Erkekler ne zaman estetik ihtiyacı duyuyor?
Amerikan Hastanesi Plastik ve Rekonstrüktif Cerrahi Bölümü Doç. Dr. Eser Yüksel erkeklerde kozmetik cerrahisini açıklıyor ve yaptıranlarla ilgili genel bir profil çıkarıyor.
İki tip hasta grubu vardır; görselliği mesleğini direkt etkileyen, işinde yaşlılığının algılanmasının getirdiği olumsuz etkilerden kurtulmak isteyenler ve bu yüksek rekabet ortamında yorgunluğun verdiği görünümü taşımak istemeyenler. Çünkü fiziksel görünüm hangi dalda olursa olsun çevreden insanın algılanmasını ve onun iş kapasitesini değiştirmektedir. Bu durum, daha çok yöneticilerde ve insan ilişkilerinin çok fazla olduğu iş alanlarında söz konusudur ve istenen doğal bir tazelenmedir.
Aslında erkeklere yapılan kozmetik cerrahi amaçlı operasyonlar,
kadın ameliyatlarıyla karşılaştırıldığında çok daha azdır. Fakat
profesyonel kaygılarla yapılan ameliyatlar değerlendirildiğinde,
erkek ameliyatlarının da bölgeler açısından önemli bir yüzde
oluşturduğu görülür.
Özellikle belli bir yaşa ulaştıktan sonra daha dinç görünebilmek,
daha fazla enerji yansıtıyor olabilmek için özellikle yüz
bölgesinde ameliyat talep ediliyor. Bu tazelenme ya da gençleşmeye
odaklanmış ameliyatlar daha çok göz çevresine, eğer etkilenmişse
yüzün alt bölgelerine yapılmaktadır.
Bunun nedeni de yer çekimi etkisiyle zaman içinde yüzdeki yumuşak dokuların - ki buna sadece deri değil, derinin altındaki yumuşak doku, yağ dokusu ve kas da girmektedir - dikey olarak yer değiştirmesidir. Böylece özellikle alt göz kapağında yorgunluk ifadesi veren sarkmalar, üst göz kapağında ise görüşü ve alt göz asılmışlığını etkileyen değişiklikler olur. Buna bazen yanak ve boyun da eşlik eder ve bu bölgede yaşlanmışlık ya da kontür değişikliği etkisi görülür. Buna ek olarak eğer kişi sık ya da aşırı miktarda kilo alıp verdiyse bu etkiler daha da belirginleşir. Çünkü yüzeyi temsil eden deri ve hacmi temsil eden yumuşak dokunun birbirine olan başlangıçtaki oranları değişmiştir. Bunun ötesinde, eğer belli bir hacim fazlalığı söz konusuysa ameliyatla bütün bölgenin zaman içinde cilt altı yağ dokusunun azalması nedeniyle görülen eksikliklerin düzeltilmesi de gerekebilir.
Profesyonel amaçlı yapılan ameliyatlar içinde yüzle ilgili
girişimler ilk sırada yer alır. Yer çekimi ve zamanın oluşturduğu
dikey doku değiştirmeleri yaşlı ve yorgun görünümünü ortaya
çıkarır. Bu değişiklik, enerji kapasitesi ve talebe değişik
platformlarda cevap verme yeterliliğini azaltmış izlenimini
verebileceğinden, kişi profesyonel hayatında bu negatif
etkilenmeden kurtulabilmek için özellikle yüzle ilgili bu
taleplerde bulunabilir.
Gözle ilgili yapılan girişimlerin genel prensiplerini ele alacak
olursak, bu etkilerin en çok görüldüğü yerler göz çevresidir.
Genellikle alt göz kenarını oluşturan kemik üzerindeki yumuşak
dokunun aşağı seyri dolayısıyla, gözaltında bir boşluk halkası ve
derin bir oluk oluşur. Bunu, göz ve gözün arkasında yer alan ya da
gözün alt dokularını tutan membiranın arkasında kalan yağ
dokularının da öne doğru gevşemesi ve fıtıklaşması izler. Bu
durumda torbalanma dediğimiz sorunla karşı karşıya kalırız. Son 10
yıla kadar, bunların çözümü daha çok yağ torbalarının alınması,
eğer deri fazlalığı varsa ki çok nadirdir, bu deri fazlasının
düzeltilmesi şeklinde ele alınmaktaydı. Günümüzde bu yaklaşım
değişmiştir. Çünkü sorun yağ dokusunun artması değil, öndeki destek
tabakasının zayıflaması sonucu yağların öne gelmesi ve beraberinde
daha öndeki yumuşak dokunun dikey olarak aşağı kaymış olması
nedeniyle daha belirgin torbalar halinde ortaya çıkmasıdır.
