Bayramı mide rahatlığıyla geçirmenin püf noktaları
Doç. Dr. Binnur Şimşek bayramı rahat geçirmenin püf noktalarını anlattı.
Bayram geldi, sevdiklerimizle keyifli sofralarda buluşacak ve kimi zaman da yemekte aşırıya kaçacağız. Kurban Bayramı sofrası demek ızgarada pişen etler, tatlılar ve hamur işleri demek.
Özellikle yeni kesilmiş hayvanların etlerindeki
sertliğin hem pişirme sırasında hem de sindirimde zorluk
yaratacağını söyleyen Liv Hospital Gastroenteroloji Uzmanı Doç. Dr.
Binnur Şimşek özellikle mide ve bağırsak hastalığı olanların kurban
etlerini hemen tüketmemesi, buzdolabında birkaç gün beklettikten
sonra, haşlama yöntemini tercih ederek pişirilmesi gerektiğini
söylüyor ve ekliyor:
“Yağlı etlerin doymuş yağ ve kolesterol içeriği daha yüksek olduğundan kalp-damar hastalığı, diyabet, hipertansiyonu olan kişiler de Kurban Bayramı’nda, yağsız ya da az yağlı etleri tercih etmelidir. Kısıtlı miktarlarda et tüketmeli, aşırıya kaçmamalıdır.” Doç. Dr. Binnur Şimşek bayramı rahat geçirmenin püf noktalarını anlattı.
1) Kurban eti yenmeden önce kahvaltı yapılmalıdır.
Kurban Bayramı sabahında mutlaka hafif bir kahvaltı yapılmalıdır. Aç karna sindirimi zor olan etin tüketimi midede hazımsızlık ve ağrı şikayetlerine yol açabilir.
2) Günlük sıvı alımını 2.5-3 litre düzeyinde tutup fazla çay-kahve, gazlı içecekler tüketmekten kaçının.
En sağlıklı içeceğimiz su. Hazmı kolaylaştırır, tokluk hissini artırır. Bayram ikramların vazgeçilmezi olan kahve ve çay gibi yoğun kafein içeren içeceklerden mümkün olduğunca kaçınmalıdır. Eğer reddedemiyor veya vazgeçemiyorsak, açık çay ve düşük kafeinli kahve tüketmeliyiz.
Hazır meşrubatlar, gazlı içecekler ve soda içmek, -sanıldığının aksine- hazmı kolaylaştırmaz, tuz yükü ve gereksiz şeker kaynağı oluşturan içeceklerdir. Et ve et yemekleriyle en iyi uyum sağlayacak içecekler su ve ayrandır.
3) Reflüyü kolaylaştıran besinlerin tüketiminden kaçının.
Sıkça görülen ve sorun oluşturabilen reflüden korunmak için katkı maddesi bol olan gıdalar, kızartmalar ve yağlı besinlerin tüketiminden uzak durmalıyız. Çünkü öncesinde hiç reflü şikayeti veya hastalığı olmayan insanlarda bile reflü meydana getirebiliyor. Öncesinde bilinen reflü hastalığı olanlar mutlaka doktorların önerdiği asit azaltıcı ilaçları kullanmaya devam etmeliler.
4) İkramlarda sunulan tatlılarının her ziyarette 1/4 veya 1/5’ini tüketin.
Bayram ikramlarının en önemlilerinden biri de baklava, revani, kadayıf, tulumba tatlısı gibi geleneksel şerbetli tatlılardır. Bir de buna et eklenince, ikram tabağı sindirimi son derece zor olan gıdalarla dolar.
Karbonhidrat ve yağ içeriği çok yüksek ve kuşkusuz lezzeti de vazgeçilmez olan bu besinlerin her misafirlikte bolca tüketilmesi sonucu hem ciddi kilo alımı hem de reflü ve hazımsızlık şikayetlerinin artmasıyla sonuçlanacaktır. Bu nedenle 4-5 farklı ziyarette tükettiğimiz miktarın bir porsiyonu geçmemesine özen göstermeliyiz.
5) Ana öğünleri aksatmayın, öncelikle tencere veya fırın yemeklerini tercih edin.
İkramlarda yenilen et ve tatlılar düzensiz beslenmeye veya öğün atlamaya sebep olmamalıdır. Günlük 3 ana öğününün aksatılmaması gerekir. Pişirme usulü de sebze ve etlerin kendi suyu ve az miktarda yağ kullanılarak yapılan tencere yemekleri veya fırın yemekleri şeklinde olmalıdır. Kızartma ve ızgaraları tercih etmemeliyiz.
6) Ziyaretlere yürüyerek gidin, ikramları yavaş ve ölçülü yiyin.
Her ziyaretimizi mümkün olduğunca uzun tutmalı, ikramları yavaş ve ölçülü yemeliyiz. Aldığımız kalorilerin hiç olmazsa bir kısmını tüketmek için mümkünse yürüyerek gitmeyi tercih etmeliyiz. Bu küçük yürüme egzersizi aynı zamanda bağırsak sistemimizi de düzene sokup sindirimimizi kolaylaştırır.
7) Glisemik indeksi düşük gıdalar tüketin.
Glisemik indeks; karbonhidratların kan şekeri üzerinde yarattığı etkidir. Daha hızlı kana karışıp kan şekerini yükselten karbonhidratların glisemik indeksi yüksektir.
Glisemik indeksi ne kadar düşük olursa, o kadar uzun sürede tüketilen besin kana karışıp kandaki şeker oranını çok daha seviyeli bir şekilde yükseltir. Sindirim sistemini de çok yormaz.
Bu nedenle de glisemik indeksi düşük olan baklagiller, bulgur, şehriye, sebzeler, süt ve yoğurt gibi besinlere ana öğünlerimizde sıkça yer vermeliyiz.
8) Yemek sonrası erkenden yatmayın.
Gün boyu ziyaretlerde bulunup yorulduğumuzda, eve dönüşte yemeği takiben hemen yatmak ihtiyacı içerisinde olabiliriz. Bu nedenle akşam yemeğini takiben 2-2.5 saat içerisinde yatmamalı, gerekirse rahat bir koltukta biraz zaman geçirmeliyiz. Aksi halde gece reflüleri de kaçınılmaz olacaktır.
9) Hazımsızlığı kalp hastalığı ile karıştırabileceğinizi unutmayın.
Hızlı yenilen ve ağır bir öğün sonrası besinlerin midede öğütülmesi zorlaşır ve mide boşalması da yavaşlar. Bu durumda göğsün hemen arkasında dolgunluk ve baskı hissi, sıkışma ağrı veya spazm ile sonuçlanabilir ve kalp krizi ile sanılarak acil poliklinik başvurularına sebep olabilir.
Oysaki hazımsızlıktan kaynaklanan yakınmalarınız biraz yürüyüşle sağlanacak hafif egzersizle gerileyecekken, kalp kaynaklı bir ağrı eforla artacaktır. Bu nedenle hemen panik olmayın.
10) Mide şikayetlerinizi önemseyin.
Daha önceden olmayan ve yeni başlayıp devam eden tüm mide şikayetlerinizi önemseyiniz ve devamı halinde mutlaka bir gastroenteroloji uzmanına başvurun.