0-6 ay arası bebekleri güneşten uzak tututun!
Prof. Dr. Sıdıka Kurul: “Özellikle 0-6 ay arası bebekler güneşten uzak tutulmalıdır, bebeklikte güneşe maruz kalma cilt kanseri riskini 2 kat artırmaktadır”
T.C. Sağlık Bakanlığı Kanser Savaş Daire Başkanlığı; Türk Onkoloji Vakfı; Türk Plastik, Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahi Derneği; Türk Onkoloji Grubu Derneği; Kanserle Dans Derneği işbirliği ve Bristol-Myers Squibb ilaç firmasının koşulsuz desteği ile bir deri kanseri türü olan “Melanom” konusunda bir Sosyal Sorumluluk Projesi başlatıldı. Pilot bölge olarak seçilen Sarıyer ilçesinde “Çocuğunuzu Melanom’dan Koruyun” isimli proje kapsamında, hazırlanan görsel materyaller aracılığı ile ”Melanom” hakkındaki bilgiler aileler ve çocuklarla paylaşıldı.
Türk Onkoloji Vakfı Başkanı Prof. Dr. Sıdıka Kurul önderliğinde
ilk kez Sarıyer ilçesinde başlatılan proje kapsamında, melanom ile
ilgili bilgilendirici el broşürleri ve posterler 145 eczane, 43
kreş, 38 muhtarlık, 15 spor tesisi, 6 büyük market ve 1 özel
Hastane ve yaklaşık 1800 haneye ulaştırıldı. Melanom’da güneş
ışınlarının etkisi ve sağlıklı güneşlenme konusunda hazırlanan
poster ve el broşürleri ile, güneşe çıkılmaması gereken saatler,
arabada, evde ve güneş etkisi yaratan solaryum da dahil olmak üzere
güneş hasarı ve korunma yolları ile, anne ve babalar için önemli
bilgiler bölge halkı ve özellikle çocuk sahibi olan aile
bireylerinde farkındalık oluşturmayı hedefliyor.
“BEBEKLERDE RİSK DAHA FAZLA”
Türk Onkoloji Vakfı Başkanı Prof. Dr. Sıdıka Kurul, 0-6 ay arası
bebeklerin güneşten uzak tutulması gerektiğine dikkat çekti. 0-6 ay
arası bebekler güneşin doğrudan etkisinden uzak tutulmasını,
ciltlerinin güneşe karşı çok hassas olduğunu belirten Prof. Dr.
Kurul, “Önlem olarak; araba camları ultraviyole ışınlara karşı
yüzde yüz koruma sağlayan UV filmleri ile kaplatılabilir. Bebekler
saat 10:00’dan önce ve 16:00’dan sonra güneş koruması olan bir
pusetle dolaştırılabilir. Bebeklerin kol ve bacaklarını örten ince
giysiler giydirilebilir ve boynunu da örten şapkalar
kullanılabilir. Ancak bu saatler haricinde, güneş kremi kullanmadan
günde 10-15 dakika güneşe çıkarmak da D vitamini gelişimi açısından
önemlidir. 6-12 ay arası bebekler ise bu belirtilen önlemlere ek
olarak, belli kurallar çerçevesinde güneşe çıkartılabilir.
Özellikle dışarı çıkmadan yarım saat önce, en az 15 faktörlü bir
güneş kremi sürülmeli ve bu krem her 2 saatte bir ve yüzmeden sonra
tekrar uygulanmalıdır. Bebeklikte güneşe maruz kalma, cilt kanseri
riskini iki kat artırmaktadır” dedi.
“HASTA SAYISINI AZALTMAYI
HEDEFLİYORUZ”
Sağlık Bakanlığı Kanser Savaş Daire Başkanı Doç. Dr. Murat
Gültekin, Türkiye'de yılda yaklaşık 735 erkeğe ve 560 kadına
melanom teşhisi konulduğunu belirtti. Doç. Dr. Gültekin, Projenin
Türkiye'de melanom hasta sayısının azaltılması amacıyla hayata
geçirildiğini anlatarak şöyle devam etti: "Şu anda ülkemizde az da
olsa melanom görülme oranının artışını bekliyoruz. Bu konuda
mutlaka bir takım eğitim, önleme ve erken teşhis tarama
faaliyetleri yapmamız gerekiyor. Vücudumuzun D vitaminine de
ihtiyacı var, bunu unutmamak gerekir. Güneş ışınlarının fazlasından
kendimizi ve gelecek nesilleri korumamız gerekiyor. Genç yaşlarda
solaryumun da malign melanom riskini arttırdığı bilinmektedir. Bu
projeyle hazırlanan tüm broşürleri hekimler aracılığıyla halkımıza
ulaştıracağız. Kendi kendine cilt muayenesini yaygınlaştırmayı da
hedefliyoruz." dedi.
Türkiye'nin kanser istatistiklerini sürekli takip ettiklerini ifade
eden Doç. Dr. Gültekin, "Ülkemizde yılda yaklaşık olarak 735 erkeğe
ve 560 kadına melanom teşhisi koyuyoruz" diye konuştu.
“GÜNEŞ KREMİNİN KORUMA FAKTÖRÜ
30'UN ÜZERİNDE OLMALI”
İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Dermatoloji Bölümü
Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ertuğrul Aydemir ise, melanomda diğer deri
kanserlerine kıyasla ölüm riskinin daha fazla olduğunu kaydetti.
