Koronavirüs sürecinde Kistik Fibrozis hastaları büyük risk altında!
Dünyayı ve ülkemizi etkisi altına alan Koronavirüs, özellikle Kistik Fibrozis hastaları için büyük risk teşkil ediyor.
Dünyayı ve ülkemizi etkisi altına alan Koronavirüs, özellikle
Kistik Fibrozis hastaları
için büyük risk teşkil ediyor. Kistik Fibrozis hastalarının
Koronavirüsten en başta
etkilenecek grubun içinde yer aldığına vurgu yapan Kistik Fibrozis
Yardımlaşma ve
Dayanışma Derneği (KİFDER) Başkanı İlknur Görgün, bu süreçte acil
olmadıkça Kistik Fibrozis hastalarının ve yakınlarının hastaneye
gitmemelerini özellikle rica etti.
Koronavirüs dünya ve Türkiye için büyük bir tehdit oluştururken,
Kistik Fibrozis Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği (KİFDER) Başkanı
İlknur Görgün ve Çocuk Gögüs Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Bülent
Karadağ, Kistik Fibrozis hastaları ve yakınları için önemli
uyarılarda bulundu.
Okul çağındaki Kistik Fibrozis hastalarına farkındalık sağlamak adına GEN'in koşulsuz desteği ile “Nadir-X” projesine başladıklarının altını çizen KİFDERBaşkanı İlknur Görgün, “Projenin içeriğinde oluşturacağımız çizgi romanla, okul çağındaki Kistik Fibrozis hastalarının, arkadaşları tarafından daha iyi anlaşılması, özellikle tedavilerini uygulama süreçlerinde arkadaşlarından destek alabilmelerini sağlamak birinci amacımız. Milli Eğitim’in onayıyla birlikte öğretmenlerin önerdiği kitaplar listesine çizgi roman kitabımızla girip tüm okul çağındaki çocuklara ve ailelerine erişmeyi hedefliyoruz. Böylelikle çocuklarda ve ailelerinde hem Kistik Fibrozis hastalığı hem de nadir hastalıklarla ilgili farkındalık yaratmaya çalışacağız.
Çizgi romandaki kahramanımız olan ‘Tuz Çocuk’la da
Kistik Fibrozis
hastalarımızın bir duygu eşleşmesini sağlayabilirsek,
Kistik Fibrozis’li bireylerin farklılıklarıyla toplumda kendilerine
daha iyi yer bulmalarına yardımcı olabileceğimizi düşünüyoruz. Tuz
Çocuk, bizim çizgi romanımızın kahramanı. Ama bizim bir sürü
kahramanımız var. Hepsinin hayatlarını kolaylaştırmak, toplumda
kendilerini daha iyi ve mutlu olacakları bir yer bulmaları en büyük
amacımız.” açıklamasında bulundu.
Kistik Fibrozis hastaları Koronavirüsten en başta etkilenecek
grupta yer alıyor
Kistik Fibrozis hastalarının kronik hastalar olarak aslında
Koronavirüsten en başta
etkilenecek grubun içinde yer aldığına vurgu yapan İlknur Görgün,
“Kistik Fibroziste yaşanan sıkıntılar şu an Koronavirüs pozitif
hastalarının yaşadığı sıkıntıların benzerleri. Şu an herkes bir
nevi Kistik Fibrozis ile yaşamanın ne demek olduğunu ya yaşayarak
ya da görerek öğreniyor. Kistik Fibrozis hastaları grip olduğunda
ya da bir solunum yolu hastalığı geçirdiğinde tedavi süreçlerinde
hastaneye yatmaları gerekiyor. Çünkü oluşan balgam sebebiyle
hastalığın geçmesi çok zaman alıyor. Bu nedenle Koronavirüs bizim
hastalarımız
için büyük risk. Bu sebeple Kistik Fibrozis hastalarının ve
ailelerinin belirtilen tedbirlere uyması çok önemli. Bu süreçte
acil olmadıkça hastaneye gitmemelerini söylüyoruz. Bir alevlenme
süreci yaşandığı takdirde ise hastane yatış ihtimali olduğu
düşünülmeli ve bunu yaşamamak adına kendilerine maksimum dikkat
etmeleri gerekiyor. En başta ise beslenme, düzenli uyku ve düzenli
egzersiz.” dedi.
