Kaostantin Hafriyat Galeri G-Art'ta

21. Yüzyılın dünya başkenti İstanbul da sürekli değişen değer yargılarını resmeden Şiir Özbilge’nin eserleri 10 Nisan’da Galeri G-art’ta.

21. Yüzyılın dünya başkenti İstanbul da sürekli değişen değer yargılarını, istekleri, yıkımları, çarpışmaları, korku ve umutları resmine konu seçen Şiir Özbilge’nin, vapur düdüklerinin, greyder gürültülerinin, martı seslerine karışan ezan ve çan seslerinin resimleri 10  Nisan’da Galeri G-art’ta... 

Geçtiğimiz sene Şiir Özbilge’nin  “Kaostantin”iyle tanıştık. Şiir’in estetiğe döktüğü derdi İstanbul kenti; onun ifadesiyle Kaostantin’di. Yine bu sergisiyle de insanın zaman ve uzam içindeki öyküsünü, bu günden ve İstanbul kenti üzerinden resminin merkezine alıyor Şiir Özbilge. 21. Yüzyılın dünya başkenti İstanbul da sürekli değişen değer yargılarını, istekleri, yıkımları, çarpışmaları, korku ve umutları resmine konu seçer.

O şehri izler, sezgiler, deneyimler; onu yeniden okumak ve okuduklarını estetiğe dökmek ister. Kuşkusuz bu kenti tüm çok’luğu içinde yaşamak isteğidir aynı zamanda. Kenti oluşturan farklılıkları Batılı bir pazarlama stratejisi ile homojenleştirmek ya da Doğulu bir ruh ile bütünü romantikleştirmek istemez. Kentin her sesi onun için ayrı ayrı kıymetlidir. Çıplak hayatın içinde akan gündelik dil, yaşayan sokak, birbirine karışan kültürler, düşler, hikâyeler…

Hız, zaman, insan döngüsünde sürekli akan İstanbul’un hikâyelerini anlatır bize. Şiir. 20 yıldır beraber çalıştığı çocukların oyuncu bilgeliğini ve şehrin her kesiminden gençlerin yatay ve hiyerarşik olmayan Babil kitaplığı niteliğindeki internet sözlüklerinin naif algısını da ekler ve  sonunda edindiği bu bilgileri, en yalın hisleri ile birleştirerek aktarır resmine. Geleceğin arı halini arzulayarak tarihini kazan; bu günün akışkanlığında ve sonsuz olasılıklar âleminde yarınını düşleyen bir resim. Ki aynı zaman da kendi içinde sesli de bir resim. Vapur düdüklerinin, greyder gürültülerinin, martı seslerine karışan ezan ve çan seslerinin resmi. Kakofoniden müzakerelere açılan, sürekli iletişimden dinlemeyi öğrenen, farklılıkların korosu içinden geleceğe yol/şans tanıyan bir melek. Babil kulesi, Nuh’un gemisi, Kibele şimdi ve bu an, İstanbul’un cisminde yeniden inşa edilir. Bu yüzden resminin altına koyduğu güncel buluntuların üzerine “çanak-çömlek” yazar. Marmaray ya da Taksim kazlarında bir anda karşımıza çıkan tarih ve onun efsaneleri gibi güncel bir buluşmadır bu.

Şehir sürekli kazılıyor, inşa ediliyor. Şehirde sürekli kurulan ve yıkılan umudumuz değil midir?

Geleceğin arı halini arzulayarak tarihini kazan; bu günün akışkanlığında ve sonsuz olasılıklar âleminde yarınını düşleyen bir resim. Ki aynı zamanda kendi içinde sesli de bir resim. Vapur düdüklerinin, greyder gürültülerinin, martı seslerine karışan ezan ve çan seslerinin resmi. Kakofoniden müzakerelere açılan, sürekli iletişimden dinlemeyi öğrenen, farklılıkların korosu içinden geleceğe yol/şans tanıyan bir melek.

Bitti mi bu metin?
En büyük izleyicisinin çocuklar olmasını arzulayan, resimlerinin hayvanlarla da iletişim kurmasını düşleyen bir sanatçının yapıtını, küçük bir yazıyla nasıl özetleyebiliriz ki?

Şimdi yazı susuyor, tuvallerini kaplayan resimlerde büyüyen umut konuşuyor; Boğaz Köprüsünün üstünde bizleri koruyan Kibele’nin göz bebeklerinde.

KAOSTANTIN HAFRİYAT sergisi 10 Nisan -7 Mayıs tarihleri arasında Pazar ve Ptesi dışında her gün  11:00-19:00 saatleri arasında Galeri G-art’ta gezilebilir.