Ergenlik dönemi aileyi nasıl etkiliyor?
Ergenlik sadece gencin değil, ailesinin de hayatını değiştiriyor!
Ayna Eğitim ve Danışmanlık’ın Uzman Psikolojik Danışmanı Funda Tekelioğlu, ergenlik döneminin gençler için uzun bir yol olduğuna ve bu süreçte ebeveynlerin de zorlu bir süreçten geçtiğine dikkat çekerek, “Ancak öncelik ergen gençlere veriliyor ve anne-babalarının ihtiyaçları ya erteleniyor ya da göz ardı edilebiliyor. Oysa onların da bu süreçte uzman desteğine ihtiyacı var” değerlendirmesini yaptı
Uzmanların çocukluktan yetişkinliğe giden uzun bir yol olarak
tanımladıkları ‘ergenlik’ aynı zamanda ebeveynler için de zorlu bir
süreç ama bu yolda ebeveynlerin ihtiyaçları ya erteleniyor ya da
göz ardı ediliyor.
Ayna Eğitim ve Psikolojik Danışmanlık Merkezi’nden Uzman Psikolojik Danışman aynı zamanda Çift ve Aile Danışmanı Funda Tekelioğlu, ergenliğin yol ayrımlarıyla dolu uzun bir yol olduğunu, bu süreçte önce cinsiyet hormonlarının salgılanmasıyla bedende değişimlerin yaşandığını, gencin duygularında aşırılıklar görüldüğünü ve bu duyguların hızla değiştiğini belirterek, genel ergen davranışları konusunda şu örnekleri verdi: “Odasının kapısını kapatır bazen kilitler. Kişisel sınırlarını çizer ve bunun anlaşılmasını ister. Çünkü bu şekilde kabul görmek ister. Hem evde hem de akran grubu içindeki durumunu, kim olduğunu bulmaya çalışırken yeni roller dener. Arkadaşları tüm zamanını alır ve ebeveynlerinden çok akranlarına ihtiyaç duyar. Anne-babasının bilgeliğini sorgulamaya başlar, onlarla ve onların bilgisiyle yarışır. Anne-babasının temsil ettiği otoriteyi de sorgular. Bir yandan anne-babasından uzaklaşır bir yandan da ailesinin sessiz ve görünmez varlığını hissetmeye ihtiyaç duyar.”
Bir ergen annesinin ağzından ‘ergenlik’..!
Bu zorlu süreçte uzmanlar olarak genellikle ergenlik dönemine ergenin dünyası, onun fizyolojik ve psikolojik gelişimi, karşılanması gereken ihtiyaçları açısından bakarak değerlendirmeler yaptıklarını vurgulayan Tekelioğlu, “Aslında biz uzmanlar için de öncelik büyümekte olan gençlerde. Ebeveynlerin yaşadıkları ve ihtiyaçları biraz gerilerde kalıyor, erteleniyor ya da göz ardı ediliyor. Oysa ergenlerin ebeveynleri de bu süreçte desteğe ihtiyaç duyabiliyor” dedi.
Uzman Psikolojik Danışman Funda Tekelioğlu, ebeveynlerin çocuklarının ergenlik döneminde yaşadıkları zorlukları ve sıkıntıları ise bir ergen annesinin ağzından şu şekilde aktardı:
“Daha dün gibi, bacağıma yapışan, yanından uzaklaşmama tahammül edemeyen küçüğümün hali… Ne zaman bu kadar büyüdü ve uzaklaştı benden. Ne zaman kapandı o odanın kapısı? “Anne kapımı kapama” diyordu, korkuyordu, seslerimizi duymak ona güven veriyordu. “Yalnız kalamayacak mıyım ben bu evde” , “Sana kaç kere söyledim, benden izinsiz girme odama diye” Şimdi odası onun kalesi sanki, girmemize izin vermiyor. Artık değil sesimi duymak, yüzümü bile görmek istemiyor. Beni her gördüğünde yanlış bir şey yapmışım gibi, ya da ben zaten yanlış biriymişim gibi bakıyor. Beğenmeyen, aşağılayan, benden sıkılan ve bazen benden utanan biri gibi. Yüzündeki o ifadeleri yorumlamak için uzman olmak gerekmiyor. Küçüğüm büyüdü, ergen oldu, tanımadığım biri oldu. Küçükken, henüz bana ihtiyacın olduğu zamanlar birlikte oyun oynardık, birlikte yaptıklarımız ikimiz için de keyifliydi, mutluyduk birlikte, gözleri anlatıyordu mutluluğunu. Şimdi o gözlerde başka duygular var. Şimdi biraz sohbet edebilmek için gösterdiğim çabaların sonucu hayal kırıklığı. Çünkü o gözlerde “Nerden çıktın şimdi?” bakışı var. Uzmanlar “ergenlik dönemi” diyorlar, büyümesi, sağlıklı bir yetişkin olabilmesi için benden uzaklaşması, bağımsızlaşması gerekiyormuş. Birey olmasının yoluymuş bu. Onun gözlerindeki nefreti, mutsuzluğu, sıkıntıyı görmek, benden uzaklaşmak için gösterdiği tüm çabaların asıl nedenlerini bilmek beni sakinleştiremiyor ki. O an tam da yaşarken “o ergen ve geçecek” düşüncesi aklıma gelmiyor ki. Aklım ve kalbim farklı şeyler söylüyor. Aklım “o ergen, henüz tam büyümedi ve senin desteğine ihtiyacı var” diyor. Kalbim “ beni yanında istemiyor ki” diyor ve kırılıyor. Aklım” anlayışlı olmalısın” diyor. Kalbim” sınırları o kadar zorluyor ki, çaresiz hissediyorum kendimi” diyor.
Aklım “ona güvenmelisin ve büyümesine izin vermelisin” diyor. Kalbim başına bir şey geleceğinden korkuyor. Aklım “sen onun için önemlisin ama bu dönemde görünmez olmalısın ve sevgini göstermeye devam etmelisin” diyor. Kalbim “ benim de sevilmeye ve sevildiğimi bilmeye ihtiyacım var” diyor.
Aklım “o tabiî ki mutsuz görünecek, sıkılacak, duyguları çabucak değişecek ve sonunda baş etmeyi öğrenecek” diyor. Kalbim onu böyle gördükçe bir şey yapamamaktan üzgün.
Aklım “bütün bunlar geçecek önemli olan bu dönemi doğru yönetmek” diyor. Kalbim bir yandan umutlanıyor bir yandan da korkuyor “ya toparlayamazsak” diyor.
Aklım ve kalbim böylesine çatışırken yoruluyorum, biraz dinlenmek için gözlerimi kapadığımda 6-7 yıl sonrasını hayal ediyorum. Yetişkin olan çocuğumun bana “ İyi ki sen benim annem olmuşsun” dediğini duyuyorum ve “İyi ki çoğu zaman aklımı dinliyorum” diyorum.”