Eren Talu'dan Defne Samyeli açıklaması votka içtik, seviştik!
Defne Samyeli'nin eski eşi ve çocuklarının babası Eren Talu'dan bomba açıklamalar! Boşanma sürecindeki açıklamaları olay yaratacak!
Defne Samyeli şimdilerde komedyen Cem Yılmaz'la dolu dizgin aşk yaşıyor. Bir dönem beraber olduğu eski eşi ve çocuklarının babası ise Samyeli ile boşanma süreci içerisinde yaşadıklarını Hürriyet gazetesinden Ayşe Arman'a anlattı. Defne Samyeli'nin eski eşi Eren Talu anlattıkları ile herkesi şaşkınlığa uğrattı. Talu, Samyeli'nin kendisini aldattığını, ''İki şişe votka içtik, birbirimize her şeyi anlattık. Seviştik de" diyerek birer birer anlattı.
Sen işinle ilgili o krizleri yaşarken karının
senden uzaklaştığını mı fark etmiyorsun...
-Önceleri etmedim. Ama tabii ilişkimiz, biraz arkadaş ilişkisi gibi olmuştu, seks pek yoktu, minimum bir ortak hayat. Yine de konduramıyorum. Benim karım güzel bir kadın. Ben onu televizyon dünyasında hiç rahatsız olmadan yüz tane herifin arasında bıraktım. O hep mesafe koymayı bilirdi. Hakikaten geçmişe dair, en ufak soru işareti bile yok aklımda. Brüksel’e bir medya konferansına gitmek istedi, “Tabii” dedim. Gitti. İşte ne olduysa o konferansta oldu. Richard Gizbert denilen o adamla tanışıyor. Adam, El Cezire televizyonunun Uğur Dündar’ı. Evli. Bilinen, tanınan biri. Karısı var, hayır işleriyle uğraşıyor, çok saygın bir kişilik. Londra’da yaşıyorlar. Richard o toplantıda moderatör. Bizimki de olgun erkeklerden hoşlanıyor...
ADAMLA SABAHA KADAR CHAT'LEŞİYORDU
Ama senin hiçbir şeyden haberin yok...
- Yok hayır. Sadece sabahlara kadar bilgisayar başında, yatağa 5’te geliyor. Adamla chat’leşiyorlarmış. Bir akşam çalışma odasına girdim, baktım internette, beni görünce apar topar bilgisayarı kapattı. Tam o sırada Blackberry’sine mesaj geldi, hem bilgisayara hem telefona aynı anda geliyor ya... Masadaki cep telefonunu elime aldım, koştu, elimden kaptı. Adamdan gelen mesajı görmemi istemiyor. Sildi mesajı. “Kimden?” dedim. O anda bir senaryo yazıverdi. Amerikan Konsolosu’nun evinde bir davet varmış, ben yoktum, orada Avusturalya Konsolosluğu’nda çalışan bir adamla tanışmış, adam buna ilgi duymuş, bizimki de adamın maillerine yanıt vermiş, küçük tehlikesiz bir flörtmüş ama ben tanık olduğum için de çok utanmış... Ben de yedim. Belki de yemek istedim. Fakat içime bir şüphe de düştü...
''GEL SENİNLE KAÇAMAK YAPALIM''
Madem inandın sonra şüphe nasıl başladı?
- Ya kaybedersem, ya biri varsa gerçekten hayatında gibi şeyler geçmeye başladı beynimden. Zaten iş açısından batmış bir vaziyetteyim, bir de evliliğim gümbürtüye gidecek! Ve kesinlikle onu kaybetmek istemiyorum. Hemen toparlamaya çalıştım. “Gel seninle kaçamak yapalım” dedim Defne’ye, “Aramızdaki sorunları konuşalım, ben seni çok ihmal ettim...” Bir butik otele gittik, ilanı aşklar, güller, onu etkilemek için elimden geleni yapıyorum. Arada da “Kim bu adam ya” diye soruyorum. Hep şahane hikayeler yazıyor. İçimden “Avusturalya Konsolosluğu’ndan araştırayım şu adamı” diyorum, aklınca hedef şaşırtıyor. Sonra, “Benim Doha’ya konferansa gitmem gerekiyor” dedi. Adam çağırıyor... Tutturdum, “Ben de geleceğim” diye...
''5 YIL HAPSİM İSTENDİ NE YAPMIŞIM YA...''
