Aşık olma sebebimiz: Testosteron
Psychologies Dergisi psikiyatlara dayanarak uzun ve mutlu bir ilişkinin altı sırrını derledi. Uzmanlar aşık olma ve kavga etme üzerine tüm soruların cevaplarını verdi.
İnsanoğlu kendini bildiğinden beri aşkın sırrını arıyor. Psychologies dergisinin Fransa edisyonu da bilim insanlarına 'nasıl aşık oluyoruz' ve 'uzun ilişkinin sırrı nedir' sorularını sordu.
Posta'nın haberine göre, Psychologies Dergisi psikiyatlara dayanarak uzun ve mutlu bir ilişkinin altı sırrını derledi. İşte uzun süreli bir ilişki istiyorsanız, yapmanı gerekenler:
- Ait olma ihtiyacı: İlişki terapisti Robert Neuburger, “Duygusal sebeplerle değil, ait olma ihtiyacımız nedeniyle uzun süreli bir ilişki isteriz” diyor. Bir başka insanlar zaman zaman bir gruba, bir yere, bir şeylere ait olmak ister. Kendisini böyle bir ihtiyaç içerisinde hissedenlerin ilişkileri daha uzun sürer.
- Ortak zevkler: Yapılan psikolojik araştırmalar ortak zevkleri olmayan çiftlerin ilişkilerinin uzun ömürlü olmadığını ortaya koyuyor.
- Kendilerine has ritüeller: Bir çifte özel, birbirlerini diğer arkadaşlarından ayıran ritüelleri olmalıdır. Bir çift olabilmek özel, ortak paylaşımlar gerektirir. Bunun için örneğin her cumartesi sinemaya gidebilir, tatillerinizi her sene aynı yerde geçirebilir, pazar günleri hep aynı restorana yemeğe gidebilirsiniz. İkinize ait özel ritüelleriniz olmalı.
- Birbirlerinin çevresini tanımak: Bağlılığın ilk göstergelerinden biri sevgilinizi yakın çevrenize tanıtmaktır.
- Sevgilin için endişelenmek: Her iki tarafta narsizmi yenmeli ve sevgilisinin hayalleri, gerçidiği değişimler, hayatında olup bitenlerle yakından ilgilenmelidir.
- Sevgilinle nasıl olduğunu sormak: Çiftler genellikle birbirlerine “nasıl” olduklarını sormayı ihmal ederler. Sevgilinize “nasıl olduğunu” sorup, gerçekten kendisini nasıl hissettiğiyle ilgilenmelisiniz.
Neden aşık oluruz?
Psikiyatri Profesörü Michel Reynaud aşk şöyle açıklıyor: “İnsanoğlu bir başkasına bağlı olma ve ihtiyaç duymaya programlıdır. Biriyle birleşmeye, fiziksel haz duymaya, kendimizi güvende hissetmeye ihtiyacımız var. Bunların hepsi testosteronla başlıyor. Bu hormon da cinsel ilişkide arzu hormonunun salgılanmasına neden oluyor.
Ayrıca orgazmda salgılanan endorfin ve aşk hormonu olarak bilinen oksitosin hormonunun yarattığı mutluluk hisleri de insanı aşka itiyor.”
Fransız psikiyatr Maria-Laure Colonna ise aşkın tamamen bilinçaltının bir oyunu olduğunu savunuyor. Colonna’ya göre insan kendisine kokusu, dokunuşu, bakışı gibi herhangi bir detayı ile çocukluğundan kalma heyecanı anımsatan kişilere aşık oluyor.
Çiftler neden kavga eder?
İngiliz Psikiyatr Doktor David Burns, “Birlikte İyi Hissetmek” adlı son kitabında çiftlerin neden kavga ettikleri sorusunun cevabını aradı. Burns’e göre çiftler arasındaki kavgaların nedeni: Egoları! Burns, anlaşmazlıkların 10 nedenini şöyle sıralıyor:
- Güç ve kontrol: Diğer insanların üzerinde güç sahibi olmayı istemek insan doğasının bir parçasıdır. İlişkide anlaşmazlıkların önüne geçebilmek için sevgilinizi kontrol etmeye çalışmak yerine, kendinizi onun yerine koymaya çalışın.
- Kendini suçlamak: Eğer ilişkide tüm suçu omuzlamak, enerjinin tükenmesine ve bir süre sonra ilişkiden alınan zevkin kaybolmasına neden olur.
- İntikam: İntikam hissi sadece sorunu büyütür.
- Adalet ve tarafsızlık: Sinirlendiğinizde, “Bu hiç adil değil”, “Bunu hak etmedim” gibi cümleler kullanmak, sadece size kendinizin haklı olduğunu düşündürtür ve ilişkiye zarar verir. Tartışmaların 'hak'la bir ilgisi olmadığını kabul etmeniz gerekir.
- Narsistlik: Narsist tarafınızı törpülemeli ve karşınızdakine de hak vermeyi öğrenmelisiniz.
- Yarış: Herkes kazanmak ister ama kazanma hissi sadece kavgayı canlı tutmaya yarar. İlişkide kazanan ve kaybeden olmamalıdır.
- Öfke: Öfkeyi dışa vurmanın üç yolu vardır. Birincisi aktif olarak bir mücadeleye yol açmak, ikincisi yüzleşmeden kaçınmak, üçüncüsü de sakin olmaya çalışarak karşındakine saygı göstermek. Sevgiliniz sizi sinirlendirdiğinde, 30 saniye onun ne dediğini anlamaya çalışın, sonraki 30 saniyede de dediklerini ona tekrar ederek onu anladığınızı gösterin. Bu birbirinizi anlamanızı sağlar.
- Suçlama: Bir sorun olduğunda bunun sadece sizin suçunuz olduğunu düşünmeyin.
- Etiketlemek: Sevgilinize, 'sen şöylesin', 'sen böylesin' diyerek etiketlemeyin.
- Utanç: Sevdiğimiz birinin hatalarımızı görmesini istemez ve duvarlarımızı öreriz. Fakat aslında en güçlü olduğumuz yer karşımızdakinin tüm zaafiyetlerimizi bildiği andır.
İlişkilerin bittiğinin işaretleri
İlişki ve evlilik danışmanlığı ile araştırmaları yapan Gottman Enstitüsü bir ilişkinin sonunun geldiğini gösteren dört tutumu saptadı.
İşte bir ilişkinin yüzde 96 sonunun geldiğini gösteren 4 tutum:
- Aşırı eleştiri: Eğer sevgilinizi çok ağır eleştirmeye başladıysanız, ilişkiniz için tehlike çanları çalıyor demektir.
- Aşağılama: Eğer sevgilinizi aşağılamaya başladıysanız bu ilişkide saygının bittiğini gösterir.
- Savunma: Sürekli savunmada olmak, kişiyi haklı olduğuna inandırır ve iletişim yollarını kapatır. İletişimin tükenmesi ilişkiyi öldürür.
- Kurbanı oynamak: Sürekli kendinizi kurban gibi göstermek, karşınızdakini yıpratır.