Fazla tuz tüketiminin zararları işte tuzun neden olduğu 9 hayati hastalık
Fazla tuz tüketiminin zararlarını biliyor musunuz? Nefroloji Uzmanı Sevgi Şahin tuzun neden olduğu hastalıkları ve tuz tüketimini azaltmanın yollarını anlattı.
Hiç kuşkusuz, tuz içerdiği minerallerle vücudumuzun yaşamsal fonksiyonlarını devam ettirebilmesinde son derece önemli bir role sahip. Dünya Sağlık Örgütü’ne göre; günde ortalama 5 gram tuz (bir silme çay kaşığı) almamız vücudumuz için yeterli geliyor. Ancak yapılan araştırmalar gösteriyor ki Türkiye’de tuz tüketimi maalesef 16-18 gramı buluyor. Son yıllarda yapılan kısıtlamalarla bu miktarın 14,8 grama düşürüldüğü belirtiliyor.
Acıbadem Altunizade Hastanesi Nefroloji Uzmanı Prof. Dr. Sevgi
Şahin düşük miktarda alındığında hayatımızda önemli fonksiyonu
olan tuzun, bunun tam aksine ideal miktarın üzerinde tüketildiğinde
ise zehirden farksız olduğu uyarısında bulunarak, “Tuzun
başta böbreklerde hasar oluşturmaktan kan basıncını yükseltmeye
kadar pek zor zararı oluyor. Bu nedenle günlük tuz tüketimini
kısıtlamak yaşamsal öneme sahip” diyor.
Yaygın inanışın aksine tüketilen tuzun büyük bir kısmı mutfak masasında yemeklere eklenen tuzdan değil, işlem görmüş besinlerden geliyor. Öyle ki işlenmiş besinler sodyum alımının genelde yüzde 75 gibi yüksek bir oranını oluşturuyor. Bu nedenle tuz alımını azaltmak için sofradan tuzu kaldırmanın yanı sıra işlenmiş besinlerden kaçınmak da çok önemli. Peki, pek çoğumuzun yemeklere hiç düşünmeden bolca serptiği tuz sağlığımızı nasıl etkiliyor? Nefroloji Uzmanı Prof. Dr. Sevgi Şahin ideal miktarın üzerinde alınan tuzun hangi hastalıklara yol açabildiğini anlattı, önemli bilgiler verdi.
TUZ ALIMINI MAKUL SINIRLARA ÇEKMEK İÇİN NELER YAPILABİLİR?
- Yemek masasına tuzluk koyma alışkanlığından vazgeçin
- Yiyecekleri baharatlarla tatlandırma alışkanlığı edinin
- Market alışverişleri sırasında ürünlerin sodyum içeriğine bakmayı
ihmal etmeyin
- Gıdaların üzerinde sodyum miktarı verildiyse bu rakamı 2.5 ile
çarparak tuz miktarını hesaplayabilirsiniz. Örneğin ürünün 100
gramında 1.5 gram tuz veya 0.6 gram sodyum varsa “yüksek
tuzlu ürün”, 0.6 gram tuz ya da 0.1 gram sodyum varsa
“düşük tuzlu ürün” grubuna giriyor.
- Turşu, ketçap, hardal, zeytin, soya sosu vb. yiyeceklerin tuz
içeriği çok fazladır. Bu besinleri mümkün olduğunca az tüketin.
Örneğin 1 çay kaşığı soya sosu 335mg sodyum (837.5 mg tuz), bir çay
kaşığı kabartma tozu 530 mg sodyum (1.32 gram tuz) içerir içeriyor.
Bu miktar günlük tuz alımının neredeyse 5’te 1‘ini oluşturuyor.
- Tuz içeriğinin yüksek olabileceği hiç aklımıza gelmeyen enginar,
ıspanak ve kerevizin 100 gramında sırasıyla 86/71/100mg sodyum
bulunuyor. Bu besinleri pişirirken ekleyeceğiniz tuz miktarını
azaltmayı unutmayın.
- Salamura besinler de (zeytin, turşu, peynir gibi) sodyum alımına
önemli oranda katkıda bulunuyorlar. Bu besinlerden de mümkün
olduğunca kaçının.
KAN BASINCINI YÜKSELTİYOR
Diyetteki tuz artışı kan basıncını yükseltiyor. Tuz tüketimi arttığında aynı zamanda kan basıncını düşürmek için alınması gereken tansiyon düşürücü ilacın dozu ve sıklığı da artıyor. Bunun nedeni ise tuzun tansiyon ilaçlarının etkisini azaltması. Özellikle de ACE inhibitörü ve ARB grubu tansiyon ilaçlarının etkisine direnç gelişmesine yol açıyor. Tuzla hipertansiyon arasında doza bağlı ve doğrudan bir ilişki mevcut. Tuz alımının azaltılması uzun dönemde kalp damar hastalıkları ve inme riskini azaltıyor. Örneğin, diyetle alınan tuzun 10 gramdan 5 grama düşürülmesiyle inme riski yüzde 23 ve kalp damar hastalıklarının riski de yüzde 17 oranında azalabiliyor.