Dolayısıyla gerçek çözüm, alta kayan dokunun yukarıya asılması
ve bunun destek olarak düzeltilmesiyle olur. Kaybedilmiş yumuşak
dokunun restorasyonu da çözümün vazgeçilmez bir parçasıdır. En iyi
sonuç da kişinin kendi dokusu ve kendi hücrelerinin kullanılmasıyla
elde edilir.
Bu bölgenin derisinin çok hassas ve ince olması, ideal olmayan
yabancı madde enjeksiyonunu daha da tehlikeli hale getirir.
Alt göz kapağındaki destek verici dokunun azalmasıyla birlikte, göz kapağının gerginliği zayıflar, göz beyazı daha fazla görülmeye başlanır ve bu da yorgun bir ifade ortaya çıkarır. Buna göz kapağının kas gevşemesine bağlı gerginliğinin kaybıyla alt göz kapağının hilalleşmesi diyebiliriz. Bleforoplasti dediğimiz alt göz kapağı ameliyatları, böyle bir durumu daha da kötüleştirebilmektedir. Bunun çözümü, yumuşak doku restorasyonu ve gerekirse kantoplasti dediğimiz gerginleştirmeyle birlikte olur.
Üst göz kapağında ise sıkça gözlenen yaşlanma belirtisi, deri fazlalığının yanı sıra hooding dediğimiz kaş ve çevre ünitesinin aşağı kayması olarak gözlenir. Bu durum da görüşü engellediği için, vücudun dengeleme mekanizmaları kaşları daha fazla kasarak görüşü açık tutmaya çalışır. Alındaki kaş üstü çizgilenmenin artmasının nedeni de budur. Dolayısıyla üst göz kapağı ve kaş ünitesinin birlikte değerlendirilmesi gerekir ve çözüm de hem göz kapağı deri fazlasının düzeltilmesi hem de kaş ünitesi-istirahat konumunun hooding’in düzeldiği seviyede sabitlenmesi ya da aşağı inmeyecek şekilde kaldırılmasıyla olabilir.
Birçok olgu sadece deri fazlalığı olarak kendini göstermektedir. Torbalanmaya ya da erimeye bağlı göçüklük, bize yanlış olarak normalden daha çok deri fazlalığı varmış izlenimi verebilir. O yüzden buradaki derinin çıkarılması çoğu olguda gerekmemektedir.
Genelde deri pasif bir elemandır ve yer çekimi kuvvetine boyun eğer. Beraberinde aynı nedenle elmacık kemiği bölgesindeki dokunun aşağı kayması, erkekte belirgin olan yanak çizgisinin daha da belirginleşmesi, çok ciddi bir kıvrıma dönüşmesi şeklinde ortaya çıkabilir. Burada temel çözüm, bütün bu dokunun çekilmesi ve yumuşak dokunun yukarı asılmasıyla olur.
Derin dokulara ulaşabilmek için kesi hattı yerleşiminin hemen saç hattında olması gerekir. Saç içinden yapılan kesilerde, eğer saç hattı normalden daha önde değilse, saç hattını geriye taşımak ve favori hattını kaybetmek gibi ek dezavantajı da vardır. Eğer çok gerilemiş bir saç hattı varsa, kesi hattı bu şekilde düzeltilmelidir. Aşağı yanak bölgesinde sert ve kalın dokunun oluşturduğu bir yanak çizgisi ve doku binmesi söz konusu olduğunda, kadından farklı olarak ileri yaş grubunda bu bölgenin direkt çıkarılması da seçenekler içinde yer alır.
Yumuşak doku restorasyonu lokal anestezi kullanılarak da yapılabilir. Bu ameliyat yaklaşık 45 dakika sürer. Üst göz kapağının kas ünitesiyle birlikte restorasyonu söz konusu olursa yaklaşık bir-bir buçuk saatlik bir ameliyattır. Toplam olarak iki buçuk saatlik bir ameliyatla göz çevresinde temel restorasyonlar yapılabilir. Yumuşak doku restorasyonunda iz kalmaz. Üst göz kapağında deri çıkarılması söz konusuysa izi çok iyi tolare edilir. İzin tamamen yok olması ise iki-üç ayı bulabilmektedir.