İlk tüp bebek başarılı olur mu?

Ülkemizde, Mart 2010'da uygulanmaya başlayan yeni yönetmelikle, ana rahmine transfer edilen embriyo sayısına düzenleme ve sınırlama getirildi.

Buna göre, 35 yaşından daha genç kadınlarda birinci ve ikinci denemede yalnızca bir embriyo verilebiliyor. Diğer tüm durumlarda ise iki embriyo transfer edilebiliyor.

Çoğul hamilelikleri azaltmaya için uygulanan bu yöntem, tüp bebek tedavisiyle hamile kalma şansını bir miktar azaltabiliyor.

Ancak, transfer edilen embriyo, 'metabolomics' yöntemi ile dikkatli bir şekilde seçilirse ya da 5. gün embriyo (blastokist) trasferi gibi yöntemlerle hamilelik oranı eski düzeylerde tutulmaya çalışılıyor.

Zaten, tüp bebek ekibinin en büyük isteği de daha ilk denemede tekil bir hamilelik elde etmek.

'Metabolomics' nedir?

'Metabolomics' ile tüp bebek yöntemiyle elde edilen embriyoların kalitesi, mikroskop altında ‘görsel kriterlere’e göre takip edilip, seçiliyor. Embriyoların döllenme hızı, hücre sayısı ve şekilsel özelliklerinin belirlenmesi gibi 5-6 kritere bakılarak, en kaliteli olanı seçilmeye çalışılıyor.

Ancak, bu yöntemle embriyoların genetik ve metabolik aktiviteler açısından normal olup olmadıklarını tespit etmek mümkün olmuyor. Çünkü, embriyolar da yetişkin insanlarda olduğu gibi normal gibi görünüp aslında sağlıklı olmayabiliyor.

Yapılan bilimsel araştırmalar; görünüm olarak en kaliteli olarak saptanan embriyo grubunda bile genetik olarak sorunlu olanların oranının yarıdan fazla olduğunu gösteriyor. Bu da hamilelik şansını düşürüyor.

Bir insanın kan tahlillerini ve idrarını değerlendirip sağlık durumuyla ilgili nasıl bilgi edinilebiliyorsa, embriyonun metabolizmasını, yani ne tükettiğini; içinde geliştiği ortama ne salgıladığını inceleyerek sağlıklı olup olmadığını belirlemek mümkün olabiliyor.

Yakın zamanda geliştirilen bu yöntemle en yüksek hamilelik potansiyeli olan embriyo hiçbir risk oluşturmadan seçilebiliyor. 'Yaşayabilirlik endeksi' de denilen bu yeni yöntemle hamilelik şansı daha da artırılmış oluyor.