Kistik Fibrozis en sık görülen ölümcül genetik hastalık
Kistik Fibrozis’in beyaz ırkta en sık görülen ölümcül genetik
hastalık olduğuna özellikle dikkat çeken Çocuk Göğüs Hastalıkları
Uzmanı Prof. Dr. Bülent Karadağ, “Başta solunum sistemi olmak
üzere, sindirim, üreme ve endokrin sistemlerini etkiler. Hastalığın
nedeni salgı yapan hücrelerdeki klor transport sisteminin
bozulmasıdır. Bunun sonucu olarak salgılar, bronş sıvılarında ter,
yoğun ve çok tuzlu bir hale gelmektedir. Enfeksiyon gelişmesi
kolaylaşırken, bağırsaklarda ise enzimler salınamamakta ve yağ
emilimi bozulmaktadır.” diye konuştu. Hastalığın ilk görülen
belirtilerinin; sık yağlı dışkılama, kilo alamama, inatçı
düzelmeyen
öksürük, tekrarlayan bronşiolitler ve özellikle sıcak bölgelerde
terle tuz kaybından
kaynaklanan vücuttaki su kayıpları olduğunu belirten Prof. Dr.
Bülent Karadağ, “Hastaların yaşı ilerledikçe solunum bulguları
belirginleşirken, kilo kayıpları ve düşük kiloda kalmaları dikkati
çeker. Ergenlik döneminden itibaren pankreas hasarına bağlı
diyabet, eklem problemleri, karaciğer hasarları ve kısırlık
görülebilir.” dedi. Hastalığın tanısı için altın standart genetik
analizin yapılması olduğunu ifade eden Prof. Dr. Karadağ, “Ancak
zaman alıcı olması ve her merkezde bulunmaması nedeniyle genellikle
tanıda genetik analiz yerine ter testi kullanılmaktadır. Ter testi
normal olan hastalarda eğer klinik hastalığı düşündürüyorsa genetik
test yine de istenmektedir.
Tanıyı atlamamak için hastalık belirtilerinin bulunduğu hasta grubunda sonuçlar normal çıksa da hastaların dikkatli takibi ve genetik testlerin yapılması gerekmektedir.” dedi. Kistik Fibrozis hastalığının genetik bir hastalık olduğunun altını çizen Çocuk Göğüs Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Bülent Karadağ, “Anne ve babada Kistik Fibrozis hastalığı varsa çocuklarının hasta olma ihtimali %100’dür. Ebeveynden biri hasta, diğeri taşıyıcıysa çocuklarında hastalık olma ihtimali %50, ebeveynlerden biri tamamen normalse bu ihtimal %0 olmaktadır. Yani Kistik Fibrozis hastası, taşıyıcı olmayan biriyle evlenirse çocuklarında hastalık görülmemektedir.” diye konuştu.
Erişkin hastalar Koronavirüs sürecinde çok dikkat etmek zorunda
Koronavirüs sürecinde Kistik Fibrozis hastalarının dikkat etmesi
gerekenlere değinen Prof. Dr. Karadağ, “Çocuk yaştaki Kistik
Fibrozis hastalarının Koronavirüs riski, erişkin hastalarımıza göre
oldukça düşük. Ancak erişkin hastalarımızın izolasyona tam uyması
ve dış ortamda maske kullanımını ihmal etmemesi,mümkün olduğunca
evden çıkmaması gerekiyor.” dedi. Hastalığın seyrini belirleyen ana
faktörün, altta yatan genetik mutasyon olduğunun altını
çizen Prof. Dr. Bülent Karadağ, “Bazı mutasyonları taşıyan hastalar
daha ağır seyrederken, hafif mutasyonu olan hastalarda yıllarca
hiçbir şikayet görülmeyebilir. Normal seyirde doğumdan itibaren
şikayetler başlayıp tanı konulup tedavi edilmezse, hastalar ilk 10
yılda kaybedilebilmektedir. Tanı erken konur, tedavi aksatılmazsa
hastalar ortalama 50‘lili yaşlara kadar hayatını
sürdürebilmektedir.” diye konuştu.