Sosyal fobi yaşıyor olabilir misiniz?
Fransız Lape Hastanesi Psikiyatri Uzmanı Dr. Meltem İlter, toplumsal ortamlarda kişinin alay edileceği ve yargılanacağı düşüncesiyle kaygı yaşamasına neden olan sosyal fobinin oluşturduğu sonuçları ve bu soruna dair çözümleri açıkladı.
Sosyal fobinin, toplumsal ortamlarda kişinin mahcup ya da rezil olacağı, başkaları tarafından alay edileceği ve yargılanacağı düşünceleri eşliğinde yoğun kaygı yaşaması durumu olduğunu belirten Psikiyatri Uzmanı Dr. Meltem İlter, sosyal fobi: “Utangaçlıktan daha aşırı bir durumdur ve neden olduğu sonuçlar bakımından tahmin edilenden daha ciddi bir bozukluktur.” dedi.
Dr. Meltem İlter’e göre sosyal fobi, tekrarlayıcı, sosyal ve
mesleki anlamda performans kaybına yol açıyor ve bu sebeple
kişilerin yaşam kalitelerini azaltıyor. Bu durumu bir hastalık ve
rahatsızlık olarak niteleyen İlter, durumun beraberinde alkol madde
kullanımını ve depresyonu getirdiğini ifade ediyor.
İlter’e göre, sosyal fobik kişiler başkalarıyla etkileşimde bulunmalarını gerektiren durumlardan ya da bir eylemi başkalarının yanında yapmaktan korkar ve kaçınırlar. Korktuğu durumla karşılaşması gerektiğinde ya da aniden böyle bir durum ortaya çıktığında yoğun kaygı yaşarlar ve çeşitli bedensel belirtiler; çoğunlukla terleme, titreme, yüz kızarması, ağız kuruluğu, çarpıntı şeklinde belirtiler ortaya çıkarırlar. Ve yaklaşmakta olan toplumsal bir olaydan, örneğin katılım gerektiren gereken bir toplantıdan haftalar önce kaygılanmaya başlayabilirler.
Sosyal fobide görülen tipik korkuların; topluluk önünde konuşmak, yabancı kişilerle tanışmak-karşılaşmak, toplum içinde yemek yemek, küçük grup etkinliklerinde yer almak, partilere gitmek, başkaları tarafından izlenirken yazı yazmak ya da çalışmak, topluluk önünde müzik aleti çalmak gibi performans gerektiren durumlarda bulunmak, otorite ile karşılaşmak, yetkili birisi ile konuşmak şeklinde sıralandığının altını çizen İlter, sosyal fobiye eşlik eden özelliklerden bazılarının da eleştirilmeye, reddedilmeye karşı aşırı duyarlılık, haklarını savunamama, benlik saygısında düşüklük gibi kişilik özellikleriyle bağlantılı olabileceğini belirtiyor.
İlter, çalışmalarda sosyal fobinin kadınlarda daha sık görüldüğü gözlemlense de kliniğe başvuranların daha çok erkekler olduğu ifade ederek, Türkiye gibi toplumlarda halen erkeklerin daha aktif iş hayatı ve daha rekabetçi ortamlarda bulunmalarının tedavi başvurularını arttırdığının düşünüldüğünü belirtiyor.
Sosyal fobinin altında biyolojik ve çevresel birden fazla sebep
yattığını; ailenin çocuk yetiştirme tarzı, ebeveyn-çocuk ilişkisi,
aile içinde sosyal ortamlara katılımın azlığı, duygusal olarak
reddedici ve aşırı korumacı anne-baba, çocuklukta yaşanan olumsuz,
travmatik sosyal olaylar sosyal fobi gelişmesini etkileyen
faktörler olduğunu belirten İlter, iş ve özel hayata dair
önerilerini şu şekilde sıralıyor.
1. Sosyal fobi ile ilgili şikayetler fark edildiğinde tedavi için
başvurulmalıdır. Çünkü sosyal fobi, doğru tedaviyle tamamen
iyileştirilebilir bir rahatsızlıktır. En etkili tedavi
bilişsel-davranışçı terapilerdir. Gerektiğinde ilaç tedavisi de
eklenebilir.
2. Kişinin rahatsızlığıyla ilgili bilgi alması ve araştırması hem
duygularını anlamasına hem de sorunlarıyla baş etmesine yardımcı
olacaktır.
3. Kişinin işyerinde kaygı uyandıran durumları belirlemesi ve
yaşadığı kaygıyı tanıması önemlidir. Kişiler bu düşünceleri
tanımakla onları değiştirmeye yönelik önemli bir adım atmış
olurlar.
4. Sosyal ortamlardan kaçınma, sorunun sürmesine ve yoğunlaşmasına
yol açacağından, kişi en kolay yapabileceklerinden başlayarak,
işyeri ve iş dışında sosyal ortamlara girmeye çalışmalıdır.
5. Kişi, ruhsal ve fiziksel stresle baş etmek için fiziksel
aktivitelerde bulunmalı ve spor yapmalıdır. Nefes egzersizleri,
gevşeme teknikleri, yoga gibi anksiyete azaltıcı yöntemleri
öğrenmek ve uygulamak sürece yardımcı olabilir.
6. Çay, kahve ya da kolalı içecekler gibi uyarıcı maddelerin aşırı
tüketiminden kaçınılmalıdır.
7. Alkollü içeceklerden ya da kontrolsüz sakinleştirici tarzda ilaç
kullanımından uzak durulmalıdır. Kaygıyı yatıştırmak için alkol
almak veya kontrolsüz ilaç kullanmak bağımlılığa yol
açabilir.