Tarhana obeziteyi ve kalp krizini önlüyor!
Prof. Dr. Ayhan Temiz, vitamin ve mineraller yönünden zengin olan tarhananın şifa kaynağı olduğunu söyledi.
Hacettepe Üniversitesi Gıda Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi
Prof. Dr. Ayhan Temiz, yaptığı açıklamada, tarhananın içinde
bulundurduğu çeşitli liflerden dolayı yüksek kolesterol, kalp
krizi, kolon kanseri, obezite, yüksek tansiyon, hemoroid ve damar
hastalıklarının azaltılmasında etkili olduğunu bildirdi.
Prof. Dr. Temiz, tarhanada bulunan proteinlerin vücut için gerekli
olan bazı aminoasitleri bolca ve dengeli olarak içerdiğini
belirterek, "Tarhana, vücudumuzun mikroplara karşı dirençli olması
açısından önemli olan vitaminler ve mineraller yönünden zengindir.
Tarhanada özellikle B vitaminleri bol miktarda bulunur. Kepeği
uzaklaştırılmamış undan yapılan tarhanalardaki B vitaminleri
içeriği kepeksiz undan veya göceden (kabuğu soyulmuş ve kırılmış
buğday) yapılan tarhanalara göre daha yüksektir. Kalsiyum, demir ve
çinko ise tarhanada bol bulunan minerallerdir" dedi.
Gıdalarla alınan proteinlerin vücuda yararlı olabilmesi için ilk
aşamada mide ve bağırsaklarda sindirilerek aminoasitlere kadar
parçalanması gerektiğini kaydeden Temiz, "Aminoasitler
bağırsaklardan kolayca emilir ve vücuda yarar sağlar.
Sindirilemeyen proteinler ise dışkıyla dışarı atılır ve vücut bu
proteinlerden yararlanamaz. Tarhananın bileşimine yoğurt ve
bitkilerden kaynaklanarak dahil olan laktik asit bakterileri
tarhanadaki proteinleri belli ölçülerde aminoasitlere parçalayarak
tarhanayı sindirimi kolay gıda şekline dönüştürür. Böylece
aminoasitler tarhana ile vücuda hazır olarak girerler ve
bağırsaklardan kolayca emilerek vücuda yarar sağlar. Buna bağlı
olarak tarhananın besleme değeri artmış olur" diye konuştu.
Proteinlerin sindiriminin özellikle bebekler ve yaşlılar için çok
önemli olduğuna işaret eden Temiz, bebeklerde sindirim enzimlerinin
yetersiz olduğunu, yaşlılarda ise sindirim enzimlerinin
çalışmasının yavaşladığını, bu nedenle tarhananın bebekler ve
yaşlılar için tüketimi özendirilecek, sindirimi kolay besleyici bir
gıda olduğunu ifade etti.
Prof. Dr. Temiz, tarhananın buğday unu veya göce adı verilen
kepeksiz buğday yarmasına yoğurt, maya, domates, biber ve soğan
gibi çeşitli sebzelerle nane, dereotu ve çörtük gibi çeşitli
aromalı otlar ve tuz eklenip yoğrularak elde edilen hamurun 1-5 gün
süreyle fermantasyona bırakılması ve ardından kurutulmasıyla elde
edilen sağlıklı, sindirimi kolay, beslenme değeri yüksek ve
dayanıklı geleneksel bir fermente Türk gıdası olduğunu söyledi.
Tarhananın Türk kavimleri tarafından çok eski çağlarda üretilip
tüketildiğinin tahmin edildiğini kaydeden Temiz, Orta Asya'dan göç
eden Türklerle birlikte Anadolu'ya geldiğini ve Osmanlı
İmparatorluğu döneminde de İran ve Irak gibi imparatorluğa yakın
komşu doğu ülkelere ve Rumeli üzerinden Macaristan ve Yunanistan
gibi batı ülkelerine yayıldığının kabul edildiğini belirtti.
Temiz, Türklerle ırk yakınlığı bulunan Macarların tarhanayı
Macaristan'a ve Finlandiya'ya kadar taşıdıklarını belirterek, bugün
Suriye, Filistin, Ürdün, Lübnan ve Mısır gibi Yakındoğu ülkelerinde
'kishk', İran ve Irak'ta 'kushik' veya 'kushuk', Türkistan'da
'göce', Yunanistan'da 'trahanas', Macaristan'da 'tahonya',
Finlandiya'da ise 'talkhuna' ismiyle tarhanaya çok benzeyen gıdalar
üretildiğini bildirdi.
Bileşimine katılan maddeler ve üretim tarzındaki değişiklikler
nedeniyle tarhananın bölgelere göre çeşitlilik gösterdiğini
kaydeden Temiz, genellikle İzmir, Manisa ve Burdur yöresinde
yapılan un tarhanasının büyük bir kazanın dibine 'tarhana otu' adı
verilen aromalı otun yerleştirilmesiyle yapıldığını
söyledi.
Ege Bölgesi'nin farklı yörelerinde üretilen un tarhanalarına
tarhana otu yerine nane, un yerine irmik konulduğunu, un ve maya
karışımına mercimek ve nohut da eklenebildiğini belirten Prof. Dr.
Temiz, Tokat, Sinop, Edirne ve Tekirdağ gibi bazı illerde süt, un
ve yumurta karıştırılarak 'sütlü tarhana' yapıldığını ifade
etti.
Temiz, Kahramanmaraş ve köylerine özgü firiğin (yarı kurumuş
tarhana) özellikle çocuklar tarafından ceviz içiyle birlikte çiğ
olarak tüketildiğini, tamamen kurutulmuş tarhananın ise kış boyunca
çorbalık ve çerez olarak değerlendirildiğini söyledi.