Karneden sonra aileler nasıl davranmalı?
Karne döneminde, özellikle düşük not alan öğrencilere ebeveynlerinin daha hassas davranması gerektiği belirten Psikolog Merve Soysal Başa, çocukların kaygılarını anlatıyor.
Uzman Klinik Psikolog Merve Soysal Başa, karnenin sonuç olduğunu
belirterek, “Anne ve babaların karne sonrasında çocuklarını tenkit
etmemeleri son derece önemlidir. Karnelerdeki notlar ne olursa
olsun, çocukların değerli ve önemli oldukları onlara
hissettirilmelidir. Başarısızlıklar bir şekilde telafi edilir.
Ancak bozulan aile-çocuk ilişkisi ve örselenen ‘sevgi’ daha zor
telafi edilir” diyor.
Aileler nelere dikkat
etmeli?
Anne-babaların dikkat etmesi gereken konuların başında çocuğun
bireysel özellikleri, genel kapasitesi ve güçlü olduğu alanlar
gelmelidir. Artık sadece bir tek “zeka” veya “yetenek” olmadığını
biliyoruz. Bu nedenle, çocuk, örneğin matematik dersinde
zorlanmakta ise onun yeterince akıllı olmadığını düşünmek hatadır.
Bir çocuğun sözel veya sayısal alanlara, müziğe, spora ya da doğa
bilimlerine karşı bir eğilimi olabilir. Ancak okul ortamı içinde
kendisinden çok çeşitli alanlarda eşit derecede başarılı olması
beklenir. Çok az kimse birçok değişik alana eşit derecede ilgi
duyabilir, dolayısıyla da bazı alanlara doğası gereği kendini daha
yakın hisseder, diğerlerini de mecbur olduğu için öğrenir.
Ailelerin fark etmesi gereken çocuğun çok da yatkınlığı ya da
merakı olmadığı halde, bir konuda bir şeyler öğrenme konusunda ne
kadar çaba gösterdiğidir. Çocuk o dersi önemser ve anlamak için
elinden geleni yaparsa, artık getirdiği karne notunun pek de önemi
kalmaz.
Aile ortamı, karnedeki notlara
etki eder mi?
Karneyi değerlendirirken dikkat edilmesi gereken ikinci alan,
çocuğun yer aldığı aile ortamıdır. Çocuğun bireysel özelliklerinin
yanında, içinde yetiştiği aile ortamının da çocuğun çalışma
alışkanlıkları, okulu önemsemesi, sorumluluklarını bilmesi ve
yerine getirmesi üzerinde büyük etkisi vardır. Bütün aile
bireyleri, boş zamanlarını televizyon karşısında geçirirken,
çocuğun odasında ders çalışmasını ya da kitap okumasını beklemek
çok da gerçekçi olmaz. Okumak, öğrenmek, yeni bilgiler edinmek,
aile içinde eğlenceli, keyifli bir iş olarak ele alındığında, çocuk
da bu faaliyetleri bir mecburiyet olarak görmemeye başlar, bu da
onun öğrenme isteğini ve dolayısıyla da okul başarısını arttırır.
Genellikle yapılan, çocuk okula başlayana kadar ondan hiçbir şey
talep etmemek, birinci sınıftan itibaren de, çocuğun zamanını,
eşyalarını organize etmesini, sorumluluklarının bilincinde olmasını
beklemektir. Bunlar yerine getirilmediği zaman aile ve çocuk
arasında çok ciddi çatışmalar yaşanır.
Aileler neler
yapmalı?
Çocuğun okul başarısının onun kapasitesi içersinde olduğuna dikkat
etmede özellikle ailelere büyük bir görev düşmektedir. Bir yandan
çocuklarını çok iyi gözlemlemeli ve tanımalı, diğer yandan da
çocuklarına öğrenmenin zevkini aşılayabilmelidirler. Bunların
dışında, çocuğun daha okula başlamasını beklemeden, onlara çeşitli
sorumluluklar vermeli, zamanlarını planlamayı, işlerini sıraya
koymayı öğretmeliler. Öte yandan ailelerin, toplumla çocuk arasında
bir süzgeç görevi de görmeleri gerekir. Çalışmanın, harcanan bir
emek sonucu kazanılan başarının zevki, kutsallığı çocuğa yine küçük
yaştan itibaren anlatılmalıdır. Çocuk, karnesini bir dönemin
sonunda eline aldığında, büyük bir iç rahatlığıyla “Evet, elimden
geleni yaptım, yapabileceğimin en iyisi buydu” diyebiliyorsa o
karnenin iyi bir karne olduğu düşünülebilir. Ancak, çocuk çok daha
fazlasını yapabileceğini düşünüyorsa, o karnenin, o anki durumun
bir kesiti olarak değerlendirilmesi ve bundan sonrasında neler
yapılabileceğinin çocukla tartışılması yerinde olur.
'Aileler duygularını dışa
vurmalı'
Ailelerin karne karşısında heyecanlarını çok da dışa vurmamaları önemlidir. Olumlu ya da olumsuz duyguları fazlasıyla çocuğa yansıtmak, onun kendini değerlendirmesinde sürekli başkalarına bağımlı hale gelmesine neden olur. Burada önemli olan, çocuğun kendi kendini doğru olarak değerlendirmeyi öğrenmesi, kendi kendini eleştirmesi ve gitmesi gereken yönü kendi kendine bulmasıdır.