Deri kanserine yakalanma riskinin ilk 10 yaşta alınan ultraviyole
dozuna bağlı olduğunu anlatan Prof. Dr. Aydemir, güneşin yanık
yapacak kadar yüksek dozda alınmasının, kişiyi bir basamak daha
melanoma yaklaştırdığını söyledi. Hastalığın sürekli güneşte
çalışanlarda değil, tatile çıkanlarda daha sık görüldüğünü ifade
eden Aydemir, güneş ışınlarının en dik geldiği vaktin 2 saat öncesi
ve sonrasında dışarı çıkılmamasını istedi.
Güneşten en iyi korunma şeklinin doğru giyinme olduğunu
vurgulayan Prof. Dr. Aydemir, şu önerilerde bulundu: "Giysili
alanınıza güneş etki etmiyor. Kuru, sık dokulu ve koyu renk
giyinmeli. Bize hep sıcak havada açık renk giyinmek öğretilirdi.
Isıdan, güneşten korunmak için sık dokulu ve koyu renk giyinmek
gerekir. Hep gölgeden yararlanmak isteriz fakat gölge, çevreden,
sudan, betondan yansı yapar. Gölgede ancak yüzde 50 korunabiliriz.
Şapka da kısmen korur. Bunların dışında güneş kremi kullanabiliriz.
Koruma faktörünün 30'un üzerinde olması gerekir."
Prof. Dr. Aydemir, açık tenli, fazla beni olanların melanom
hastalığına yakalanma riskinin daha çok olduğunu belirterek,
benlerin 2-3 ayda renk, şekil, boyut değiştirmesi durumunda mutlaka
bir dermatoloğa gidilmesi gerektiğini anlattı.
“HİÇBİR BEN BIÇAK DEĞDİĞİ İÇİN
KÖTÜ OLMAZ”
Türk Plastik Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahi Derneği Başkanı
İsmail Kuran, melanomun tedavisinde erken tanının önemli olduğunu,
bu nedenle de kişinin bedenini sürekli kontrol etmesi gerektiğini
kaydetti. Benlerin alınmasının çok basit bir cerrahi işlem olduğunu
ve iz kalmadığını anlatan Kuran, alınan benin tahlil edilmesinin
önemine işaret etti. Kuran, "Halk arasında 'Bene bıçak değerse kötü
olur' kalıbı nasıl yerleşmiş bilmiyorum ama hiçbir ben bıçak
değdiği için kötü olmaz" dedi.
Ultraviyole ışınlarının tetiklediği düşünülen melanomun, güneş
ışığına maruziyetin yüksek olduğu bölgelerde daha sık görüldüğünü
söyleyen Prof. Dr. Kuran, “Melanositlerin tümör hücrelerine
dönüşümü hem genetik olarak normal kişilerde, hem de riskli ve
yatkın olan kişilerde görülmektedir. Erken evrede melanom yalnızca
derinin yüzeyel tabakasını tutarken,
ilerleyen evrede daha alt tabakalara uzanan mikroinvazyonlar
(mikrouzanımlar) ve daha ileri evrede en alt tabakalarda invazyon
ve metastazlar (uzak yayılımlar) görülmektedir” şeklinde
konuştu.
“MELANOM’DA ERKEN TANI ÇOK ÖNEMLİ”
Melanomdan korunmak için erken tanının çok önemli olduğunu ifade eden İ.Ü. Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Dermatoloji ABD. Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ertuğrul Aydemir şunları kaydetti: ”Bu kapsamda kişilerin kendini muayene etmesi ve şüpheli durumlarda dermatologlara gitmesi önerilmektedir. Melanomun asıl tedavisi cerrahi tedavidir. Hastaların önemli bir bölümü ameliyatla tedavi edilmektedir ve bu aşamada iyi kalitede cerrahi müdahale çok önemlidir. Ancak, hastalık sistemik hale geldiğinde yani uzak metastazlar başladığında medikal tedavi gerekli olmaktadır. Bu evredeki hastalar için de günümüzde oldukça iyi sonuçlar veren tedavi seçenekleri geliştirilmiş ve geliştirilmeye devam edilmektedir.
Melanom konusunda farkındalık yaratılması amacıyla yazılı ve görsel basında bu konuya daha çok yer verilmesi son derece önemlidir.”
“YENİ TEDAVİLER YAŞAM SÜRESİNİ UZATIYOR”
Türk Onkoloji Grubu Derneği, Melanom ve Deri Kanseri Çalışma Grubu Başkanı Prof. Dr. Alper Sevinç de, yapılan bir çalışmada melanom hastalığında lezyonun ilk kez fark edilmesinden tedaviye kadar geçen sürenin, hastaların yüzde 25’inde 1 yıldan fazla olduğu belirlendiğini kaydetti. Prof. Dr. Sevinç, “Bu gecikme nedeniyle hastaların çoğu son evrelerde teşhis edilebilmektedir. Bu durum hastalığın hayatta kalım süresini olumsuz etkilemektedir ve mevcut, klasik tedavi yöntemlerinden yararlanmayı neredeyse imkânsız kılmaktadır. Üzerinde uzun yıllardır araştırma yapılan ve bağışıklık sistemini güçlendiren İmmüno Onkolojik tedaviler ve ilaçlar bugün melanom tedavisinde yeni bir çığır açmış, ileri evrelerde dahi yaşam süresini 2-3 kat uzatmıştır. İmmüno Onkolojik tedavi yaklaşımı sayesinde melanomun yanı sıra akciğer kanseri, böbrek kanseri gibi pek çok kanser türünde, önümüzdeki 5 ila 10 yıl içinde tümörlerle savaşta, tıbbın çok güçlü ve yeni silahları olacaktır” dedi.