‘Bent’ onların ilk göz ağrıları!
Bazı insanların sahneye ait olduğu aşikar. Berkay Ateş, Can Kulan ve Emir Çubukçu mevzu bahis.
Galata Kuledibi’ndeki Tiyatro D22’de ışıklar sönüyor ve sahnede üç genç adam. Biri sert, diğeri kırgın bakıyor. Öteki de öylesine tutkulu! Geçtiğimiz Mart ayından bu yana 60. kez özenle sahnelenen Martin Sherman’ın 1976’da kaleme aldığı, herkes’lerin cesaret edip de ortaya koyamayacağı ‘Bent’ oyununu Tiyatro D22 ekibi o güzel emeğiyle sunuyor seyircisine. Faşizmin insanlık dışı yaptırımlarını cinsel kimlik üzerinden gösteren bu cesur eseri Mesut Özkeçeci çeviriyor, Meltem Cumbul’sa ilk yönetmenlik deneyimini ortaya koyuyor.
Onlar cesurlar. Onlar yürekliler. Onlar tiyatroya ‘taaa’
önceleri bel bağlamış ‘aydın’ insanlar. ‘Bent’ onların ilk göz
ağrıları! Sahnede onların coşkusunu, nefesini, tınısını her saniye
hissedeceğiniz bir sunuyla karşılanıyorsunuz. Kimi zaman heyecanlı
koreografisi, sahnenin arkasında hep bizimle olan Picasso’nun
Guernaca’sı, oyun sırasında kullanılan tüm videoları ve müzik
seçimleriyle 2,5 saatlik performansın sonunda kendinizi ‘bir görev
gibi’ ayakta elleriniz acıyana dek alkışlarken buluyorsunuz.
XIII. Direklerarası Seyirci Ödülleri/İstanbul ayağında En İyi
Prodüksiyon Ödülü’nü kapmış el üstünde tutulası bu ekibin
heyecanına ortak olmamak elde değil.
Mimar Sinan Üniversitesi Devlet Konservatuarı mezunu 3 yakın arkadaşın el emeği göz nuru tiyatro ve etkinlik durağı D22’ye yolunuzu düşürün derim. Çünkü onlar Brecht’in ‘İnsanın kaderi insandır’ sözü etrafında şekillendirdikleri ve ürettiklerini görmek isteyenleri Kuledibi’ne bekliyorlar.