Yazın gelmemesi sağlığımızı kötü etkiliyor!

Bir günde dört mevsimi yaşadığımız şu günlerde vücudumuzun dengesi de iyice şaşıyor.  Hal böyleyken hastalıklar ise kaçınılmaz oluyor...

Gardırobumuza yazlıkları dizdik, hem psikolojik hem de fiziksel olarak kendimizi yaza hazırladık… Ancak iple çektiğimiz yaz mevsimi bir türlü gelmedi. Bir günde dört mevsimi yaşadığımız şu günlerde vücudumuzun dengesi de iyice şaşıyor.  Hal böyleyken hastalıklar ise kaçınılmaz.

Son günlerde kas tutulmaları, soğuk algınlığı, boğaz ağrısı ve sinüzit şikayetiyle gelen hasta sayısının arttığını söyleyen Medical Park Bahçelievler Hastanesi İç Hastalıkları Uzmanı Yard. Doç. Dr. Engin Türkmen, özellikle hamileler, çocuklar, kronik hastalığı olanlar  ve yaşlılar üzerinde bu havaların olumsuz etkilerine dikkat çekiyor:
                
 Bir soğuk, bir sıcak havalar, aynı günde birkaç mevsimi yaşadığımız bu günler, fırsatçı mikropları da harekete geçiriyor. Daha ince giyiniyoruz, pencere açık uyuyoruz, yaz yağmuru deyip ıslanmaktan korkmuyoruz, daha soğuk yiyecek ve içecek tüketiyoruz.

Bu da hastalıkları beraberinde getiriyor. Bu durum ise kas tutulmaları, sırt ve bel ağrısı, boğaz ağrısı, baş ağrısı gibi pek çok sikayetlerin artmasına neden oluyor.
 
YAŞLILAR VE HAMİLELER DİKKAT!
 
Yaşlılar, gebeler, çocuklar ve kronik hastalığı olanların ısı kontrol merkezi daha çok zorlanır.  Isı değişimine karşı daha hassastırlar. Bu havalarda beslenmelerine ve giyimlerine özen göstermeliler. Sıcak ve soğuk havaya karşı kolay giyinip çıkarabilecekleri kıyafetleri tercih etmeliler. Kalp, tansiyon ve böbrek hastalarının özellikle beslenmelerine dikkat etmeleri gerekiyor.  Yeterli miktarda sıvı alımı ve ilaçlarını daha da düzenli almaları gerekiyor.

Kalp hastaları daha sık elektrolit ölçümlerini yapmalı. Bazen bu hastalarda el uyuşukluğu olabiliyor. Bu durum aşırı terlemeye bağlı sodyum ve potasyum kaybından olabilir. Kayısı, muz, üzümde potasyum oranı yüksektir. Kronik hastaların daha sık kontroller gerekir. 6 ayda bir gidiyorsa yaz başı ve yaz sonunda hekime gidip kan kontrollerini, üre ve keraitini testlerini yaptırmalılar.
 
HALSİZ VE DURGUNSANIZ…

Atmosferde yaşanan basınç ve iyon değişikliklerinin beyin dalgalarımızı etkileyerek ruh halimizde gel gitlere neden olduğu kanıtlanmıştır.

Havada negatif iyonların artışı kişilerde depresyon, halsizlik, sabahları yataktan kalkarken zorlanma ve aşırı uyuma isteği ve durgunluğa neden olabiliyor.
 
BU HAVALAR VÜCUT ISISINI BOZUYOR 

Vücudumuzun normal ısısı 37.5 derecedir. Vücudumuzun içindeki biyokimyasal reaksiyonlar metabolizma hızı, bütün enzimatik reaksiyonlar bu optimal ısıda gerçekleşir. Beynimizin ortasında hipotalamus denilen merkezde, vücut ısısını ayarlayan termoregülatör vardır.

Bir nevi termostat gibi düşünebiliriz. Dışarıdaki ısı ne olursa olsun, vücut ısısını ayarlayan merkez, dışarıdaki ısıyı bir termostat gibi algılayarak vücut ısınızı artırıp ve azaltarak optimal düzey olan 37.5 derecede tutmaya çalışır.  Ancak ani sıcaklık düşüşleri ve yükselişlerinde bu merkez zorlanır ve destek isteyebilir. Dışarıdaki ısı çok fazla ise bu merkez öncelikle böbreklere, deriye sonra akciğerlere uyarılar gönderir. Deri, dışarıdaki ısı çok sıcak ise ateş yükselmesin diye terler. Terleyerek vücut ısısını dengede tutar. Böbrekler ise fazla idrar yapmayarak, vücutta su tutar,  akciğerler de bu suyu solunumla buhar yapıp dışarıya atar bu şekilde vücut ısısı dengede kalır.

Soğuk havalarda ise vücut ısısını dengelemek için termoregülatör merkez enerjiye ihtiyaç duyar. Gıdalardan aldığı enerjiyle ısıyı korumaya çalışır. Ancak 7 - 10 derecelik ani ısı düşüş ve artışlarında beynimizdeki termoregülatör merkez zorlanır. Vücut ısısını bu dönemlerde korumak için iyi beslenmek ve doğru giyinmek gerekir.  

YAZ YAĞMURU DEMEYİN!

Meteorolojiyi takip ederek giyinmekte fayda var. Çantanızdan şemsiyenizi eksik etmeyin. Havalar henüz yağmurun vücudumuza verdiği zararı engelleyecek kadar sıcak değil.  Yağmurda ıslanıp ardından rüzgarın çarpması, vücut ısısının düşmesine neden olur.

Bağışıklık sistemi düşer ve enfeksiyona açık bir hale gelir. Nezle virüsleri bu havaları sever.  Vücut ısısı düşük, bağışıklık sistemi zayıfsa ve yeterli savunma mekanizması devreye giremiyorsa solunum yolu enfeksiyonları, sinüzit, bronşit, zatürre, ve ishal gibi şikayetler sık yaşanır.

KAHVALTI YAPMAYANLAR TEHLİKEDE!

 Özellikle bu havalarda düzenli kahvaltı şart. Kahvaltı kültürü edinmek çok önemli.  Sabah bir kahve içip işe gidenlerde kalp çarpıntısı,  gastrit ve stres kaçınılmaz oluyor.  Mutlaka evden çıkmadan en azından bir dilim ekmek, bal, bir bardak çayla da olsa kahvaltı edilmeli.  Kahvaltı, vücudun bağışıklık sistemi için büyük önem taşıyor.

Bunun yanı sıra yeterli miktarda sıvı çok önemli. Günde 2 -3 litre su tüketilmeli. Çok sıcaklarda vücut hararetini düşürmek için su içmek lazım.  Ayran ve soda gibi soğuk içecekler de tercih edilebilir. Sıcak havalarda vücut sodyum ve potasyum kaybeder terleme yoluyla. Sodyum ve potasyum ihtiyacı için tuzlu ayran veya maden suyu içilebilir. 

TURP VE DOMATES BAĞIŞIKLIK İÇİN ÖNEMLİ

Bağışıklık sistemimizin doğru çalışabilmesi için bol sebze ve meyve, sodyum, potasyumun yanı sıra B12, H vitamini (Biotin)  çinko ve magnezyum, selenyum almak lazım.

Domateste bulunan selenyum ve likopen bir anti kanserojen ve bağışıklık sistemini koruyan maddelerdir.  Kanserleşmeye yakın hücreleri yakalar ve öldürürür. Turp, karpuz,  kırmızıbiber de bağışıklık sistemi ve kalp için önemli sebzelerdir.