'Sapkın bir hal aldı' diyen Mahkum yıldızı İsmail Hacıoğlu anlattı: Çok sinirleniyorum, katlanamıyor
36 yaşındaki başarılı oyuncu İsmail Hacıoğlu, yaptığı açıklamalarla hayranlarını şaşırttı. Hacıoğlu hayatına dair bilinmeyenleri anlattı.
Fox TV'de yayınlanan Mahkum dizisinde başrolleri Onur Tuna, Seray Kaya, Melike İpek Yalova ile paylaşan İsmail Hacıoğlu, Hürriyet gazetesinden Hakan Gence'ye çarpıcı açıklamalarda bulundu.
37 yaşındasın. 40’a az kaldı...
Yani evet, bir aksilik olmazsa (gülüyor).
Hayat yaş aldıkça nasıl değişti?
Daha keyifli oluyor. İnsan yaş aldıkça her gün daha güzel, daha demini bulmuş hissediyor. Her şey bir denge, ona uyanıyorsun.
Hem sakin kendi halinde hem de her an sinirlenebilecek gibi bir duruşun var. Sinirli biri misin?
Çabuk sinirlenen ama hemen arkasından pişman olan tiplerdenim.
Neler basar bam teline?
Kötü niyetli insanlara tahammülüm kalmadı. Zaten kötü niyet bence gözlerden algılanan bir şey. O niyeti gördüğümde de çok sinirleniyorum. Bir de önyargıya katlanamıyorum.
Bir yandan da Leonardo DiCaprio gibi hiç yaşlanmıyor, hep çocuksu, bebek suratlı ve genç duruyorsun...
Valla daha çok ekmek yeriz bundan diye düşünüyorum (gülüyor).
Bu bir oyuncu için avantaj mıdır?
Avantajdır bence, çok çabuk deforme olmama hali güzel. Tabii birden çökmezsem (gülüyor).
Magazin gündemi olmadan da ünlü olunabileceğinin kanıtlarından birisin. Gerçekten sakin bir hayatın mı var, yoksa iyi mi gizleniyorsun?
Böyleyim ben. Hoşlanmadığım şeylerin içinde olmamayı kendime düstur edindim. Magazin çok keyif aldığım bir durum olmadı hiçbir zaman. Ama bunu ‘magazin kötü’ anlamında söylemiyorum. Ben tercih etmedim sadece, dolayısıyla hep işlerimle gündeme geldim.
‘Kesişme: İyi ki Varsın Eren’ bu hafta vizyona girdi. Bizi nasıl bir film bekliyor?
Gerçek bir film bekliyor. Aslında keşke Ferhat Gedik ve Eren Bülbül hayatta olsaydı ve biz bu filmi çekmeseydik. Dolayısıyla buruk başladık ama ‘Bu hikâye tarihe de kalsın’ diyerek içimizi rahatlatıp yolculuğa devam ettik. Aslında hem Gedik’in hem de Bülbül’ün bir kez daha tarihe geçmesi adına bir hareket olduğu için mutluyum, o anlamda umutlu bir film.
Bilmeyenler için şehit Jandarma Astsubay Kıdemli Başçavuş Ferhat Gedik ve Eren Bülbül’ün hikâyesini nasıl anlatırsın?
Film, ikisinin hayatlarının bir şekilde buluştuğu, en sonunda birlikte şehit oldukları, ebediyete yürüdükleri bir kesişme hikâyesini anlatıyor. Gümüşhane’de göreve başlayan Ferhat Abi’nin bir şekilde Eren’le tanışması ve daha sonrasında başına gelen acı olayı anlatıyor. Hikâyenin nasıl bir kurgu örgüsü olacağı çok önemliydi. Yönetmenimiz Özer (Feyzioğlu) burada devreye giriyor. Çalışırken birbirimizden çok şey öğrendik diye düşünüyorum. Dolayısıyla kendi içinde sürprizleri de olan, nasıl olacak ki acaba diye düşündüren bir hikâye bizi bekliyor.
‘Ayla’da bizi çok ağlatmıştın. Bu sefer izleyiciyi ne bekliyor?
Sanırım bunda biraz daha fazla ağlayacağız. Bu acısı taze olan bir hikâye maalesef. Bizi daha derinden etkileyeceğini düşünüyorum.
Beyazperdede gerçek hikâyeleri anlatmayı daha çok mu seviyorsun?
Aslında evet, bu kendi tercihim. Çünkü sinema filmlerine ‘Kızıma bırakacağım’ diye düşünerek öyle bir özenle yaklaşıyorum. Bir de filmin başında “Gerçek hikâyeden esinlenmiştir” yazıyor ya, o bende seyirci olarak ekstra bir heyecan yaratıyor. Bu yüzden denk geldikçe içinde bulunmaktan keyif alıyorum.
Bir yandan yeni dizin ‘Mahkum’ Fox’ta devam ediyor. Birbirine tamamen zıt karakterlere sahip ikiz kardeşleri canlandırıyorsun. İki karakteri birden canlandırmak zor oluyor mu?
Kolay diyemeyeceğim. Hem teknik hem mental açıdan zor. Ama senaryoyu okuduğumda beni cezbeden ilk şey o oldu zaten. Sonrasında uyarlama olduğunu öğrendim. Çok öğretici ve zor bir yolculuk. Çok güzel tepkiler var, güzel yorum yapan herkese de buradan teşekkür etmek istiyorum.
Dizi başladığı anda sosyal medyada TT (trending topic) oluyorsun...
Evet, öyle bir güzellik var, sağ olsunlar. Valla yorumlarda övüldüğünü görmek çok keyifli, beni çok mutlu ediyor. Instagram’daki yorumları falan da hepsini ciddiye alarak tek tek okuyorum. Umarım böyle devam eder, ettirebiliriz.
Ekranın en iyi kötülerinden birini canlandırıyorsun… Sence kötü nedir?
Göreceli bir şey; neye göre, kime göre kötü…
Sana göre?
Bir insanın özgürlüğüne dokunduğun yer, işte orası bence kırmızı çizgidir. Kimsenin özgürlüğüne dokunamazsın. Bu anlamda kötü olan çok şey, kötü olan çok insan var ne yazık ki.
Kötüyü oynamak bir oyuncu için daha kaşıyıcı bir şey mi?
İyi olan taraf ister istemez daha sığ kalıyor, kötü olan taraf daha renkli oluyor. Bu sebeple oynayacak daha çok malzeme var. Maalesef böyle.
Filmlerde ve dizilerde sanki kötü karakterler daha çok seviliyor, fenomen oluyor. ‘Mahkum’daki karakterin de öyle oldu. Sence neden kötüyü daha çok seviyoruz?
Valla içimizdeki kötü o galiba.
Kötüyü oynamak bir oyuncu için daha kaşıyıcı bir şey mi?
İyi olan taraf ister istemez daha sığ kalıyor, kötü olan taraf daha renkli oluyor. Bu sebeple oynayacak daha çok malzeme var. Maalesef böyle.
Filmlerde ve dizilerde sanki kötü karakterler daha çok seviliyor, fenomen oluyor. ‘Mahkum’daki karakterin de öyle oldu. Sence neden kötüyü daha çok seviyoruz?
Valla içimizdeki kötü o galiba.