BÖBREKLERDE KALICI HASAR NEDENİ
Tuzlu beslenme, sadece sistemik kan basıncını yükseltmekle kalmıyor, böbrek hücreleri içindeki basıncı da arttırıyor. Glomeruller adı verilen hücrelerin içindeki basınç artışı, böbreğin süzme membranını proteinlere daha geçirgen hale getiriyor. Nefroloji Uzmanı Prof. Dr. Sevgi Şahin idrarla protein atılımının artmasının da uzun dönemde böbrekte kalıcı hasar oluşturabildiğine dikkat çekiyor.
İNSÜLİN DİRENCİNİ DE ARTTIYOR
Yüksek sodyum içeren diyet, kanda leptin düzeyini yükseltiyor. Bu hormonun artışı karın bölgesindeki yağ hücrelerini çoğaltıyor. Karın bölgesinde yağlanma da bel çevresinin genişlemesiyle sonuçlanıyor. Bunun sonucunda insülin direnci artıyor. Düşük sodyumlu beslenme tarzı ise glukozu dokulara taşıyan transporterlerin miktarını ve yağ hücrelerinin içindeki insülin reseptörlerini düzenliyor ve insülin direnci azalıyor. Özellikle tuza duyarlı kişilerde diyette tuz kısıtlandığında, insülin direnci düşüyor.
MİDE KANSERİ RİSKİNİ ARTTIYOR
Nefroloji Uzmanı Prof. Dr. Sevgi Şahin yüksek sodyum içeren beslenme tarzının mide mukozasında hasar oluşturduğunu belirterek sözlerine şöyle devam ediyor:
“Hasarlanan mukoza kanserojen maddelere daha hassas hale geliyor, helicobacter pylori adlı bakterinin midede daha uzun süreli olarak yerleşmesine ve hasar yapmasına yatkınlık yaratıyor. Hasarlanan mide mukozasında da kanser gelişebiliyor. Bu nedenle tuzlu gıdalar, tütsülenmiş ve salamura gıdalardan uzak durmak gerekiyor.”
KEMİK ERİMESİNİ TETİKLİYOR
50 yaş üstündeki her 2 kadından ve her 5 erkekten 1’i osteoporoz olarak adlandırılan kemik yoğunluğu azalması nedeniyle kemik kırıkları problemleri yaşıyor. Yüksek tuz içeren beslenme tarzı, kemiklerden kalsiyumun serbestleşmesine ve idrarla vücuttan atılmasına yol açıyor. Sonuçta kemikler zayıflıyor ve kolay kırılabilir hale geliyor. Menopoz dönemindeki kadın hastalar ve yaşlılar özellikle yüksek risk altında oluyor.
BÖBREK TAŞI NEDENİ
Tuzlu beslenme idrarla kalsiyum atılımını arttırıyor. İdrarda bulunması gerekenden fazla kalsiyum atılması da böbrek taşı oluşumuna yol açabiliyor. Böbrek taşları enfeksiyon odağı oluşturarak veya idrar yolunda tıkanmaya yol açarak böbreklerde hasar gelişmesine neden olabiliyor.
BAĞIŞIKLIK SİSTEMİNİ DE ETKİLİYOR
Hayvanlar üzerinde yapılan çalışmalarda fazla tuz alımının bakteriler ve yabancı maddelere karşı savaşan koruyucular olan ‘makrofajların’ fonksiyonunu azalttığını ortaya koyuyor. Bunun sonucunda da bağışıklık sistemimiz bakteri ve virüslere karşı zayıflıyor.
DEMANSI HIZLANDIRIYOR
Damar hastalığına bağlı demans, bunamanın en sık görülen türü. Zihinsel fonksiyonların tümünü etkileyen bu tablo, beyin kan dolaşımının damar sertliği nedeniyle bozulması sonucunda gelişiyor. Tuz tüketiminin fazla olması, damar yapısını bozarak ve kan basıncını yükselterek damar hastalığına bağlı demansı hızlandırıyor.
MENIERE HASTALIĞINA NEDEN OLABİLİYOR
Denge bozukluğu, şiddetli baş dönmesi, bulantı ve kusma ile karakterize meniere hastalığı, iç kulağın hasarlanmasıyla ilgili bir sorun. Yüksek miktarda tuz alımı vücutta su tutulmasına neden olduğu için iç kulak basıncını arttırıyor, hastalığın belirti ve bulgularını şiddetlendiriyor. Meniere hastalığının tedavisinde tuzsuz diyet son derece etkili oluyor.