Hemen herkesin isteği filmlerdeki gibi sevdiğiyle sonsuza dek beraber ve mutlu yaşamak. Oysa gerçek hayatta çok az ilişki bu şekilde yürüyor. Aslında sürekli kötü tercihler yapmamızın sorumlusu bilinçaltımız.
“Yalnızlar dünyasında en çok karşılaştığımız hata cinsel çekicilik ve gerçek aşkın birbirine karıştırılması eğilimidir." Gerçek aşkı bulduğunuzda, onu anında tanırsınız’ şeklindeki yaygın inanışın aksine gerçek aslında hiç de öyle değil.
Hemen, o anda hissettiğiniz duygu genelde hiçbir şey değildir, sadece hormonların harekete geçmesidir ve gerçek aşkla genelde pek bir ilgisi yoktur.
Hepimiz, erkeklerin, kadın partnerlerini, sadece dış görünüşlerine bakarak tercih etmeye meyilli olduklarını biliriz. Erkekler dışarıda beraber takılırken, kadınları tamamen cinsel çekiciliğin çeşitli unsurlarına göre değerlendirdikleri daha da gözle görülür olur.
Mesela, bir erkek dışarıda takıldığı arkadaşlarına bir kadının zekasını ya da espri anlayışını beğendiğini söylese, genel varsayım kadının kesin çirkin olduğu yönündedir.
Eğer birçok partner arasından bir tane seçme imkanım varsa, neden en güzel ve çekici olanını seçmeyeyim? Sonuçta, kim çirkin bir sevgiliye sahip olmak ister ki?
Güzel ya da yakışıklı bir partnerin, fiziksel cazibesi daha az olan birine göre daha sadık, sevgi dolu partner ve daha iyi bir sevgili olabilme ihtimali çok daha düşük.
Sebebi çok basit ve sağlam sosyolojik araştırmalara dayanıyor. Cinselliğin serbest yaşandığı toplumlarda, iyi bir görünüşe sahip erkek ve kadınlar istedikleri partnerle cinsel beraberlik kurabiliyorlar, bu partnerler de sırf yakışıklı ya da güzel oldukları için adeta onlara tapıyor.
Bilimsel araştırmalara göre, iyi bir dış görünüşe sahip insanlar, bir restoranda hizmet almaktan tutun da, bir işe girerken tercih edilmeye ya da kendilerine göre daha donanımlı diğer adaylara göre daha hızlı terfi almaya kadar yaşamın her alanında diğerlerine göre daha iyi muamele görüyorlar. Bu insanların ilişki becerilerini öğrenmeye aslında pek de ihtiyaçlarının olmadığını anlamaları çok uzun sürmüyor.
Tek eşlilik, sadakat, dinleme becerilerini öğrenme ya da çatışmaların çözümü konuları bu insanların fazla ilgisini çekmez. Sadece bakışları kendileri için ölüp biten bir sürü insanı cezbetmek için yeterliyken, bu becerilerin herhangi birini kazanmak için neden zahmet etsinler ki? Bu kişilerle ilişki yaşayanlar onlara adeta taparlar. Sonra işler çirkinleştiğinde, onları da eskiler gibi ilişki çöplüğündeki yerlerine gönderirler.
Bu tespit, birçok iyi dış görünüşe sahip insanın ideal, sevgi dolu ve sadık partnerler olabildiği gerçeğini ortadan kaldırmaz.
“Bana aşık olduğunda, onu değiştireceğim! Hayatına birçok adam girmiş olabilir, ama benim gibi biriyle asla beraber olmadı.”
Bunu söyleyenler sadece film yıldızları gibi dikkat çekici güzellikte, müthiş bir karizmaya ya da zekaya sahip insanlar değil, her yaştan, sıradan kadın ve adamlar da söylüyor. O zaman, ben de şunu soruyorum, sizi supermodelinizin geçmişte ilişki yaşadığı ve muhtemelen de gelecekte ilişki yaşayacağı erkeklerden farklı ve daha özel kılan ne? Her ne kadar gerçek aşkı bulan baştan çıkarıcı kadın ya da yakışıklı ama kötü adam hikayeleri Hollywood için iyi birer film konusu olsa da böyle bir hikayenin gerçek hayatta başarılı olduğuna pek şahitlik etmiyoruz. Eğer gerçekten birini size aşık edecek, sevgi dolu bir kalbe sahipseniz, bunun değerini hiç öğrenmemiş ve şimdi öğrenmek için de herhangi bir sebebi olmayan biri için onu boşa harcamamanızı öneririm.
“Gelecekteki ruh ikizim çok güzel ve diğer herkesten farklı olacak.” Evlenmek için eş bulmak gibi önemli bir kararda ya da sizinle ilgilenecek bir erkek ya da kadın için, böyle bir düşünce taşımak pek mantıklı değil.
Aslında birçok kişi, kendi kontrolü dışında güçlü birtakım içgüdüsel dürtülerin kurbanıdır. Hipnoz teknikleriyle içgüdüsel arzularınızı kontrol edebilirsiniz. Tatmin edici bir ilişki için gereken şekilde arzuların değiştirilmesi, içsel çalışma ve duygusal temizlikle başarılabilir. Bu devirde ‘kimden etkilendiğimi kontrol edemem’ gibi lafları dillendirmeye devam etmek, kendi bilinçaltınıza mağduru oynamaktan başka bir şey değildir.”