Aşkın iyileştirici gücünü biliyor muydunuz?
Aşk önceleri sadece duygusal bir olgu olarak tanımlanıyordu. Oysa yapılan araştırmalar gösterdi ki aşkın birtakım biyolojik ve kimyasal sırları var.
Aşk hem ruha, hem kalbe hem de sağlığa iyi geliyor. Bir başka deyişle kısacık ömürde aşksız yaşamıyor…
Birine aşık olduğumuzda kalp daha hızlı atıyor, daha hızlı nefes alıp veriliyor ve vücutta daha fazla kan pompalanıyor. Böylece beyin ve diğer organlarda daha rahat, daha verimli çalışıyor. Dolayısıyla aşk insanı gençleştiriyor.
Liv Hospital Kardiyoloji Uzmanı Doç. Dr. Alp Burak Çatakoğlu aşkın kalbe iyi geldiğini, kalp krizi riskini de azalttığına dikkat çekiyor. Doç. Dr. Alp Burak Çatakoğlu ‘’Aşk yaşa bakmıyor. Yaşlı bir insanda aşık olduğunda aynı reaksiyonlar gösteriyor ve daha yavaş çalışan, daha az kan pompalayan kalp daha hızlı kan pompalamaya başlıyor. Dolayısıyla bu kalp ve beyin arasındaki mucizevi etkileşim insanın daha sağlıklı yaşaması için enerji oluşturuyor. Vücudun kendi ürettiği hormonların artışı ile bir şekilde kalp daha verimli çalışıyor." diyor.
Aşkın iyileştirici gücü
Aşıklar hastalandıkların daha hızlı iyileşebiliyor. Bunu nedeni aşık bir kalbin vücutta daha fazla kan pompalaması ve bağışıklık sisteminin bu sayede daha verimli çalışması. İnsanın sevdiğiyle el ele yürüyüşün de spordan aşağı kalır yanı yok.
Evlilik aşkı öldürmüyor
Aşkla beyin ve kalp fonksiyonlarının ilişkisi araştırıldığında ortaya çıkan sonuçlar oldukça dikkat çekici. Kişiye, sevdiğinin fotoğrafı gösteriliyor. Beyin görüntülerine bakılıp, beyinle ilgili bir takım kimyasal incelemeler yapıldığında sevdiği kişinin fotoğrafını görenlerde, beynin bazı kimyasal maddelerinde dopamin, adrenalin ve endorfin seviyelerinde ciddi bir artış gözlemleniyor. Dopamin seviyeleri insana enerji verip, mutlu bir durum oluşturuyor. Yine aynı araştırmada, 20 yıllık evliliklerin sonunda birbirini sevdiğini söyleyen çiftlerde ve yeni aşık olan kişilerde birbirine çok benzer dopamin aktiviteleri gözüküyor. Yani evlilik aşkı öldürmüyor. Aşkla birlikte dopamin hormonunun artışı ve kalbin daha güçlü olması bu araştırmayla kanıtlanmış oluyor. 20 yıllık evli çiftte seneler içerisinde dopamin düzeylerinin hala yeni aşıklarda olduğu gibi yüksek seviyelerde korunuyor.
Evlilik erkeklerin ömrünü 7 yıl kadınların ise 2 yıl uzatıyor
Yapılan araştırmalar gösteriyor ki aşkla yapılan evlilik insan ömrünü uzatıyor. Bu oran kadın ve erkeğe göre değişiklik gösteriyor. Evlilik erkeklerin ömrüne 7 yıl, kadınların ömrüne ise 2 yıl katıyor. Evli çiftlerde kalp krizi ve kalp krizinden ölüm ihtimali de azalıyor. Tam tersi durumlarda ise sevilen kişi kaybedildiğinde ya da ayrılık yaşandığında kalp krizi oranları yaklaşık 21 kat artarak, kalp hastalığından dolayı ölüm ihtimallerini tetikliyor. Diğer taraftan ayrılık süreçlerinde kortizol hormonu daha fazla salgılanıyor, tansiyon artışına, kilo alımına sebep oluyor. Vücutta su ve tuz tutumunu arttırıyor. Bu yüzden de mutsuzluklar kalp kırıklıkları böbrek üstünden kortizolün fazla salgılanmasına ve genel sağlığının olumsuz etkilenmesine sebep oluyor. Ayrılık sonrası gelen mutsuzluk, içe kapanık, evde oturmaya, hareketsiz yaşam ve sağlıksız beslenmeye yöneltiyor. Tüm bunlar kalp sağlığını olumsuz etkiliyor.
Kırık kalp sendromu kalp krizi etkisi yaşatıyor
Öte yandan sıklıkla görülen, kırık kalp sendromu, yoğun stres, üzüntü gibi durumların ardından, adrenalin miktarının artması, kalp kaslarının zarar görmesi sonucu oluşuyor. Kırık kalp sendromu yaşayan kişilerde hiç kalp damar hastalıkları olmamasına rağmen kalp krizine benzer hisler yaşanıyor. Kırık kalp sendromu ve kalp hastalıklarının birbiriyle bağlantılı olduğunu kanıtlayan yapılan bir diğer araştırma kasmamın da 1985 kişi incelendi. Bu kişiler içerisinde son 6 ayda sevdiği birini kaybeden kişilerde enfarktüs oranlarında artış gözlendi. Özellikle sevdiği kişiyi kaybettiğinin ilk günü kalp krizi riskinin 21 kat arttığını gösteren inceleme de, zaman geçtikçe enfarktüs riski azalarak devam ettiği ortaya çıktı.