklerini kullanabilmesinden geçer. Kadının dişil enerjisini açığa çıkarabilmesi için sadece yatakta değil, günlük yaşamda, arkadaşları arasında, iş yerinde, markete giderken ve her zaman kadın olduğunu hissettirmesi gerekir. Ayrıca, erkekler eşlerinin kendilerine danışmasından, ihtiyaç duyduğunu görmekten ve onların isteklerini gerçekleştirmekten övünç duyarlar. Ancak bunun için de övgü dolu sözlere, desteklenmeye, kısacası pohpohlanmaya ve onurlandırılmaya ihtiyaçları vardır. Eşleri tarafından kusurlarının görülmesinden ve hatalarının yüzlerine vurulmasından hoşlanmazlar. Diğer bir değişle, iyi bir şey yaptıklarında, bunun hemen onu görülmesini ve övgü dolu sözlerle takdir edilmesini beklerler.”
8 7