Doğumun ardından bebeğini evde bırakarak iş hayatına dönen yeni anneler için bu süreç bunaltıcı olabiliyor. Anadolu Sağlık Merkezi Psikolojik Danışmanı Necmiye Doğruer, doğum sonrası çalışmaya başlayacak annelere hem “yeterli” anne olma hem de işe adapte olma konusunda tavsiyelerde bulunuyor. Doğruer, bebeklerin çok uzun süre annelerin duygularıyla hareket ettiğini belirterek, “İşe dönen annenin bebeğini hangi duygu ile başkasına emanet ettiği önemlidir. Annenin evden güvenle ayrılması hem anne hem de bebeğe bakan kişi için süreci kolaylaştırır” diyor.
Bebeğin dünyaya gelişiyle beraber annenin yaşamında büyük değişiklikler meydana geliyor. Yaşamını devam ettirebilmek için uzun süre annenin varlığına ihtiyaç duyan bebeklerine en iyi şekilde bakmak isteyen anneler hem fiziksel hem de duygusal olarak yaşadığı büyük sorumluluğun gerçekliğiyle bir karmaşanın ortasına düşüyor. Anne için en zorlayıcı süreç ise işe dönme vaktinin gelmesiyle başlıyor. Anadolu Sağlık Merkezi Psikolojik Danışmanı Necmiye Doğruer, yeni annelere bu süreci sancısız şekilde atlatabilmeleri için yol gösteriyor.
Annenin hisleri bebeğin davranışlarını etkiliyor
Bebek için de anne için de ilk zamanlar zorlayıcı olabilecek işe dönme sürecindeki lokomotif kişinin yine anneler olduğunu söyleyen Doğruer, “Bebekler çok uzun süre annenin taşıdığı duyguyla hareket eder. Anne kaygılıysa bebek de kaygılıdır, anne huzurlu ve rahatsa bebeğin yaşamsal reaksiyonları da bu yöndedir. Bundan yola çıkarak doğum sonrası iznini tamamlayıp işe geri dönen annenin bebeğini hangi duyguyla evde ona bakım veren kişiyle bıraktığı büyük önem taşır” diyor. Doğruer, “Eğer anne, güvenle ve endişeden uzak bir biçimde bebeğinden ayrılarak bakım veren kişiye huzurla bebeğini emanet edebiliyorsa, bu zorunlu durumla baş etmek her iki taraf içinde kolay olur” diye konuşuyor.
Anneyi vicdani olarak en çok zorlayan noktanın bebeğini evde bıraktığı için duyduğu suçluluk olduğunu söyleyen Doğruer, “Yeterli anne olma endişeleriyle boğuşan annelerin, bebeğiyle kurduğu bağın zayıflayacağına dair yoğun kaygıları ve bebeğin gelişiminin sekteye uğrayacağı, travma yaşayacağı korkuları da süreci zorlaştırıyor” diyor.
Zihnen evde bedenen işte olmak ruh sağlığını tehdit ediyor
Necmiye Doğruer, doğum sonrası işe başlama sürecinin güçlüklerini yaşayan kadının hem annelik hem de iş kadını rollerinde meselenin neresinde ne kadar durabildiği konusunda sorgulamalar yaşadığına değiniyor. Zihnen evde bedenen işte geçirilmek zorunda olan saatlerin ruh sağlığının en büyük tehdidi olduğunu belirten Doğruer, “Bölünmüşlük hissi ile yaşamsal rolleri arasında sıkışmışlık yaşayan çalışan anne için, hem iş hem de bebeği ile ilgili konularda mükemmeliyetçiliğe kayan bir idealizasyon oluşuyor” diyor.
Yeterliliğinizi sorgulamadan ‘olabildiği kadar’ sınırında kalın
Yeni annelik ve işe dönüş karmaşasında bebeğe, ev yaşantısındaki rutinlere ve eşe dair sorumluluklar konusunda da eksiksiz bir performans gösterme çabası da anneyi fazlasıyla yıprattığını belirten Doğruer “Eksiksiz olma çabası yerine anneler öncelikle koşulları olduğu gibi kabul etmeliler. Kendi yeterliliğini sorgulamak yerine “olabildiği kadar” sınırında kalmak en doğrusudur. Bu noktada kendi şartlarının gerçekliğini görmek ve sakinlikle yapabilirliklerinin sınırlarını kabul etmek gerekir” diyor.
Çıkış noktasını anne ve bebek arasındaki güçlü bağ yaratıyor
Necmiye Doğruer, “Bebeğin, bakım veren kişi ile kurduğu ilişki çok önemli olsa da annesiyle arasındaki ilişkinin yerini asla alamaz. Anne ve bebek arasında kurulan sağlam ilişki ile fiziksel olarak ayrı olunan zamanlarda bebek anneyi anne de bebeği zihninde taşıyabilir. Fiziksel olarak bir arada değilken de kurulan güçlü bağın yardımıyla bebek annenin varlığından uzaklaşmaz. Temel mesele budur ve bunu bilmek sıkışmış bir anne için çıkış noktasıdır. İşe giderken bebeğini ruhen ve bedenen güvenle evde bırakabilen anne bu süreci ruhsal olarak zorlanmadan yaşayabilir. Güçlüklere ve olası sorunlara çözüm yolu bulabilir” diyor.
Babaların da sürece dâhil olması gerekiyor
Birçok annenin bebek dünyaya geldikten sonra babaların süreçteki gücünü ve desteğini yok saydığını söyleyen Necmiye Doğruer, bu zor süreçte babaların da katkı sağlamasıyla aile olarak her güçlüğün altından kalkılabileceğine dikkat çekiyor. Kadının bebeğe dair her şeye tek başına kalkışmasının anlamlı olmadığını da belirten Doğruer, kadının babayı bu sürece dâhil etmeye gönüllü olması gerektiğinin de altını çiziyor.