Anne sütünde de zehir var!
Prof. Dr. İsmail Karaca, zararlı böceklerle mücadele için kullanılan tarımsal ilaçların insan sağlığını olumsuz etkilediğine dikkat çekerken, anneleri kokutacak açıklamalarda bulundu!
SDÜ Biyolojik Mücadele Araştırma ve Uygulama Merkezi Müdürü
Prof. Dr. İsmail Karaca, "Yapılan çalışmaları göz önüne aldığımızda
tarımsal savaş ilaçlarıyla bulaşık ürünleri yiyen kişilerin
bünyesine de geçiyor. Yapılan bazı çalışmalarda, yeni bebeğe sahip
annelerin sütünde de zehire rastlanmış. Anne bebeğini emziriyorum
diye, istemeden zehir vermiş oluyor. Bu da önemli faktörlerden bir
tanesi" dedi.
Tarımsal savaş ilaçlarının içinde bulunan bazı maddelerin özellikle
ağır metallerin kanserojen maddeler olduğuna dikkat çeken
Prof.Dr.Karaca, şöyle konuştu: "Bunları bünyemize alarak kansere
kendimizi açmış oluyoruz. Son zamanlarda duyduğumuz kanser
vakalarındaki artışın önemli faktörlerden birisinin tarımsal savaş
ilaçları olduğuna inanıyorum"
İlaç yerine biyolojik
mücadele
Biyolojik mücadelenin tarımda zararlılara karşı canlı
organizmalarla savaşımı olarak tanımlandığına dikkat çeken Prof.Dr.
Karaca, şunları söyledi: "Bu savaşımda her türlü organizmalar
zararlı olabilir. Bunların başında böcekler geliyor. Bölümümüzde
değişik yaralı böcekleri üretiyoruz. Zararlılar zarar vermeye
başladığında bu böcekleri salıyoruz. Oraya değişik biçimlerde
salımlar yapılıyor tabi. Örneğin gelin böcekleri ya da uğur
böcekleri dediğimiz böcekleri yüzerli gruplar halinde, bir de
yaralı arıcılar, onları daha fazla sayılarda toplayıp zararlının
bulunduğu bahçeye götürüp bahçeye dağılmasını sağlıyoruz. Bu
şekilde saldığımız yaralı böcekler Zararlı böcekleri tüketerek
biyolojik mücadele yapılmış oluyor"
Doğanın dengesini
bozmuyor
Biyolojik savaşımın en büyük avantajının doğanın dengesini
bozmaması olduğunu ileten Prof.Dr. Karaca, sözlerini şöyle
sürdürdü: "Savaşımın yarattığı doğal dengenin bozulmasına neden
olmaması, ya da savaşımda gördüğümüz kalıntı gibi olayların
olmaması. En önemlisi zararlılar zamanla kimyasal savaşa karşı
dayanıklılık kazanıyor. Ama bir doğal düşmana, gelin böceğine karşı
dayanıklılık kazanamıyor. Gelin böceği bulduğu yerde yiyor onu.
Bizim bölümümüzde biyolojik mücadele araştırma ve uygulama eğitim
merkezi yer alıyor. Türkiye'de tek örneği olan bir merkez. Bizim
üniversitemizin dışında böyle bir merkez yok. Merkezimizde 20
civarında yararlı mekanizma üretiliyor. Gerçekten de dünya
genelinde baktığımızda önemli bir potansiyele sahip. Üreticilerin
ve tüketicilerin biyolojik mücadeleye bakış açısını değiştirmek
için eğitim çalışmaları ve yaralı organizmaların üretiminde AR-GE
çalışmalarında öncülük etmek lazım. Üreticileri bu konuda
bilinçlendirebilirsek bu mücadelenin yayılacağına inanıyorum."