Karnesi kötü gelen çocuğa nasıl davranmalı

Sömestr yaklaşıyor! Özellikle çocuklar için oldukça endişeli olan bu dönemde karnesi gelen çocuklara sert değil kabullenici davranmaya özen gösterin!

Çocuklar için oldukça endişe dönemi denilen sömestr tatili geldi çattı! Çocuklar kadar aile bireyleri içinde oldukça gergin olan bu dönemde sıklıkla sorulan sorulardan olan ''Karnesi kötü gelen çocuğa nasıl davranmalı?'' sorusunun cevabını elmaelma.com ebeveynleri için DoktorTakvimi'ne göre uzmanlarından Psikolog Nagihan Akarsu, önemli detaylara değindi.

ÇOCUĞUN KARNESİ KÖTÜ GELDİYSE NASIL DAVRANMALI?

Sömestr tatili özellikle karnesinde düşük notlar çocuklar için endişeli bir döneme dönüşebiliyor. Zayıf bir karne karşısında ailelerin suçlayıcı değil, kabul edici ve destekleyici olması gerektiğini hatırlatan uzmanlarından Psikolog Nagihan Akarsu, “Notlar, takdirler, birincilikler, çocuklarınızın kişiliğini ölçmez, sadece bilgisini ölçer. Not sadece bir sonuçtur. Asıl önemli olan çocuğunuzun öğrenme bilincine sahip olmasıdır” diyor.

Karne dönemlerinde çocukların üzerindeki baskı giderek artıyor. Özellikle karnesinde kırık notlar olan çocuklar, ailelerin de baskısıyla kendisini başarısız ve yetersiz hissedebiliyor. Okul öncesinde her yaptığı şey için alkışlanan çocukların, okula başlayınca her yanlışı için eleştirilmeye başlanmaktadır. Çocuk okula başlayınca çok ders çalışması, yanlış yapmaması, arkadaşlarından geri kalmaması gibi birçok beklenti vardır. Özgüvenin gelişmeye başladığı bu dönemde çocuk sadece doğru yaptıklarıyla kabul edildiğini ve sevildiğini düşünür. Birlikte yapılan ödevlerde aileler tahammülsüzdür, çocuklarının yapamamalarına katlanamazlar.

''Başarman çok önemli, başarırsan seni daha çok severim” Maalesef çocukları için en iyisini düşünen aileler bu mesajı verdiklerinin farkında değillerdir. Eğitim sistemi de sürekli onlardan “en iyi”sini olmalarını istemektedir. Henüz kendilerini bulamamış çocuk ve gençler için bu durum tam bir sıkışmışlıktır.

ÇOCUĞUNUZA SEVGİNİZİ YÜKSEK NOTLA GÖSTERMEYİN!

Öğrenme sürecinin bir değer olduğunu, beklenti ve baskıyla gelişmemektedir. Çocuktaki okuma, öğrenme ve merak etme isteğinin çok çalıştırarak ve herkesi geçerek kazandırılamaz. “Bilgi bir araçtır ama biz çocuklarımızın karnesindeki puanlarla gelecekte nerde olacaklarına, başarılı ya da başarısız olacaklarına fatura keseriz. Her düşük puan bir kaybediş gibidir” Akarsu, sözlerini şöyle sürdürüyor: “Notlar, takdirler, birincilikler, çocuklarınızın kişiliğini ölçmez, sadece bilgisini ölçer. Not sadece bir sonuçtur. Asıl önemli olan çocuğunuzun öğrenme bilincine sahip olmasıdır. Eğer çocuğunuz, merak etmiyorsa, öğrenmeyi sevmiyorsa ama çok çalışıp 100 alıyorsa asıl burada bir sorun vardır. Sınav akşamları geriliyor, ağlıyor, uyuyamıyorsa, sınav haftası karın ağrıları başlıyorsa ancak yine de 100 alıyorsa bir daha düşünün. Aldığı 100 puan gerçek bir 100 puan mıdır? Yüksek notlar başarıyı göstermediği gibi, düşük notlarda başarısızlığı göstermez. Okul birincisi olan öğrenci hayatta başarılı olamayabilir, sınıfta kalan bir öğrenci çok başarılı bir iş adamı olabilir.”

DÜŞÜK NOTUN ARKASINDAKİ NEDENİ ARAŞTIRIN!

Zayıf bir karne karşısında ailelerin suçlayıcı değil, kabul edici ve destekleyici olması gerekmektedir. Çocuğunuza ‘Elinden geleni yaptın, bazen her şey istediğimiz gibi gitmez. Sen nasıl hissediyorsun kendini? Bu notları düzeltmek istersen neler yapacağımızı düşünelim’ gibi cümleler kurabilirsiniz. En önemlisi de çocuğunuzun aldığı düşük notların arkasındaki nedenleri araştırmalısınız.

BU ÖNERİLERİ GÖZ ARDI ETMEYİN!

-Çocuklarınızı tanımaya çalışın, onların kendilerini keşfetmelerine izin verin.
-Kendi yapmak istediklerinizi değil, onların hayatta bir amacı olmasını sağlayın.
-Üretken, kendini tanıyan, araştıran çocuklarınızın olması için önce kendinizin de öyle olduğunuzdan emin olun.
-Kaç puan aldıklarını değil, gösterdikleri çabayı takdir edin.
-Çocuklar iyi bir meslek sahibi olmak için değil, öğrenmek istedikleri ve keşfettikleri için okula gitmeliler. Zaten bunları yaparlarsa iyi bir meslek sahibi olurlar.
-Sınav geleceğin belirleyicisi değildir. Her ne olursa olsun ne yapacağınızı biliyor olmak her şeyin belirleyicisidir.
-Çocuklarınızı koşulsuz kabul ettiğinizi gösterin.
-Tatil dönemlerinde ödevleri eğlenceli hale getirmeyi deneyin. Bunu bir görev, kural olarak dikte etmeyin.
-Tatiller çocukların dinlenmesi içindir. Ödevler değil ama öğrenme devam edebilir.
-Her şeyden önemlisi en büyük başarı çocuklarınızı sadece yaptıklarıyla değil, yapamadıklarıyla da sevin.