Evde yalnızken neden korkarız? Yalnız kaldığımızda neden korkarız?
Bazen hayaletlerden bazen rüzgarın sesinden korkarız, bir çoğunun gerçeğe dayanmadığını bilmemize rağmen. Peki biz kadınlar neden yalnızken korkarız?
Biz kadınlar korku filmi izlemeye bayılırız, kork korka bayılırız hemde! Her sahnesinde sıçramamıza rağmen illa o korku filmi izlenir, maksat korktu demesinler! Ahh o korku filmleri... İzlemesi 2 saat korkusu muhtemelen 2 gün sürüyor. Film biter bitmez herşeyden bir şüphe etme hali başlıyor hepimizde, etraftan gelen garip sesler, duvara yansıyan belirsiz gölgeler ve daha neler neler... İngiltere’deki Buckinghamshire New University Psikoloji Ana Bilim Dalı Başkanı Dr. Ciaran O'Keeffe, parapsikologların üç ana alanda çalışmalar yaptığını belirtiyor: “Birinci alana ‘duyular dışı algılama' deniyor. Bu, telepati, prekognisyon ve kehanet gibi özellikleri kapsıyor. İkinci alan psikokinezi. Burada insanın düşünce gücünün bir obje üzerinde etkili olup olamayacağı araştırılıyor. Örneğin hiçbir fiili dokunuş olmadan bir kaşık bükülebiliyor.
Üçüncü alan ise ölü, ruh ve hayaletlerle iletişimi kapsıyor.”
İşte parapsikoloji sayesinde, bazen göz ucuyla gördüğümüz
esrarengiz hareketleri açıklamak mümkün oluyor. Bunun farklı
nedenleri olmakla birlikte, gizem ve ürperti derecesi en düşük olan
yaklaşım nörolojik olanı: Çevresel görüş alanımızı "çomak
hücreleri” sayesinde algılıyoruz. Bunların çözünürlüğü, merkezî
görüş alanımızı oluşturan "koni hücrelerine" nazaran çok daha
düşük.
Devamını Dr. Ciaran O'Keeffe şöyle anlatıyor; “Biz çevresel görüş alanımızda bir hareket gördüğümüzü sandığımızda, bu aslında tanımlanamayan siyah ve beyaz şekillerden oluşur. Zira çomak hücrelerimiz renkleri algılayamaz. Bu gördüğümüzü anlamlandırmaya çalıştığımızda ise beynimiz, boşlukları doldurmaya çalışıyor. Buna 'duyusal ikame' adı veriliyor. Yani beyin, gördüğümüz ya da görmediğimiz şeylere gerçekçi bir açıklama getirmeye çalışıyor. Bu 'gerçekçi' açıklama bazen bir hayalet de olabiliyor.” Nedeni ne olursa olsun, odada başka bir varlık gördüğünüzü sandığınız kısa an, vücudunuzu alarm konumuna getirebiliyor. Nefes almakta zorlanıyorsunuz, kalbiniz daha hızlı çarpıyor ve eliniz-ayağınız titremeye başlıyor.
İnsanoğlunun son derece geniş bir hayal gücünün olduğuna dikkat çeken Dr. Ciaran O'Keeffe, “Nasıl davranacağımızın, fantezilerimizle de doğrudan ilintili olduğuna inanıyorum. 'Karanlık ve terkedilmiş yerlerde bize saldırmak için bekleyen korkunç varlıklar olabilir.' Hayal gücümüz bizi böyle bir düşünceye inandırabiliyor. Fanteziler ile hayaletlerin varlığına olan inancın kombinasyonu, aslında olmayan bir varlığın mevcudiyetini hissetmemize neden olabiliyor.”