İstanbul Modern Sinema'da Yeni Yollar!
İstanbul Modern Sinema’da Almanya’dan Yepyeni Filmler seçkisi!
İstanbul Modern Sinema, Goethe-Institut Istanbul işbirliğiyle bu yıl beşinci kez düzenlenecek olan Almanya’dan Yepyeni Filmler seçkisi, 6-16 Haziran 2013 tarihleri arasında seyirciyle buluşuyor. Artık gelenekselleşen gösterim programında, yılın öne çıkan, uluslararası festivallerde gösterilmiş ve ödül kazanmış Alman filmleri yer alıyor. Küratörlüğünü Goethe-Institut Istanbul Müdürü Claudia Hahn-Raabe, İstanbul Modern Film Programları Yöneticisi Müge Turan, sinema yazarı Engin Ertan ve Goethe-Institut Istanbul Film Projeleri Sorumlusu Fügen Uğur’un üstlendiği program bu yıl “Yeni Yollar” başlığını taşıyor. Seçkide yer alan filmler, hayatında yeni bir sayfa açan, yeni bir başlangıç deneyen veya olaylara yeni bir perspektiften bakmaya çalışan karakterleri, birbirinden çok farklı hikayelerle perdeye taşıyor. Programda Berlin Film Festivali’nde büyük ilgi gören Ramon Zürcher’in “Tuhaf Bir Kedicik”, “Almanya’nın Brokeback Mountain’ı” olarak nitelendirilen Stephan Lacant’ın “Serbest Düşüş”, Barbara Sukowa’nın müthiş bir performans sergilediği Margarethe von Trotta’nın “Hannah Arendt” ve yapımcıları arasında Fatih Akın’ın da yer aldığı hınzır bir müzik belgeseli olan “Fraktus” gibi filmler yer alıyor.
Hannah Arendt, 2012
Almanya, 35mm, Renkli, 113’, Almanca/ İngilizce
Yönetmen: Margarethe von Trotta
Oyuncular: Barbara Sukowa, Axel Milberg, Janet McTeer, Julia
Jentsch, Ulrich Noethen
1960 yılında Kudüs'te Yahudi soykırımının baş sorumlularından biri olan Adolf Eichmann mahkeme önündedir. Ünlü filozof ve yazar Hannah Arendt ise davayı New Yorker adına izlemektedir. Karşısında bir canavar bulacağını düşünürken yalnızca ortalama bir bürokratla karşı karşıya olduğunu fark eder. Dava üzerine kaleme aldığı makalede ortaya attığı “kötülüğün sıradanlığı” teziyse büyük tepki çeker. Ünlü yönetmen Margarethe von Trotta’nın favori oyuncusu Barbara Sukowa ile altıncı ortak çalışması, geçtiğimiz yüzyılın en önemli düşünürlerinden Hannah Arendt’in yaşamından kesitler sunuyor. Sukowa’ya En İyi Kadın Oyuncu dalında Lola ödülü kazandıran “Hannah Arendt”, bu yıl İstanbul Film Festivali’nin de en çok ilgi gören filmlerindendi.
Tuhaf Bir Kedicik (Das Merkwürdige Kätzchen),
2013
Almanya, Blu-ray, Renkli, 72’, Almanca
Yönetmen: Ramon Zürcher
Oyuncular: Jenny Schily, Anjorka Strechel, Mia Kasalo, Luk Pfaff ,
Matthias Dittmer
Bu yıl Berlinale’de Forum bölümünde gösterilen “Tuhaf Bir Kedicik”
festivalin en hoş sürprizlerinden birisi olarak anılmıştı. Hatta
IndieWire sitesinin yazarları “Tuhaf Bir Kedicik”i Berlin Film
Festivali’nin en iyi 10 filminden birisi olarak seçmişti.
Zürcher’in filmi Nisan ayında Kopenhag’daki CPH:PIX festivalinde de
Yeni Yetenek Büyük Ödülü’nü kazandı. Bir öğrenci filminin (dffb’de
usta yönetmen Béla Tarr’ın verdiği bir seminerin bitirme projesi
olarak çekilmiş) böylesi bir başarıya ulaşacağını kimse tahmin
etmemiş olmalı... İki kardeş ailelerinin evine ziyarete giderler.
