14 Şubat'a en çok bu kitap yakışır
Kitapsever sevgililere alınacak harika bir roman bulduk! 'A.J.Mira' Şule Erden'in kaleminden çıkan harika bir aşk kitabı... İnsanı ruhuyla buluşturmayı ve özgürleştirmeyi amaçlayan beşinci boyut sanat akımının dünyadaki ilk temsilcisi.
Sevgililer gününde sevgilinize hediye edebileceğiniz harika bir alternatif. Bu kitap okuyucuya romandaki karakterle birleşme ve kendi geleceğini tasarlama şansı sunuyor ve tüm zamanların aşkını konu alıyor.
Kitabın
özeti
Bir müzisyen olan Fem’in, sonsuz sevgiliyi (eş ruhunu) sesler, işaretler ve melekler yardımıyla arayışını konu alan roman, İnsanın aşk için dünyaya düşüşüyle başlayıp günümüze döner. Her şey Tanrı’nın düşüyle başlar; düşün adı aşk’tır. Ve gerçekleşebilmesi için, önce mikro parçasını sonra, eril ya da dişil değil, ruhuyla özleminin bileşimi olan İnsan’ı yaratır:
“Aşk için kalbini dişlersen eğer, cennetten düşerek özlem dolu bir yola çıkacaksın!”
Bu eserinde beşinci boyuttan maddesel boyuta yani Dünya’ya gönderdiği İnsan’ı ve Aşk’ın akıbetini takip etmesi için Cennet sakinlerini görevlendirir. Bedenler, kostümler, dekorlar, sürekli gelişir ve sahne hep yenilenir. Farklı türler, alt hikâyeler, yan roller doğar. Deneyim yüzyıllar boyu geliştikçe beşinci boyuta aktarılan bilgilerin kaydı için “doğrusal zaman” kavramı yaratılır. Ve bu, filmdeki sahne numarasıdır.
Sonra sanatçı varlıklar ikiye ayrılırlar: Aydınlık, filmin doğaç akışını, yalın sahneyi, ruhsallıkla keşfi savunur; Karanlık ise, sahnenin (maddenin) ve öykünün (kurmacanın) geliştirilmesi gerektiğini… Ve Tanrı, zıt görüşe sahip yönetim kanatlarına, İnsan’ın özgür iradesine saygılı olmak kaydıyla filme katılma izni verir. Dolayısıyla, doğaç başlayan film, bu doğasını koruyamaz. 'Senaryo', 'yönetim' ve 'eğitim' kavramları ortaya çıkar. İnsan, bu noktadan sonra aktör olarak kalır. Film gittikçe sertleşir ve bir zaman sonra Sonsuz’a geri dönüş kapısı kapanır. Ve 2006’da, Fem’in 30. yaş gününde… Tüm zamanların aydınlık ve karanlık oyuncuları, aşkın cesaret köprüsünde, İstanbul’da buluşurlar. Fem, o gün karşısına çıkan adamın sözlerinden bunu henüz anlayamasa da, Tanrı’nın arayışında çok önemli bir görevi vardır. 'Hiç olmayana duyulan özlem' sandığı krampların, aslında çok uzak bir anı olduğunu hayal meyal hatırlamaya başlar: Sonsuz’a geri dönüş kapısının anahtarı, Mia ve Curaj karakterlerinin mikro benliklerinde gizlidir.
Fem’in asıl bilmecesi ise, evine dönüp piyanosunun başına
geçtiğinde başlar. Her bir notayla aşkınn neşe kapısından girer ve
sır labirentinde kaybolur. Piyanonun tuşları, bir anahtara dönüşür,
ses şifreleriyle yeni kapılar aralanır. Tanrı, Fem’e seslenerek
sevgilinin parçalarını birleştirmesini söyler ve birlikte bir liste
hazırlarlar.
Mucizeler gününün ardından Fem, Tanrı’nın, meleklerin ve listesinin
rehberliğinde sevgilisini aramaya başlar. Hakkında bildiği onca
şeye, yaptığı listeye rağmen, adı eksiktir; ama sesini
duyabilmektedir. Sevgilisini bulmak için liste yaptığı o gün,
işinin kolaylaşacağına inanır. Fakat sevgilinin sesi onu her yerde
takip etse de bilmece her geçen an daha da zorlaşır.
“Bilmece değil, buluşma istiyorum!”
“Hislerimiz ve niyetlerimiz bir olmadan birbirimizi bulamayız! Bilinçlerimiz aynı seviyeye gelmeden sevgili olursak, yine kaybetmiş olacağız!”
Sevgiliden önce karşısına Aydınlık’ın ve Karanlık’ın en usta oyuncuları çıkacaktır. Bulmacayı çözmeden önce Mia’yı hatırlaması gerekmektedir. Ve Tanrı, Fem’i, sevgiliyi arayışına yardım edecek özel bir rehberle, sanat yönetmeniyle tanıştırır.
“Bunların senin hayal gücün olmadığını nereden biliyorsun peki?”
“Kendimi bu kadar cezalandıramayacağımı biliyorum!”
Sevgiliyle nihayet bir gece randevulaşırlar. O gece, gök, gerçekten
karışır. Bir şimşek kılıcı, boğazı ikiye yarar. Bu karşılaşmasız
buluşmalar, Fem’i tatmin etmek bir yana, kafasını daha da
karıştırarak bir süre devam eder. Sabrı tükenen Fem, Tanrı’yla,
sevgiliyle ve sonsuzuyla yüzleşmeye karar verdiği büyük konser
gecesinin öncesinde, gizlice kaçtığı balkonda, sıra dışı bir
kadınla tanışır. Kadının sözleri ve itirafı, Fem’in bilincinin
kilitlerini bir tılsım gibi açar. Aynı anda ruhlarındaki sonsuz
sevgililer de düelloya başlar: Aşk ve aşık!
Muhteşem bir finalin ardından Tanrı, devam filminin müjdesini verir:
“İşte büyük sır… Bedendeki öz sıvıların aşk enerjisiyle
birleşimi, kopuk DNA ipliklerini yeniden onarıp etkinleştirecek,
ölüm saati duracak! Beden diğer katlarıyla birleşip ruhu tam olarak
hissedecek. Sonsuz Aşk, size sonsuzun gücünü de veriyor! Bu yüzden
aşk bilincini yok edip aşk enerjisinin kaynağını kapatmaya
çalışıyor öfke! Büyük bir aşk devrimi yapmak için dünyadasınız ve
beşinci boyuttaki aşk uygarlığı’nın kurucularısınız. A.J.MİRA seni
bekliyor, aşkın çocuklarını… O sensin! Bekleyen…”