- Evet. O hiç istemedi ama sonunda kabul etmek zorunda kaldı. Bana “Sen modern otel seversin, W’da kalalım” dedi. “Tamam” dedim ama konferans Sheraton’da. Meğer o esnada karım, frenleri iptal etmiş, yeni bir aşka yelken açmış. Adamla buluşacaklar. Ve sakın yanlış anlama. Benim itirazım neden bunu yaptı diye değil, her boku ben yapmış gibi duruyorum, buna bozuluyorum. Ben hem çapkın oldum, hem salak. Bir de işler iyice zıvanadan çıktı, 5 yıl hapsim istendi, ne yapmışım ya...
''MEĞER ADAMIN ODASINDAKİ BANYODAN KONUŞUYORMUŞ''
O adamın Avusturalya Konsolosluğu’nda çalışmadığını Doha’da mı
öğrendin?
- Yok hayır, Doha’da hâlâ kek durumdayım. Sabah süslenip püslenip
konferansa diye çıkıyor, meğer adamın Sheraton’daki odasına
gidiyormuş. Aşıklar orada buluşurken, benim içim içimi yiyor, bir
şey var ama anlayamıyorum. Artık üzerimde nasıl bir baskı kurmuşsa
işim gücüm yok ama Sherton’a gidemiyorum. İkide bir arıyorum,
telefonu çalıyor, açan yok, sonra açılıyor Defne “Ne oldu, neden
arıyorsun?” diyor. Nedense Defne’nin sesi hep ekolu, meğer adamın
odasındaki banyodan konuşuyormuş...
''İŞİN İÇİNDE MESLEKİ HIRSLAR DA VAR''
- Bir iki kere belki katılmıştır. İşin içinde mesleki hırslar da var, adam başarılı bir televizyoncu, mutlaka “CNN’de çalışmana yardımcı olabilirim” filan demiştir. Defne çok hırslıdır. Ben de ona hep destek oldum. Bu, bir ekip işi. Ben kendi açımdan kabul ediyorum bu evlilikle nereden nereye geldiğimi ama benzer şeyler Defne için de geçerli. Ben o arada hala Avusturalya Konsolosluğu’nda çalıştığını zannettiğim rakibimle psikolojik savaş halindeyim. Aslına bakarsan o Richard kim neyin nesi hala bilmiyordum. Adam benim zannettiğim biri gibi de çıkmadı, bambaşka bir yerden girmiş: Yok efendim ikisi “ruh ikiz”i çıkmışlar, geçmiş hayatlarında birliktelermiş. Yani ne yaparsan yap, boşa kürek çekme durumu var. Bu arada Defne, Galll Sassoun’la olan biteni paylaşıyor.
''ADAMLA TUVALETTE KONUŞUYORMUŞ''
Peki sen Doha’da Defne’nin onunla buluştuğunu, onun odasına gittiğini, o adamın Richard Gizbert olduğunu nereden biliyorsun?- Defne kendisi anlattı. Ben Doha’dan Dubai’ye geçtim, o da geldi. Ağlayarak ayrılmışlar. Zaten havaalanından bir saatte çıkamadı, herkes çıktı Defne yok. Adamla tuvalette telefonda konuşuyormuş.
ZATEN ANLAMALIYDIM, DAHA GÜZEL GÖZÜKMEK İÇİN UĞRAŞIYORDU
Peki nasıl her şeyi itiraf etti?
- Votkanın gözünü seveyim! İki şişe votka içtik, birbirimize her şeyi anlattık. Seviştik de. Ama daha önce dedi ki, “Benden şüpheleniyorsun, al bak telefonumu hiçbir şey yok.” Verdi telefonu. Nasıl olduğunu bilmiyorum ama sildiğini zannetmiş fakat her şey içinde. Bütün mailler, SMS’ler. Karımın çeşitli fotoğraflarını görüyorum, kendi kendine çekmiş, hiç tanımadığım bir adama göndermiş. Beynimden vurulmuşa döndüm. “Bu ne ya?” dedim. Gerisi, çorap söküğü gibi geldi. Artık inkar edecek hali kalmadı. Zaten ben anlamalıydım, daha güzel olmaya çalışıyordu, memelerine falan bir şeyler yaptırıyordu, “Zaten güzelsin, kimin için daha güzel olmaya çalışıyorsun?” diyorum.
Peki öğrendin de ne oldu?
- "Vayyy demek bunu da yaptın ha!" filan moduna hiç giremedim. Onu kaybetmek istemediğimi anladım.O yüzden mi boşanmak istemedin...- Evet. "Sen benim yediğim haltları unut, ben seninkini, devam edelim" dedim.
Artık onu da kendini rahat bırakacak mısın?
- Bıraktım. Uğraşmıyorum. Hiçbir şey yapmıyorum. Son üç aydır huzur veriyorum ona. O da mutlu, işinde başarılı olsun. Çocuklarımız var ama o benim eski karım artık. Karşılaşmamaya da özen gösteriyorum.