Akrabalarla birlikte yenecek bir yemekte yaşananlar son derece
gündelik küçük detaylarla doludur; bir kedi ve köpek, bozuk bir
çamaşır makinesi, portakal kabuklarıyla yapılan bir deney, kopmuş
bir düğme... Birileri giderken birileri gelir, bir hareketin
ardından bir başkası, edilen bir sözün peşinden bir diğeri...
Zürcher’in filminin en büyük başarısı, gündelik hayatın
saçmalıklarıyla yarattığı sürükleyici koreografide yatıyor.
Serbest Düşüş (Freier Fall), 2013
Almanya, Blu-ray, Renkli, 100’, Almanca
Yönetmen: Stephan Lacant
Oyuncular: Hanno Koffler, Max Riemelt, Katharina Schuttler, Maren
Kroymann
Marc genç ve geleceği parlak bir polistir. Babasıyla aynı mesleği
seçmiş ve hep ailesinin beklentilerini yerine getirmiştir. Hamile
kız arkadaşıyla birlikte anne ve babasının yakınına, taşraya
taşınır. Ancak katıldığı eğitim programı sırasında odasını
paylaştığı meslektaşı Kay ile yaşadıklarından sonra, özel hayatının
temelleri sarsılmaya başlar. Marc bir yandan Kay'ın kendisine
gösterdiği duygusal ve cinsel ilgiyi karşılıksız bırakamaz, diğer
yandan da kız arkadaşı Bettina'dan ve orta sınıf hayatının
konformizminden vazgeçemez. Bu yıl Berlin Film Festivali’nde
Perspektive Deutsches Kino bölümüne açılış filmi olarak seçilen
“Serbest Düşüş” eleştirmenlerden çok olumlu tepkiler almıştı.
Eleştirmenler “Serbest Düşüş”ün küçük bir kasabada ve polis
teşkilatı içerisindeki homofobiyi işlemekteki başarısına dikkat
çekerken, kimileri filmi “Brokeback Mountain” ile de
karşılaştırmıştı. Stephan Lacant’ın filminin en büyük kozuysa
kuşkusuz başrol oyuncuları Hanno Koffler ve Max Riemelt. Son dönem
Alman sinemasının iki gözde aktörü canlandırdıkları karakterler
arasındaki tutkuyu eksiksiz şekilde perdeye taşıyorlar.
Benim Güzel Yurdum (Die Brücke am Ibar),
2012
Almanya, Blu-ray, Renkli, 88’, Sırpça/ Hırvatça
Yönetmen: Michaela Kezele
Oyuncular: Zrinka Cvitešić, Mišel Matičević, Andrija Nikčević,
Miloš Mesarović
Kosova, 1999... Sırplar ve Arnavutlar arasında savaş sürerken
Danica iki oğlu Vlado ve Danilo ile birlikte, çoğunluğunu Sırpların
oluşturduğu bir mahallede yoksul bir hayat sürmektedir. Oğullarının
babasını Arnavutlar öldürmüştür. Danilo o günden beri tek bir
kelime bile konuşmamaktadır. Vlado sürekli okuldan kaçmaktadır ve
kimseyle ilişki kuramamaktadır. Tüm bu koşullara ve yaşananlara
rağmen normal bir hayatı sürdürmeye çalışan ailenin kapısını bir
gün ağır yaralı bir asker çalar. Ramiz bir Kosova Kurtuluş Ordusu
mensubudur ve Sırp askerlerden kaçmaktadır. Danica'nın evinde
saklanmak ister. Danica çocuklarını ve kendini tehlikeye attığını
bile bile Ramiz'i saklamayı kabul eder. Geçtiğimiz ay Ankara’da
Uçan Süpürge Uluslararası Kadın Filmleri Festivali’nde de
gösterilen “Benim Güzel Yurdum”, Nürnberg Türkiye/Almanya Film
Festivali’nde de En İyi Film seçilmiş ve Seyirci Ödülü’nü
kazanmıştı.
Fraktus (Fraktus – Das letzte Kapitel der
Musikgeschichte), 2012
Almanya, Blu-ray, Renkli, 92’, Almanca/ İngilizce / İspanyolca
Yönetmen: Lars Jessen
Oyuncular: Devid Striesow, Heinz Strunk, Rocko Schamoni, Jacques
Palminger
Lars Jessen imzalı “Fraktus”, Rob Reiner imzalı meşhur
mockumentary (uydurma belgesel) “This Is Spinal Tap”i örnek alıyor
ve onun gibi bir kült olma yolunda ilerliyor. 80’li yılların
başında kurulmuş Alman grubu Fractus’u duymuş muydunuz?
