Acun Ilıcalı kimdir en büyük pişmanlığının ne olduğunu açıkladı!
Acun Ilıcalı, hayattaki en büyük pişmanlığının; babasını kaybettiği trafik kazasında babasının kullandığı arabayı kullanmamak olduğunu söyleyerek yürek burktu.
Ünlü televizyoncu Acun Ilıcalı YouTube'da Cüneyt Özdemir'in yayınına konuk oldu. Ilıcalı'ya Twitter üzerinden "Hayattaki en büyük pişmanlığı ya da keşkesi neymiş?" sorusunu yönelten Cüneyt Özdemir, Ilıcalı'nın duraksayarak cevap vermesine neden oldu.
''Keşke o arabayı ben kullansaydım''
Ünlü televizyoncu bir süre duraksadıktan sonra bu soruya şu cevabı vererek bu sefer izleyenleri duygulandırdı: "Hayatımdaki en büyük pişmanlığım, ailem Bodrum'a giderken trafik kazası geçirdi. O gün arabayı ben kullanmak isterdim. İki araba gidiyorduk, babam kendi arabasıyla yola çıktı. Normalde arabayı hep ben kullanırdım, onları önden yollamak en büyük pişmanlığımdır. Keşke, o arabayı ben kullansaydım." Cüneyt Özdemir de bu sözlerin ardından "Bir kez daha başın sağ olsun" dedi.
Acun Ilıcalı kimdir?
29 Mayıs 1969 tarihinde Erzurum'un Aziziye ilçesinden olan bir ailenin oğlu olarak Edirne'de doğmuştur.Annesinin adı İlknur ve annesi kooperatifler il müdürüydü. Babasının adı Ergün ve babası müteahhitti. Ömer Cenker Ilıcalı adında bir abisi vardır. Ağabeyinin okula gitmesini kıskandığı için 5 yaşında okula başlamıştır. O yüzden okulu hep oyun sandığını söylemiştir.İlkokul ve ortaokulu Edirne İstiklâl İlkokulu'nda tamamlamıştır. 10 yaşında Kadıköy Anadolu Lisesi'ni kazanmıştır. Okumak için anneannesinin yanına, İstanbul'a gitmiştir. Ailesinden uzak olduğu için derslerinden kopmuştur. Daha sonra annesinin tayini İzmit'e çıkmış ve ailesi İstanbul'a taşınmıştır.Lise döneminde derslerden koptuğu için ders çalışsın diye odaya kapatılmıştır. Odaya kapatıldığında; kitaptaki harflerden lig kurup, onlara maç yaptırdığını söylemiştir. İstanbul Üniversitesi İngilizce öğretmenliği bölümünü kazanmıştır. Üniversite hayatı 7 yıl sürmüştür. Ancak okulu bitirememiştir. Babaanne ve dedesini trafik kazasında kaybetmiştir.
19 yaşında evlenmiştir. Evlendikten sonra bütün arkadaşlarının kendi evinde buluştuğunu söylemiştir. Evinde arkadaşlarıyla buluştuğu bir gün; evi polis bastığını, polislerin balkondan girdiğini ve evdekilerin oyun oynadığını görünce gittiklerini söylemiştir. Evliliğinde bir kız çocuğu olmuştur. Eşi ve kendisi öğrenci olduğu için onlara babası bakmıştır. Babasının verdiği apartman aidatlarını harcadığını, eve gelen haciz kağıdının atıldığını söylemiştir. Bir gün televizyon izlediği sırada kapının açıldığını, haciz memurlarının gelip televizyonu alıp gittiklerini, televizyonu teslim ettikleri kişinin kendi takımının kalecisi olduğunu ve televizyonun bir saat sonra geri geldiğini söylemiştir.