Tina Traster ve eşi uzun süredir çocuk sahibi olmak istiyorlardı. Sonunda hayalleri gerçekleşti. Bir kız çocuk evlat edindiler. Julia ismini verdikleri kızları Rusya’daki bir kimsesizler yurdunda 8 ay kalmıştı. Tina, bir süre sonra kızında bir tuhaflık sezdi. Tuhaflık sonradan anlaşıldığı üzere önemli bir hastalıktı.
Evlat edinmek isteyen aileler, yasal sürecin kolayca halledilebileceği ve evlat edindikleri çocuklarının yeni hayatlarına kolayca alışabileceği hissine kapılsa da gerçek hiç de öyle değildir. Tina ve Rick çifti, kızları Julia’yı Rusya’daki bir kimsesizler yurdundan evlat edindiklerinde 40 yaşındaydılar.
Tina ve Rick, kızlarının kendilerine ve yeni hayatına kolayca alışabileceğini düşünüyorlardı. Bir süre sonra bir sorunla karşılaştılar. Julia, ebeveynleriyle hiçbir şekilde bağ kuramıyordu. Annesinin gözlerine hiç bakmıyor, Tina’nın elini tutmasına bile izin vermiyordu. Tek yaptığı hissiz bir şekilde koltukta oturmaktı. Tina’nın dünyası başına yıkıldı. Çocuğu onu hep reddettiğinden kötü bir anne olduğunu düşünmeye başladı.
Tina, Julia + Me isimli kişisel blogunda “Günler, haftalar ve aylar geçti. Ben yavaştan depresyona girdim. Hata yaptığımı düşündüm. Belki de ben yeterli bir anne değildim” yazdı. Julia büyüyüp anaokuluna başladığında sorunun nedeni anlaşıldı. Tina, kızına okuldan almaya geldiğinde kızı ya tek başına oturuyor ya da masanın altında gizleniyordu.