Acıların en güzeli Arnavut biberi!
Bazı kişiler acısına dayanamasada, bazılarının sofralarından eksik olmayan bu acı lezzetin 400 yıldan fazla süredir ününü yürüttüğünü biliyor musunuz?
Orta Amerika’dan Avrupa’ya, Avrupa’dan da Asya’ya uzanan uzun bir yolculuk arnavut biberinin serüveni!
Kırmızı biberin
nereden geldi?
Anavatanı Orta Amerika. Ülkemizde yetiştiği yerler ise öncelikle, elbetteki ismiyle özdeşleşen Urfa, daha sonrada Gaziantep, Kahramanmaraş, Kayseri ve Bursa. Doğudan Batı’ya göçler neticesinde Doğu mutfak kültürünün büyük kentlere taşınmasıyla ülkemiz genelinde tüm mutfaklara giren arnavutbiberinin tarihi ise 1514’lere dayanıyor. Christopher Kolombus’un yanındaki İspanyol Dr. Chanca tarafından Amerika’ya, daha sonrada İspanya’ya ve diğer ülkelere yayılan arnavutbiberi, Türkiye’ye Afrika üzerinden gelmiş. Macarlar ise 17. yüzyılda Türkler tarafından bu biberle tanıştırılmış. Bu nedenledirki, Macaristan’da arnavut biberi Türk biberi olarak biliniyor. Neden arnavut biberi olarak anıldığı kaynaklarda yer almayan bu biber cinsi, genellikle meyvesinin şekline görede isimlendiriliyor. 50’ye yakın çeşidi bulunan ve güneşin bol olduğu sıcak iklimlerde yetişen kazık köklü bir bitki cinsi olan kırmızı biber, pek çok baharat cinsi gibi kuru topraklarda çok daha iyi yetişiyor. Boyu 60 cm’ye kadar uzayabilen biberlerin yapraklarının büyük bölümü geniş mızrak biçimli, az bir bölümü ise elips biçimli sivri uçludur.
Arnavut biberi nerede kullanılır?
Çok hafif bir aromaya sahip olmasına rağmen son derece acı olan arnavut biberi, genellikle soslarda kullanılır. Salça, avokado, tartar, tako ve barbekü soslarında lezzet vermesi için kullanabileceğiniz biberi ayrıca, domates ve soğanlada karıştırarak omletlerinizi tatlandırabilirsiniz. İtalyan ile Meksika yemeklerinde ve et marinelerinde de tercih edebileceğiniz biber, sebze yemekleriniz içinde ayrı bir lezzet kaynağı olabilir.
Bitkinin üstleri yeşil (koyu yeşil), altları ise açık yeşildir. Çiçeklerin sapları kalınca olup, aşağı doğru eğiktir. Haziran ayından sonbaharın sonuna dek sarımsı beyaz çiçekleri vardır. Kendine has çok hafif bir kokusu olan biberlerin tadı ise, bilindiği gibi acı ve yakıcıdır. Kurutulmuş acı kırmızıbiberden yapılan arnavutbiberi, yemeklerimize farklı bir lezzet katarken, uzun süre kullanılabilmesi açısından buzdolabında saklanmalıdır. C vitamini açısından çok zengin olan kırmızıbiberlerin meyveleri tam olgunlaştıktan sonra toplanmalıdır. Olgunlaşan meyveler kahvemsi koyu kırmızıdır. İpe dizilerek kurutulur. Genellikle toz haline getirilip ağzı sıkıca kapatılmış kaplarda muhafaza edilmelidir. İsteğe göre taze ve kuru meyvesinden de yararlanılabilir.
Lezzetinin yanında faydası da var
Faydalarına değinecek olursak, saymakla bitiremeyeceğiz. Burada size en belirgin faydalarını sıralayacak olursak; Arnavut biberi, sindirim sistemimizin en önemli yardımcılarından biri. Mide suyunun üretimini teşvik ediyor, metabolizmayı geliştiriyor ve vücut gazlarının azalmasına, hatta ortadan kalkmasına yardımcı oluyor. Ayrıca, yapılan araştırmalara göre, damar tıkanıklıklarında, şiddetli baş ağrılarında, kolesterolün düşürülmesinde ve iltihaplanmalarda faydalı olduğu söyleniyor. Merhemi ise zona ve eklem iltihabı ağrılarında rahatlamak için kullanılabiliyor. Ancak bazı ciltlerde tahrişe neden olabiliyor. Vücut, biberin yakıcı etkisine karşı morfine benzer endorfin salgılayarak cevap veriyor, bu da vücuda canlılık getiriyor. Kırmızıbiber, capsaicin ve dihydrocapsaicin içerdiği için, bazı zararlı bakterilerin vücutta yaşamasınada engel oluyor. İştah açıcı özelliğide olan arnavutbiberinin çayı içildiğinde ise, soğukalgınlığı ve üşütmelerde iyileşme görüldüğü de yapılan araştırmalar neticesinde ortaya çıkan sonuçlardan…
Kırmızı biber mucizesi
İnsan sağlığı üzerindeki olumlu etkileri, özellikle de kanser
hücrelerini yok edici özelliği İngiltere’de yapılan araştırmalarla
doğrulanan kırmızıbiber adeta bir sağlık deposu… İşte acı
arnavutbiberi, işte mucizevi faydaları;
- Kırmızı bibere acılık veren “capsaicin” maddesidir.
- Kırmızı biberi en çok tüketen ülkeler sıralamasında birinci
sırayı alan Hindistan'a bu bitki, 17’nci yüzyılda Portekizliler
tarafından getirilmiş.
- Hint ve Meksika mutfağında çok sık kullanılan kırmızı biber,
Türkiye'de en çok Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nde yetiştirilip
tüketiliyor.
- Kırmızı biber, içerdiği capsaicin maddesiyle obezite hastalarında
metabolik hızı arttırarak, thermogenesis ve lipolysis prosesini
uyarıyor. Dolayısıylada kilo kaybına yardımcı oluyor. Tiroid
bezlerini uyarıyor.
- Hücre bölünmesini uyararak, kelleşmiş bölgelerde saçların yeniden
çıkmasını destekleyebiliyor.
- Tüketildiğinde, kısa süreli, fakat hızlı bir uyarma yaparak,
yorgunluk hissini gidermeye yardımcı oluyor.
- Kalp hastalığı ve felç riskini azaltıyor.
- Solunum kanallarını temizleyerek ve onların tıkanarak daralmasını
engelleyerek, astımın iyileşmesine yardımcı oluyor. Kronik
bronşitin yerleşmesini önleyebiliyor.
- Ana başlıklar halinde faydalarından söz ettiğimiz biberin bu
kadar çok faydası varda peki hiçmi yan etkisi yok. Elbetteki var.
Çokça tüketildiği durumlarda, mide, bağırsak ve böbreklerde
rahatsızlık yapabiliyor. Ancak burada da ilginç bir sonuç karşımıza
çıkıyor. Özellikle Doğu’da yetişmiş kişiler açısından alışkanlıktan
olsa gerek, herhangi bir rahatsızlığa sebebiyet vermiyor. Doğu
insanımızın sofrasından eksik etmediği kırmızı biberin, bu kişiler
üzerinde yapılan testler neticesinde mide ve bağırsaklarında
herhangi bir rahatsızlığa neden olmadığı görülüyor.