Muhtemelen hayır. Ancak Westbam’den Scooter’a, Blixa Bargeld’den
Dieter Meier’e pek çok ünlü müzisyen Fraktus’un öneminin altını
çiziyorlar. Bazı müzik yazarlarına göre bu avantgart elektro-pop
grubu olmasaydı tekno türü de asla doğamazdı... Ancak bir
konserlerinde çıkan yangın ve grup içi çekişmelerden dolayı Fraktus
kısa zaman içerisinde dağıldı ve unutuldu. Pek başarılı
sayılmayacak bir müzik menajeri olan Roger Dettner ise onlara eski
itibarlarını kazandırmakta kararlı. Bir film ekibi eşliğinde grup
üyelerinin izini sürüyor ve onları yeniden birleşmeleri için ikna
etmeye çalışıyor. Filmin vizyona girdiği dönemde grubun “eski
kayıtları”nın dijital olarak yeniden elden geçirildiği bir best of
albümü, YouTube’a yüklenen “80’lerden kalma” video klipler ve bir
konser turnesi Fraktus’u gerçekten fenomene dönüştürdü. Yapımcıları
arasında Fatih Akın’ın da yer aldığı bu müzik ‘belgesel’i yılın en
eğlenceli filmlerinden.
We Are Modeselektor / Biz Modeselektor’uz (2013)
Yönetmenler: Romi Agel & Holger Wick Gernot Bronsert ve Sebastian Szary... Ya da günümüzün en başarılı elektronik müzik gruplarından Modeselektor. Özellikle bazı şarkılarında Thom Yorke’un vokal yapması ertesinde uluslararası alanda dikkat çeken Alman grup, stüdyo albümleri ve dillere destan canlı performanslarıyla dünyanın dört bir yanında sayısız insana ulaştı, Björk’ten Radiohead’e kadar pek çok önemli müzisyen ve grup için remix yaptı. Birkaç yıl önce konser vermek için İstanbul’a da gelen Modeselektor, ülkemizde de bir hayran kitlesine sahip. Romi Agel ve Holger Wick’in yönettiği bu belgesel, Doğu Almanya’da büyüyen Bronsert ve Szary’nin, birleşme sonrası Almanya’da teknoyu keşfetmeleri ve taşrada kendi imkânlarıyla müzik yapmayı öğrenmelerinden başlıyor, oradan bugünkü büyük başarılarına kadar geliyor. “Biz Modeselektor’uz” böylece sadece grubun tarihini anlatmıyor; elektronik müziğin 90’lardan bu yana Almanya’da gördüğü ilginin, o yıllarda yeni yeni gelişen bu kültürün yaratıcıları ve tüketicileri için Berlin’in bir mabede dönüşmesinin de izlerini sürüyor. Bronsert ve Szary’nin kendi arşivlerinden gelen video ve fotoğraflar 90’ların kulüp kültüründen ilginç ayrıntılar sunarken, Modeselektor’un konser görüntüleri, sahne arkasına dair anlar, grubun yakın çevresiyle yapılan söyleşiler de belgeselde yer alıyor. Apparat veya Ellen Allien gibi başka ünlü elektronik müzik sanatçıları da kamera önüne geçiyorlar.
3 Oda 1 Salon (Drei Zimmer/Küche/Bad), 2012
Almanya, Blu-ray, Renkli, 118’, Almanca
Yönetmen: Dietrich Brüggemann
Oyuncular: Jacob Matschenz, Anna Brüggemann, Robert Gwisdek, Alice
Dwyer
Bir önceki filmi “Kaç Kaçabilirsen” ile iki yıl önce Almanya’dan
Yepyeni Filmler programında yer alan Dietrich Brüggemann bu sefer
“3 Oda 1 Salon” ile karşımızda. Film bir yıl boyunca Berlin’deki
sekiz kişilik bir arkadaş grubunu takip ediyor. Yirmili
yaşlarındaki bu genç insanlar filmin başından sonuna kadar taşınma
halindeler. Taşınmalar hiç bitmiyor, çünkü hayat sürekli devam
ediyor. İlişkiler bitiyor, yeni aşklar başlıyor, işler değişiyor,
aileler dağılıyor... Ancak her seferinde ne kadar süreceği
bilinmeyen yeni bir şey başlıyor. Yönetmene göre, zaten hayatın
kendisi de bir yerden diğerine taşınmalardan oluşmaz mı?
Brüggemann, tıpkı “Kaç Kaçabilirsen”de olduğu gibi, kız kardeşi
Anna ile birlikte capcanlı bir senaryoya imza atmış. Genç
yetişkinlerin dünyasını müthiş şekilde kavrayan bu film, dinamik
anlatımı ve müzikleriyle de aynı yaş grubundan seyircilerin kalbini
çalmaya aday.
Unutma Beni (Vergiss mein nicht), 2012
Almanya, Blu-ray, Renkli, 88’, Almanca
Yönetmen: David Sieveking
Oyuncular: Gretel Sieveking, Malte Sieveking, David Sieveking
Genç Alman yönetmen David Sieveking, birkaç yıl önce çektiği, David
Lynch’i ve transandantal meditasyonu konu alan belgeseli “David
Wants to Fly” ile ses getirmişti. Yeni filmi “Unutma Beni” ise
kendi kişisel tarihine, ailesinin geçmişine bakıyor. Alzheimer
hastası annesi Gretel’in bakımını üstlenmek için birkaç haftalığına
çocukluğunun geçtiği eve dönen ve bu süreci kamerasıyla belgeleyen
Sieveking, aslında anne ve babasının kendi hayal ettiğinden çok
farklı bir çift olduğunu öğreniyor. Anne ve babasının özel hayatına
dair öğrendikleriyle kendi geçmişine de ışık tutuyor. “Unutma Beni”
Alzheimer hastalığına, yaşlılığa ve ölüme dair iyimser bir bakışı
koruyor. Sieveking’in filmi Almanya’da çok olumlu eleştiriler
almış, pek çok uluslararası festivale davet edilmiş ve ödüller
kazanmıştı.
Silvi, 2013
Almanya, Blu-ray, Renkli, 97’, Almanca
Yönetmen: Nico Sommer
47 yaşındaki Silvi, beklemediği bir anda kocası tarafından terk
edilir. Birden bire hayatı darmadağın olmuştur. Her şeye yeniden
başlamaya karar verir ama bunu nasıl yapacaktır? Merak, özlem,
çaresizlik, saflık ve bir o kadar da cesaretle, yeni erkeklerle
tanışmanın yollarını aramaya başlar. İnternet ilanları bir çözüm
olabilir belki ama Silvi’nin talihine genellikle tek gecelik
ilişkiler ve henüz alışık olmadığı cinsel fanteziler çıkar.
Yönetmen Sommer, belgesele yakın bir tarzla, orta yaşlı kadın
kahramanının cinselliği yeniden keşfetme sürecini perdeye taşıyor.
Bu yıl Berlin Film Festivali’nde Perspektive Deutsches Kino
bölümünde gösterilen “Silvi” özellikle oyuncularının doğal
performansları ve mizahı elden bırakmayan anlatımıyla dikkat
çekiyor.
Ehliyeti Bakkaldan mı Aldın? (You Drive Me Crazy),
2012
Almanya, Fransa, Blu-ray, Renkli, 84’, İngilize / Almanca / Hintçe
/ Japonca / Korece
Yönetmen: Andrea Thiele
Kültür çatışmaları sinemanın, özellikle de komedi türünün en
sevdiği temalardan biridir. Andrea Thiele’nin bu son derece
eğlenceli belgeselinin konusu da yine kültür çatışmaları. Tokya’da
yaşayan Amerikalı Jake, Mumbai’de yaşayan Alman Mirela ve Münih’te
yaşayan Güney Koreli Hye-Won... Üçünün de derdi aynı: kendi
ülkelerinde aldıkları sürücü belgesi, yeni bir hayat kurmaya
çalıştıkları ülkelerde geçerli değil. Yani tekrar ehliyet
sınavına girmeleri gerekiyor. Ve bu yeni ülkenin kurallarına uyum
sağlamaları sandıklarından çok daha zor. Thiele’nin filmi DOK
Leipzig ve SXSW festivallerinin programlarına seçilmiş ve olumlu
eleştiriler almıştı.